80 Paul Valery halis şiir — 69 uncu sayfanın davamı — masını, ve bu metod dahilinde dü. #ünmesini, kendi fikirlerine bir da- yak yapıyor. «Pek az, büyük san- atkârlar, bize hakiki tefekkürü ve ihtiraslı intime'i verebilmişlerdir.» Mallarme şiir için yeni bir lisan keşfetmiştir, bunu, (sens) sayesinde değil, bir zekâ didinmesi neticesinde yapmıştır, Valöry sanatın hürriye- tine inanır, ve ona ehemmiyet bile verir; fakat bu serbestiyeti kont- roller, zihni bir observasyona tâbi tutmak şartiyle.. Valery'i dinliye- lim : <Pikir bazan gizli bir kaynak- tan, veya bir ilâhtan şiir veya gii- rin devamını ister. Fakat kulak muayyen bir sesi isterken fikirde sesi kulağa uygun gelmiyen bir kelimeyi ister, yalnız şiiriyeti ih- tiva eden bir şiir vucude getirmek imkânsızdır. Eğer bir parça, giiri- yeti ihtiva ediyorsa meydana ge- #irilmiş değildir; yani şiir değildir demek olur.» Hakikaten yalnız şiiriyeti ihti- va eden bir şiiri meydana getir- mek imkânı yoktur. Çünki gerek forme endişesi ve gerekse mevzu, tatmincilik kaydı buna mani ola- caktır. Ve parça feda edilecektir. Valöry'yi dinlemekte devam ede- Jim : «Meydana getirilen bir eserde, ufak bir düzeltme ilbamı mahv- tmiş olacaktır. Zekâ, allâhın ulu or- ta yarattığını siler, ve böylelikle bu hataları kurtaran zekâya bir yer vermek lâzımdır.» Valery için şiirin tarifi nedir? * işte o: «Bir çoklarının şiir bakkın- nda okadar müphem fikirleri var- dırki, fikirlerinin bu müphemiyeti onlar için şiirin en güzel tarifidir». İntellecvuslism'in daha önce ro- mantizmea karşı bir reaksiyon ma- hiyetie olduğunu söyledik. Higset- tiğinden fazla söyleyenlerin sanatı olan romentizia, hassasiyetin en son şekli, geniş mikyastaki büriye- yeti, daha başka türlü söylemek Jâzım gelirse ilhamın büyük kuv- vetini yaşadığı bir devirdi. Hugo, Lamartıne, Müueset, Vigin velöryame in zıddı birsanat atmosferi düşü- nmüşler ve İlhamın büyük muci. zesine inanmışlardı. Bugün onlar- dan her hangi biri başını kaldırsa şiirin bu telekkisine şaşıp kalacak- larına hiç şüphe etmiyoruz. Gelecek sayılarımızda Valerys- me'in şerhini nakledeceğiz. Daha önceki yazımızda, Valöâry hakkındaki eserlerin bir kısmını vermiştik. 1930 kadar olan diğer bir kısmını da veriyoruz: # LL Daniel Halövy: De Mallarmö Paul Val&y. 1920 Xavier de Magallan: Paul Va- l&ry, Edonard Martine: Varistian sur un artiele de Pauli Valâry. Hevri Masis: Paul Valöry et sa pansöe. 1926 Vietor pancel: observation an- tur de Paul Valöry. SERVETİFÜNUN No, 3055—550 Henri Bambaud: Pavi valdıy. 1922 Lacgues Riviere: Paul Valöry padte. 1922 Andre rauveyer : dieaurd'evpi- sian de M. Paul Valery, Paul sancban: eritiguedes pa&- tes 1897. Lucicn Fabre : Ausujet dru Va- löry de M. Thılandet. 1623 Alferd paizat: de podsie com- temporâüıne de Mallarme&.a'm kanl Valöry. 1627 Henri de röguler: pranca dat- es. 1925 Edaurt Alaire: Valery diturge. 627 la poğsie de (1930 dan bugüne kadar olan- ları bulamadım. Daha fazlası ise son senelerde görülür) N. İlhan Berk a Bİ kmm kili mii o inni ider Mİİ kün kn zmtz ln tn in lin sks anemi sn e nn Büyük mütefekkir Hasan Âli Yücelle bir hasbıhal — 72 inci sayfanın devamı — Türk kökü ile izâh edilmemiş ol- sun, (2) Bu kelimeleri, edebiyatımızda kullanmak, Türklerden gasbedilen bu kelimeleri tekrar iisanımıza almaktan başka bir şey ifade ede- mez. Bizim öğrendiğimiz gibi bu günkü gençliğin de bunları bilme- si ve öğrenmesi lâzımdır. Edebiyat çorak bir kum üze- rinden akân nebirler halinde ka- lacak olur ise çıplak olur bu çıp: laklık pek tabii olarak ona bir çirkinlik verir. Güzel görünebil- mesi için, bu sahranın bir çok ül- kelerden getirilen o yeşilliklerile süsletilmesi lâzımdır. Renesans de- virleri takib edilecek olunur ise bunun ber memlekette böyle ol- duğu görülür. Bundan ne İngiliz, ne Alman ne Rus edebiyatı yaka- sını kurtaramamıştır. Binaenaleyh Yahya Kemali edebiyattan uzak- laştırmak değil, — gençliği ona yaklaştırmak gerekti Belki ben de ekici el Bel- ki daha tabii ve daha maddi dü- şündüğüm için, bu hataya kapılı- yorum. Yalnız edebiyatta mazi ile olan alâkayı kesmemenin elzem bulunduğunu benim gibi herkesin kabul edeceğini zan etmekteyim. Bu küçük hasbıhalden dolayı affımı diler, bizi daha ziyade ir- şad etmelerini bekleriz. Rıza Çavdarlı (2) Carra de vaux : les mots Etrusgue exphigude par le Turc. — 71 inci sayfanın devamı — bir serinliği vardır. Yavaş yavaş her biri tarihin bir çağının deh» lizine uzanan dar fakat sıkıntısız sokaklarını dolaşırken çarşının ih- tiyar esnafına hak veriyorum. Mı- sırçarşısı devrini idrak ve itmam eylemiştir. Zaten her gün bir dük- kân yerini başka ve çarşı ile alâ- kası olmıyan her nevi ticaretin eline terketmektedir. Binaenaleyh bu inmeli ihtiyarı, sektejkalbten öldürmektense, ömrü olduğu kw dar yaşatmalı.. Çünki tarih yapıl- maz veyıkılmaz.. Belediye hâl ya parken Mısırçarşısının tarihi halini de hesaba katmalıdır. Nus — Sa — Co — 76ıncı sayfanın devamı — anasının yanında yapabiliyorum. Film çevrilirken onlardan birinin de muhakkak yanında bulunmağı lâzımdır. Buna mukabil (Shirley) kendisinin sanatkâr olduğunun farkında bile değildir. Bakınız an- nesi kızının sanati hakkıuda ne diyor: «Shirley in on yaşında bir ço- cuk olduğunu unutmayarak ona bir sanatkâra bakılan gözle değil, çocuğum dive bakarım ve onun da bu şekilde düşünmesini isterim. Eğer günün birinde Shirley büyük bir artist oldugunu, çok para ka- zandığını anlarsa ve nihayet şıma- rırsa ona filmi ve sütüdyoyu unut- tururum.> Nurullah Kâzım Tilgen AHMED İHSAN Basımevi Ltd.