5 Aralık 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4

5 Aralık 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

General Eli yılık hakiki bir dosttan daha ebedi surette ayrıldık, Mu- hiddin Akyüz (Paşa) benim çok kıymetli ve yürekten sevdiğim ar- kadaşımdı; Muhiddin Akyüzün hâ- tırası daima hafızamda mahfuz kalacaktır ve onu her vakit tam bir insan, vefakâr dost ve son derece fedakâr yurddaş olarak anacağım. Dostluğumuzu başlungıcındanberi bir anlatayım : Servetitünun 1891 de kurulmuştu; bu yılın son ayla- rında Müzeler müdürü merhum Hamdi Beyin unutulmaz alâ&kasile Servetifünunun resim kısmına O zamana kadar görülmemiş, yeni- lik veriyorduk. Hamdi Bey mer- . hum Müze içindek Nefis sanatlar mektebinde bir hâkkâklık gın açtırdı. O tarihde çinko üzerine kimya ile hâk yapmak daha henüz doğmuştu idi, onun nasıl yapıldı- ğını bilenler çok azdı. Dünyanın bütün resimli gazeteler şimşir üze- rine el ile hâk sanatı sayesinde yürüyordu ve şimşir levhalarından galvano tarikile bakır plâklar ya- pılıyordu. Maarif nezareti Nefis sanatlar mektebinin hâk sınıfına gene Hamdi Beyin gösterdiği lü- zum üzerine Fransadan bir bâkâk getirtmeğe karar verdi. Merhum Hamdi Beyden aldığım emir üze- rine, 1891 başında metbaacılığı tedkik ettiğim zaman Pariade ta- nımış olduğum hâkkâk Napiler'i İstanbula getirmeğe delâlet eyle- dim. Napier mektepte hâk mual- Jimi ve Servetifünunda resim hâk etmek için uyda 30 altın maaşla gelmişti. Napie'in Bervefifünuna yaptığı milli resimler ve bazı tab- lolar kolleksiyonumuzda vardır. İşte Muhiddin Paşa merhumu ben “ hâkâk Napier yüzünden tanıdım. Napier Üsküdarda Salacağa doğru giden sahil boyunda bir evde otu- ruyordu. Yüzbaşı Muhiddin de o civarda ikamet eyliyormuş. Tanış- mışlar ve bizde tanışdık. Genç Muhiddin son derece &teşli bir “inkılâbçı idi ve Fransa büyük ih- tilâlinin âşığı idi; onun için Na- pler'e sevgi göstermişti. Napler eski Lebistanlı yani bir Polonyalı idi ve Fransaya iltica ederek Fran- sız tabiiyetine girmişti. O da son derece ihtilâlci ruhda idi, Napler için İstanbulda bu ruhu göstermek 26 — Servetifünun — 2311 Muhiddin General Muhiddin Akyüz kolaydı. Çünki ecnebi tebasıydı istibdad polisleri ona bir şey yö pamazdı. Genç yüzbaşı Muhiddin ona benzemezdi tehlike altındaydı. İkisi pek kafadar olmuşlardı, ben de kendilerile mk görüşüyordüm. Napier matbaadaki odasında hâk ile uğraşıyordu. Fakat adamcağız bir sanat işçisi olmakdan ziyade gözle uzaklara dalmış bir ©oş- kundu. Napler'in güya başka tica- ret işleri de vardı, bunun için Tophane ile Galata arasındaki tramvay yolunda bir oda tutmuştu. Kardeşim Muhiddinden duydukla- rım bu harici manzaranın aksini anlatıyordu. Rahmetli Muhiddin bir gün helecan işinde bana anlattı: Napier ile EKumkapıdan bir sandala binip açılmışlar ve çok açıkta Na- pier'in imal eylediği bombalardan bir tanesini tecrübe etmişler ve pek mükemmel patlamış!! Napier artık atacağı bir bomba ile İstanbul ihtilâleiliğini ispat eyliyecekmiş Ramazanın onbeşinde Padişah Yıldızdan Topkapı sarayına gelir ve Saadet hırkası ziyareti yapardı. Onun muayyen yolu Yıldız, Beşik- taş, Galata, Ayasofya yolıyle Hırkai saadet idi. Dönüşde Beyazıddan Şehzade başından geçerek Vefa yo- lıyle Unkapanı köprüsünden Bey- oğlunu dolaşır ve Maçkadan sarü- yına dönerdi böyle binbir defa İstanbul tarafına geçerdi. 1894 de Akyüz olsa gerek; Ramazan ziyâreti yolu- nu Hünkâr değiştirdi. Beşiktaştan vapurla GSarayburnuna geldi ve gene deniz yolıyle döndü. Bu yıl- dan sonra bir dahâ karadan gidip gelmedi. Muhiddin kardeşimin anlattığına göre Napler Galata yolunda Hün- kârın arabasına bir suikasd yapa- cakmış! Olamamış ! Her halde Ns- pier bundan sonra Fransız şefare- tinin ve sarayın alâkasını uyandır- mışdı, onu tatlı ve kârlı surette Türkiyeden uzaklaştırdılar; en bü- yük tehlikeyi Kumkapı tecrübe- sinde Muhiddin geçirmişti. Serveti- fünun dahi hâkküksız kaldı. Hâk- kâk gitti ama ben Muhiddin gibi fedakâr bir dost kazanmıştım. 1897 Yunan muharebesinde Muhiddin gönüllü olarak orduya iltihak ey- ledi; Yenişehri ve Golosu dolaştı, Tekrar Harbiye mektebine mual- limliğe geldi; dersde &1nıfda çok ateşin takrirler yaptığı için Jurnal edildi ve Erzincana nefi olundu. Rahmetli Muhiddini 1912 de Beyoğlu mutasarrıfı buluyorum; ben de Beyoğlu belediye reisiydim. Kapitülâsyon zamanında ecnebi tahakkümü altında mutasarrıflık ve belediyecilik ne demek oldu- | gunu ikimiz iyi anlamıştık ve bir- birimize candan bağlıydık, Umumi herpde Muhiddin Paşa orduda v&- zife aldı sanıyorum. Ben mütareke- den sonra Münihde Ankara istih- baratını idare eyliyordum, Muhid- din Adana valisiydi, Kendisinden aldığım ateşli bir mektupda Ada- nada bir matbaa şubesi açınız diye ilhamda bulunuyordu, Muhiddin Paşa Cümhuriyet devrinde Kahire büyük elçimizdi; Kahire elçiliğin- den Büyük Millet Meclisinde ar- kadaşlığa geldi. Kendisile meclisde hep bir arada oturur ve rahmetli Besim Ömeri yanımızdan ayırmaz- dık. İkisini de bol bol rahmet dilerim. Muhiddin Akyüz gittikçe ben- zerleri azalan tam feragat ve kâ- naaat sahibi fedakâr yurddaşlar- dandı. Adını ve hâtırasını derin bür- metle tekrarlarım. Ahmed İhsan TOKGÖZ

Bu sayıdan diğer sayfalar: