294 İlim ve Alman Bu şair Alman edebiyat tarihi- nin en yüksek simalarından biri- dir. Adı asıl işmi olan <Nicolaus Niembschvon Strehlenau» dan de- giştirilmiş ve küçültülmüştür. (13 ağustos 1802) de Taraşıvarda «Üsatad» kasabasında doğmuştur. Babası asaleti malüm olmıyan bir Bilizyalı, annesi «Thöröse» büyük ve asil bir Macer gilesine mensup- tur. Esasen kendisi de babası tara- fından ihınal ve annesi tarafından âbtimam görmüş, Grilparzerle bir- likte Alman edebiyat tarihinde Avustaryaya ayrı bir sayıfa ayırt- mağ& muvaffak olmuştur. «Lenaw» Lenav feci mukadderatile Macar edipleri arasında tek bir simadır. Bütün hayatı ıztırab, son Altı se- nesi de cinnet içinde geçmiştir. Şahsan kısa boylu, geniş omuzlu, adaleleri kuvvetli, siyah iri gözlü ve esmer çehreli burnu hafifçe çı- kıntılıdır. Bu hâlile sıhhatli bir Macar tipi gösteren Lenav bilâkis iç hayatında meariz, yalnızlığı ve hülyayı sever, daima endişeli ve sıkıntılıydı, babası evvelce zabitti bu yüzden şairin gençliği bir çok memleketlerde dolaşmakla geçti, Sonra o zabitliği bırakıp maliye memuriyetine geçti fakat hayırlı olmadı, Şahşan çok güzel olan bu adam kumar, sefahat ve içki ile daha genç yaşta ahlâkını ve sıh- katini harap, çocuklarile zevcesini İskir denecek bir vaziyette terketti. Annesi ikinci defa olarak dok- tör «Vagel» le evlendi, doktor iyi bir adamdı fakat bu eve lâzım- geldiği kadar yardım edemiyordu. Büyük annesi «Niembsoh» de çok- danberi çocukları istemekte oldu- #undau Lenavla hemşiresini Viya- naya onun yanına gönderdiler. Bu suretle büyük anneleri onlara iyi bir tahsil temin etti, O zaman Po- ionyanın ve Macaristanın resmi lisanı lâtince idi münevver taba- Sanat Şairi SERVETİFÜNUN Dü Lenau ka da lâtince konuşurdu, Binaena- leyh Lenav iyice lâtince öğrendi. Fakat bu kâfi değildi. Viyana üniversitesinde felsefe okudu. İh- zari kısmı bitirdikten sonra gene bir nizam altında tahsile devam edemedi. Hukuk, Ziraat Tıb gibi şeylerle meşgul oluyorda. - 1829 - da büyük annesinin vefatından sonra biraz daha orada kaldıysa da Üniversiteyi ikmal etmeden mirastan eline geçen para ile şiir- lerini neşretmek üzere o sırada Almanyanın yegâne edebiyat ve fikir merkezi olan «Stuttgart» a gitti «Souab» mektebinin bütün şairlerile tanıştı ve bilhassa «Uh- land» ın dost ve tilmizi olan «J. Sehuvab» la dost oldu bu sebeble de «Morgenblatt» mecmuasına ya» zılar yazdı. Memnundu. Yeni eda- sile yazılarındaki derinlik ve şah- siyet derhal göze çarptı. Edebiyat âleminde bir şok dostlar ve te- veccühler kazandı. Bu itibarla «Souab» şair için bir saadet baş- langıcı oldu ve bu dostlar arasın- da yerleşip kalması için «G. Schu- vab» çairi yeğenile evlendirmeğe teşebbüs etti. Lenav esasen mu$i- kişinas bir şair <pote archet» ol- duğn için bu kızın musikideki maharetile &ihirli ve cazibeli gü- zelliğine birden meclub olduysa da mizacındaki tahavvülün sebe- bini izah etmeden gene birden kendisini çekti. Bilâhare «Bertha>» isminde zarif, işvebaz ve serbest bir kadınla Viyanaya döndü. Bu kadın ona çok uzun azablar, ıztı- rablar çektirdi ve kendisinde fena hâtıralar bıraktı. Bütün bu avâre guhunu ve hasta kalbini gösteren şeyler onun benliğinin ana hatla- rını teşkil ediyordu. «Heidelberg» de kısa bir müddet kaldıktan son- ra sinir vaziyetinin tesirile birkaç defa Sehuvaba, Viyanaya gidip geldi. Nihayet - 1832 - de Ameri- kaya hareket etti. Bu seyahatten No. 2298 — 5j$ nyasından Portreler Lenao Yazam.: $. Zeki Aktay birçok şeyler bekliyor, yeni dün- yanın, bâkir tabiatın ve muazzam manzaraların tesirile hayat ve hi yealinin tazeleneceğini umuyordu ve hakikaten orada birçok şiirler yazdı, Fakat beklenen gibi olma dı. Bunların en güzeli «Lotte» is- mindeki bir kızla aralarındaki ge- çici bir aşkın yegâne mahsulü olan (Sazların şarkıları) adlı şiiridir Amerikadan yazdığı mektuplar umumi bir sukutu hayalin ifadesi- dir. Hergey ve herkes ona müs- tekreh görünmüş ve hu duyguları- nı fİnaanlığın zevali) diye ifade etmiştir. Bir kaç ay kaldıktan sonra bu gezintide Bahrimuhiti görmekten başka hiç bir kârı ol- madan dönüp «Stnttgarte daki aziz dostlarının sinesine kendisini atmış ve o nefret ettiği yeni dün- yayı bir daha tahayyül bile etme- mişti zaten bü esnada şöhreti art- mıştı. Tekrar Viyanaya döndü, — Devamı ıncı sayıfada —