Ne. 2235—350 yanın şafakleyin biten gecelerinin birinde değil, fakst tüyleri ürper- ten bir İşcianın örtasında gidiyor- lardı. Şağnaklar köpükler bir ölüm dansı tutturmuşlardı. e Üstlerinde sanki zındanlar yarıbyor. Başları- Dın üzerine terskepçe dönmüş uçu- rumların ağızlarından slevler fırlı- yordu. 'İşte tam böyle, bir şitüşek- ler trampet ateşi saldırırken kayık evrildi. Karinesi havada, yüzdü. Kayık devrilirken içindeki beş kişinin çığlıkları acı acı çınladı. Yavaşoğlu bunalmış olarak yüze gelince etrafına bakındı. Kayığa iki kişi tutunuyordu. Ötekiler ne- redeydif — «Yavaşoğlu orada mısın Meh- med?» Diye bağırdı. — «Buradayım baba: cevab geldi. — «Sıkı tutb — «Peki babab Böyle havada bir kayığın dev- rilmesi, ve içindekilerin boğulma- ları pek tabii şeylerdendi. »Bunâ rağinen avuç, parmak, tırnak ve dişle tutunuyorlardı. Bir saniye daha yaşamak için bir saniye da- ha fazla tutunmağa uğraşıyorlardı. Şuuru söndüren bu korku ve işkence içinde, boğazlanmakda olan, ve can evlerine işleyen bıça- gın acısıle bağıran hayvanlar gibi «İmdad ! imdad'» Diye bağırıyor- lardı. Kaç saatden beri bu halde kal- dıklarının üşüyerek disleri çatırda dığının, gözleti Deniz tuzundan kör olduğunun farkında bile değil diler. Bir an Gök parladı, şimşe- ğin madeni ışığında bir kayığın kendilerine doğru gelmekte oldu- Kunı gördüler. «Kurtarın bizi» Di- ye acı acı yalvardılar. Gelen |Kır- laugıç) kayığı idi. Habib kaptanı dümende gördüler, (Kırlangıç) Yir- mi metre ötelerinden geçerek fır Andı gitti, İçindekiler, ugaklaşırken başlarını döndürdüler. Denizde ka- ra kaderlerine terk ettikleri insan- lara baktılar. Dudaklarındatı bir <ığlık çıkdı. Denizdekileri kurtar- mağa kalkışmak, onlar kurtara- madan mutlaka kendilerinin de bo- ğulması demekdi. Denizde bırak- tıkları arkadaşlarından af dileyor- lardı. Derken birdenbire uzaktan ge- ne bir insan sesi çınladı. Gene gök çaktı. (Deniz kuşu) üzerlerine Diye » UYANIŞ zelil alis, İm İm İN İZ sü VR Arımın Bahçelerinden : : Avcı avından meranun. Ceylân, okun Yom ve masundu. “ Gözleri karardığından yolunu şaşırsn ceylâp, şok--düğü mun yanında vurulakalmış, insafsız avcıya: «İşte muvaffakıyetim !» dedittmişti.. Artık hem yaralı, hem de esirdi, Teşadüf bu ya. İki güzel yavruyâ db LAN Bir an, şuurlu bir deli gibi ve çanıni diği bulunduğu yerden doğrulub, dipsiz nçurumul Yi verdi, ver gün. Sekerek seyrettiği kayalara, muhteşem vöceüü gi gibi birakıverdi. Avcının olmadansa eceli tercih etti... 7 Bu sefer &vcı perişan, Ceylân müşterih idi. Gerçi, ok göğsüne daha çok gitmiş gözel göşleri #öbeder Lâkin hür döğenş ve hür ölmüştü. si geliyordu. Ona Hovarda kaptan kumanda ediyordu. (Yavaşoğlu) ile beraber tam otuz gene balik avlamışlardı. Başkasının göze ala- mıyacağını Hovarda yâpmağa kab kıştı, «Orsa diye bâğirirken, dü- meni bastı. Dönen (deniz kuşuj sancak omuzlığile gelen dalgayı karşıladı, Bu havada Orsa etmek delilikti, Fakat dümende Hovar- da kaptan duruyordu. Yükseldi. Gene Boca etti. Hovarda etrafına bakındı. Gök yıldıradı. Uzakta (Martı) yı seçe- bildi. Bütün hizile üzerine dav. randı, Fakat yanaşmak mümkün değildi. Çarpışınca teknelerin iki- si de tuzla buz olağaklardı. Yan: larından geçti. «<Daysnın arkadaş: lari Gene geleceğiz!» diye haykıt- dı. Gene Orsa etti. Ken mihvefi üzerinde dönen bir topaçmış gibi mükemmel bir mavraylâ getk et- ti. Rüzgârın gözüne yükseldi. Bo- saya döndü. Fakat (Martı) görün- müyordu. Gök -çakınca provadâ duran gemici <«örsdalari» o giye gösterdi. — Hovarda «sancak ve iskg- lede ikişer kişi dursun. Gözünüzü dört .açın! Çünki manevramızı iki kere yapamıyacağız. Birisi #iğor- tada dursun mayna deyince maj- na hâl» dedi.