5 Aralık 1940 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14

5 Aralık 1940 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Korkan kadınların çığlıkları, küçüklerin kesik gülüşleri arasında cüce bir yumak gibi yuvarlanarak perdenin arkasına koştu. Palyoçalar arasından uzanıp bakındaki tekkeyi üzerine düşürdü. bir el burnu — Sen, ben pire figürümü çal- dın. Seni, ben direktöre şikâyet edeceğim, Bu hayvanlıktır. Bu Üribaridir, yeni ilüzionist komik. Ortada, büyük Tantini ihtiyar ayaklarıyla «Mavi Tuna» yı dan- setmeye çalığıyor. Sirkin çadırı sâdece alkış... y Çocuk hastaneşinin önündeki meydanin gökünde biri her akşam pinezlerle mâvi kâğitlar yapıştırı- yordu. On ikide temsil bitiyör. Girişteki ampüller söner ve sirkin ihtiyar direktörü Adamsky koltuğunda bir paket vagonun merdivenlerinden yukarı çıkar. Kapuyu itina ile kapayıp, kü- çük pencerelerin, perdelerini çeki. yor ve dikkatle ufak bir sandık açıyor. Elindeki kasayı oraya Oboşaltı. yor ümitşizce başını salladı, Sirken işi pek iyi gitmiyor. Dar bir karyolanın üzerine çö- kerken frağını çıkarıyor. — Çoktanberi yenisini yaptır. ması lâzımdı ve böylece elleri diz- leri üzerinde resimlerle süslenmiş duvari hayvan hayvan seyretti: sarışın, trapez üzerinde projektör- lerin ışığında bir kadını seyredi. yor Mis Adamaky — O en büyük trapezist idi - diye anlatıyor direktör, Ona, Ame- rikalı Barnun sirki'de angajman- lar teklif etmişti. Ağsz çalışıyor- du. Ve düştüğü zaman ne sol mor- tal yapmıştı. Mein Gott, mein Gott! Bugün böyle bir şeye rastlanılamaz. Bun- lar naziredir! Onun yerini olan Mis İren mi? Lâf! Onunla muka- yene bile edilmez! Hakikatte, Mis Adameky, Se- gedin'de salamla zehirlenmişti. Fa- kst böyle birşeyi aklına koy- Cavit YAMAÇ — Devamı gelecek sayfada — 356 — Servetifünun — 2311 Musikiye dair Notlar — 2inci Sayfadan Devem — tedir. Bu sahada bir iki arkadaşın çıkardığı kitab, solfej tedrisatını göz önünde bulundurarak, tedrice riayet ederek, nazari bahisleri, müfredata uygun, &lnıflara bölün- müş, derslere ayrılmış olarak he- zırlanmış değildir. Şüphesiz bu da gayeye ve matluba muvafık sayıl: mâz, Bundan dolayıdır ki talebe de, öğretmen de bir evvelki derse nazaran bir sonraki dersin ne ola- bileceğini tayin edememektedir. Bilhassa solfejdeki muvaffakiyet- sizliğin başlıca sebebi de buradadır. SAFA TANGÖR, ö Orhun Âbideleri — 33 inci sayfadan devam — bütün kaybetmemiş ve bilhasan Türkge eserlerde rağlet bulmuştur. 4 — Hiç tarafdar bulamıyan üe Radloff tarafından vazedilen dördüncü nazariye, âdetabirinci ile üşüncü nazariyeyi birleştirmekte- dir. Radloff, bir taraftan Orhun yazılarınım Arâmi asıldan olduğu- nu ve diğer taraftan da Run harf. lerinin tesiri altında kaldığını söy- iemekteğir. 5 — Ariştov ve Malliteky tara- fından ileri sürülen beşinci naza- riye, milK tarihimize daha uygun bir şekildedir. Bir hayli rağbet ka- nan bu nazariye, Orhun harflerinin menşeini Türk damgalarına irca etmektedir. Fakat maalesef bu n&- zariye henüz ilmi bir şekilde izah edilmemiştir. 6 — 1904 yılında Sokolov tara- fından ileri sürülen bir nazariyeye göre, Yenisey ve Orhun harfleri Arâmi asıldan olup bilâhere, Türk damgalarından istifade suretile mil- li bir şekle kalbedilmiştir. Bu sw- retle Sokolov, üçüncü ve beşinci nazariyeyi yekdiğerile birleştirmiş oluyor, içel» o Şevki BERKER Güvercinlerin hayatı — 28 inci sayfanın devamı — min eder. Ve onu bulduğu zaman- da tavuklar gibi hariz olmayıp ağzından lokmayı kapmıya bakmaz. Hattâ gıdasını memnuniyetle başka kuşlarla paylaşabilir. Mamafih bu onun Mlicenablığından ziyade bu- nun farkında olmamasındandır de- nebilir. Diğer mütekâmil çins adde- dilen köpek ve kediler bunu na- diren yapar. Buffon güvercinlerin günlük hayat ve hislerine müteallik şayanı dikkat bir tablosunu çizmiştir. On- larda her zaman göremediğimiz, bazı şeyleri müşahede ederek on- larda bir fazilet ve sadekut hisleri bulmuştur. Sosyal aşk benzerlerine karşı alâka sâkin ve tatlı bir ansne- ye hağlılık, saflık yani müte- kabil sadakat, erkekle dişinin bir- birine olan bağlılığı, temizlik, ken- di kendine itina ile bakış, hoşa giimek arzusu, tatlı nevazişler, Lohosalığı zamanında erkeğin dişi- ye karşı gösterdiği alâka ve mü- savi hukuk.. Bütün bunlar insana hitab edebilseydi. Veya insan on- lar gibi yapsaydı. O zaman tabia- tın kucağında o da onlar gibi mes- ud yaşıyabilirdi. Suavi KOÇER Motosikletler manto giyiyor

Bu sayıdan diğer sayfalar: