Korkan kadınların çığlıkları, küçüklerin kesik gülüşleri arasında cüce bir yumak gibi yuvarlanarak perdenin arkasına koştu. Palyoçalar arasından uzanıp bakındaki tekkeyi üzerine düşürdü. bir el burnu — Sen, ben pire figürümü çal- dın. Seni, ben direktöre şikâyet edeceğim, Bu hayvanlıktır. Bu Üribaridir, yeni ilüzionist komik. Ortada, büyük Tantini ihtiyar ayaklarıyla «Mavi Tuna» yı dan- setmeye çalığıyor. Sirkin çadırı sâdece alkış... y Çocuk hastaneşinin önündeki meydanin gökünde biri her akşam pinezlerle mâvi kâğitlar yapıştırı- yordu. On ikide temsil bitiyör. Girişteki ampüller söner ve sirkin ihtiyar direktörü Adamsky koltuğunda bir paket vagonun merdivenlerinden yukarı çıkar. Kapuyu itina ile kapayıp, kü- çük pencerelerin, perdelerini çeki. yor ve dikkatle ufak bir sandık açıyor. Elindeki kasayı oraya Oboşaltı. yor ümitşizce başını salladı, Sirken işi pek iyi gitmiyor. Dar bir karyolanın üzerine çö- kerken frağını çıkarıyor. — Çoktanberi yenisini yaptır. ması lâzımdı ve böylece elleri diz- leri üzerinde resimlerle süslenmiş duvari hayvan hayvan seyretti: sarışın, trapez üzerinde projektör- lerin ışığında bir kadını seyredi. yor Mis Adamaky — O en büyük trapezist idi - diye anlatıyor direktör, Ona, Ame- rikalı Barnun sirki'de angajman- lar teklif etmişti. Ağsz çalışıyor- du. Ve düştüğü zaman ne sol mor- tal yapmıştı. Mein Gott, mein Gott! Bugün böyle bir şeye rastlanılamaz. Bun- lar naziredir! Onun yerini olan Mis İren mi? Lâf! Onunla muka- yene bile edilmez! Hakikatte, Mis Adameky, Se- gedin'de salamla zehirlenmişti. Fa- kst böyle birşeyi aklına koy- Cavit YAMAÇ — Devamı gelecek sayfada — 356 — Servetifünun — 2311 Musikiye dair Notlar — 2inci Sayfadan Devem — tedir. Bu sahada bir iki arkadaşın çıkardığı kitab, solfej tedrisatını göz önünde bulundurarak, tedrice riayet ederek, nazari bahisleri, müfredata uygun, &lnıflara bölün- müş, derslere ayrılmış olarak he- zırlanmış değildir. Şüphesiz bu da gayeye ve matluba muvafık sayıl: mâz, Bundan dolayıdır ki talebe de, öğretmen de bir evvelki derse nazaran bir sonraki dersin ne ola- bileceğini tayin edememektedir. Bilhassa solfejdeki muvaffakiyet- sizliğin başlıca sebebi de buradadır. SAFA TANGÖR, ö Orhun Âbideleri — 33 inci sayfadan devam — bütün kaybetmemiş ve bilhasan Türkge eserlerde rağlet bulmuştur. 4 — Hiç tarafdar bulamıyan üe Radloff tarafından vazedilen dördüncü nazariye, âdetabirinci ile üşüncü nazariyeyi birleştirmekte- dir. Radloff, bir taraftan Orhun yazılarınım Arâmi asıldan olduğu- nu ve diğer taraftan da Run harf. lerinin tesiri altında kaldığını söy- iemekteğir. 5 — Ariştov ve Malliteky tara- fından ileri sürülen beşinci naza- riye, milK tarihimize daha uygun bir şekildedir. Bir hayli rağbet ka- nan bu nazariye, Orhun harflerinin menşeini Türk damgalarına irca etmektedir. Fakat maalesef bu n&- zariye henüz ilmi bir şekilde izah edilmemiştir. 6 — 1904 yılında Sokolov tara- fından ileri sürülen bir nazariyeye göre, Yenisey ve Orhun harfleri Arâmi asıldan olup bilâhere, Türk damgalarından istifade suretile mil- li bir şekle kalbedilmiştir. Bu sw- retle Sokolov, üçüncü ve beşinci nazariyeyi yekdiğerile birleştirmiş oluyor, içel» o Şevki BERKER Güvercinlerin hayatı — 28 inci sayfanın devamı — min eder. Ve onu bulduğu zaman- da tavuklar gibi hariz olmayıp ağzından lokmayı kapmıya bakmaz. Hattâ gıdasını memnuniyetle başka kuşlarla paylaşabilir. Mamafih bu onun Mlicenablığından ziyade bu- nun farkında olmamasındandır de- nebilir. Diğer mütekâmil çins adde- dilen köpek ve kediler bunu na- diren yapar. Buffon güvercinlerin günlük hayat ve hislerine müteallik şayanı dikkat bir tablosunu çizmiştir. On- larda her zaman göremediğimiz, bazı şeyleri müşahede ederek on- larda bir fazilet ve sadekut hisleri bulmuştur. Sosyal aşk benzerlerine karşı alâka sâkin ve tatlı bir ansne- ye hağlılık, saflık yani müte- kabil sadakat, erkekle dişinin bir- birine olan bağlılığı, temizlik, ken- di kendine itina ile bakış, hoşa giimek arzusu, tatlı nevazişler, Lohosalığı zamanında erkeğin dişi- ye karşı gösterdiği alâka ve mü- savi hukuk.. Bütün bunlar insana hitab edebilseydi. Veya insan on- lar gibi yapsaydı. O zaman tabia- tın kucağında o da onlar gibi mes- ud yaşıyabilirdi. Suavi KOÇER Motosikletler manto giyiyor