harimine giren, zihinleri cilğiayan, merak ve tetkik duygularını arttı- ran Jül Vern'in muazzam külliya- tını dilimize çevirir, Yalnız bu hizmeti onda feragat ve sabrile sebat ve millete faydalı olmak vasıflarının bir delilidir. Avrupaya seyahata çıkar, bütün gördüklerini güzel büyük bir cıldde etrafile anlatır. Bu seyahat kitabı vesair romanlardan ve forma forma 8at- tırdığı kitablardan kazancı sakle- mış ve.hiç bir miras filân yemiyerek biriktirdiği bu paralarla ilk önce hissedarlık suretile bir matbaa kur- muş ve çalışmasına musirrana de- vam etmiştir. Onun hayatını bir kelime ile ifade etmek lâzım gelse çalışmaktan ibarettir denebilir. Kendini böylece yalnız ve yalnız okuyup yazmıya vakfeden biradam- dan hiç bir vükit bir fenalık gel- memekten tabii birşey olamaz. Onun nilayyon dairesi içinde ça- lışmaktan tek bir dakikası kalma- mıştır ki, kötülük düşünmesine im- kân olsun, Yalnız doğruluğu fazla olduğundan bu fazlalık bazı husu- metler doğurmuştur. Bu derece meşgul ve haşinane dürüst olan bir adam pek az kim- selerle hususi dostluk tesiş edebi- bilirdi. Bunlardan da, tam Avrupai bir fikir hayatı içinde mukabelede bulunmadığı, bulunmışacağı hiç bir avans ve cemile kabul etme- miştir. Koca memlekette bir ferd çıkıp ta ondan bir hak tevehhüm edemiyeceği gibi o da fertlerden elinden geldiği kadar uzak tuttuğu beniiğini irfan hayatına vermiştir, Böylece bir tarafta kendi müsta- kil hayatını yaşarken, diğer tarafta daha ilk senelerde haftalık Serveti- fünun'u tesis etmiş ve bunu tam yarım asırdır neşretmekte bulun- muştur. Günün birinde Türk edebiyatı- nın ikbal ve istikbali namına kendini ve gevdiği Servetifünun'u memleketin en kara günlerinde her biri ayrı ayrı tehlikeler içinde bulunan.. Bir yerde toplanabilme- leri bir mucizeyi andıran Halid Ziya'ların, Cenab'ların, Cahid'lerin, Rauf'ların, Fikret'lerin, H. Nâzım- ların, Süleyman Nesib'lerin, Ek- rem'lerin, Siret'lerin ihata ve kud- retlerine teslim ettiği görülür. Bundan Türk edebiyatı tarihine Servetifünun mektebi namile yep- yeni çok yüksek bir mekteb doğar. Halid Ziya'nın, Cahit'in, Rauf'un romanları, hikâyeleri... Cenabın nesir ve şiirleri, teknik ve lisan asaleti, tasvir kuvveti bakımların- dan muhalleğ birer âbide, birer güneş kıymetindedirler. Zamanın tabii elarak getirdiği lisan sadeliği bir tarafa bırakılırsa o Âlem istisnai vasfıni hâlâ muhe- faza etmektedir ve edecektir. Na- mık Kemal'ler, Hâmid'ler inhitat içlnde bucalayan Türk âlemine nasıl vatan aşkı aşılamışlarsa bun- lar da Türk gençliğini Garb edebi» yatının zıyalarile, renklerile vasle- derek kendilerine sahih bir iptilâ ile bağlamışlardır. Ahmed İhsan bir aralık Beyoğ- lu belediye müdürlüğünü kabul etmiştir ki, bu da o aralık kapitil lâsyonlara dayanan ecnebilere ve imtiyazlarla böbürlenen akaliiyet- iere karşı bizim için parlak bir minnet hâtırası ve kendisi için necib bir feragat teşkil eder. Ah- —igy —