302 SERVETİFÜNUN No. Tü — 338 İEdebi Roman| BİZİM İÇİMİZDEKİ BİZ! | Yazan: NUSRET SAFA COŞKUN ğe Müdür beyefendiye fele gelmiş gibiydi. Çünkü.. Çünkü derhal anlamıştı ki, oğlunun evlenmeğe kalktığı kadin, kendisile gecelediği genç kızdı. Ve bu şimdi gelini olmağa namzed bulunuyordu. Birgechabasına yüz elli lira mukabilinde genç kız- lığı, cemiyete de namusu bütün bir ömür boyunca satılan ve karnında taşıdığı çoçuk kime sit olduğu bilinmiyen 17 yaşındaki genç kızla, mahdum bey evlendiler. Evvelâ Müdür Umumi Beyefendi bir heyli ayak dirediler, tehditle, rica ile bu arzuşundan oğullarını vaz geçirmeğe çalıştılar, Fakat Hayri beyin jestleri, sesi, inadı merdiven merdiven yük- delerek isyana dayanınca fazla ileri gidememiş: — Peki! Demeğe mecbur kalmıştı. Başka da ne yapacak- dı Müdür Umumi Bey f.. O kızı düşüren, oğlunun ifadesile «namussuz herifin» kendisi olduğunu nasıl söyliyebilirdi 9 Oğluna muvafakat cevabı verdikten sonra Madam Annayi buldu. Ona verilen vazife şuydu: Gidecek, oğlunun 17 yaşındaki genç kadını, bu şehvet borsasıudan kurtarıp götürdüğü yeri bulacak, ona sıkı sıkı tenbih edecekdi ki, ilk müşterisini, ka- yın peder olarak karşısında bulunen bir pot kırma. sın |., Madam Anna vazifesini muvafiskiyetle gördü. Genç kadın da bir namüussuzluk ummanının ortâ- sında, cau havlile sarıldığı bu bamus kurtaran si- midini elinden kaçırmamak için, biraz da tehdit gör- düğünden dolayı bir şey söylemiyeceğine, vaziyeti idare edeceğine &8öz verdi. Mükellef bir düğün y&- pıldı. Gazetelerde düğünün ilânı şöyle intişar etti: «(... ) nın tanınmış tüccarlarından ve eşra- tından, merhum bilmem ne zade falanın kerimeleri Ümran hanım ile, falanca müessese umun müdürü Beyefendinin mahdumları Hayri beyin düğünleri dün gece iki tarafın güzide davetlileri huzurunda Ço) salonlarında icra edilmiştir. Genç evlilere ebedi saadetler dileriz. » Yüksekten düşenler, düştükleri hayata bir türlü intibak edemezler. Fakat aşağıdan yukarı şampsu- ya şişesi mantarı gibi fırlayıverenler, sosyete haya- tında hiç müşkülât çekmezler. Kırk yıl bu mubit içerisinde yaşamışlarcasına intibakta büyük muvaf- fakiyet gösterirler, Nitekim Müdür Umumi Beyin gelininden kimse şübhelenmedi. O asılzadeğân arasına ne eninden ne boyuudan hiç bir pot vermeden girdi. Herkes Müdür Umumi Beyefendiyi tebrik etti. Zi- ra gelinleri çok gizel ve hakikaten kibarlığı yüzün- den okunan âsil bir genç kızdı «li» Hâdiseler birbirine mahir bir rejisör elinden çık- mış bir film kadar muvaffakiyetli eklendi. Kimse gelinin gebe olduğunun farkına varmadı. Ve., yeni evliler balayı seyahatine çıkıyormuş gibi tenha bir köşeye çekildiler. Çocuktan kimsenin haberi olmadı. Diyeceksiniz ki, bu işi Müdür Umumi Bey yutmak mecburiyetindedir. Ya karısı f. Efendim, bunu sormakta hakkınız ver.. Belki anasının, oğlu üzülmesin diye muvafakat ettiğini de düşünebilirsiniz. Lâkin bu fikirde iseniz aldanırsınız. Müdür Umumi Beyefendinin refikaları hanım efendi, yani Hayri Beyin valdeleri, oğullarının ne biçim bir kızla evlendiklerini sık eleyip, sik dokur yacak raziyette değillerdi. Zira düşündükleri yegâne şey zevkleri ve goförleriydi. Zaten ona kocasile oğ- lu, yeni gelinin menşeini söylememişlerdi de... Aile- ye yeni gelin, elinde, iktisadi ve içtimai mevzuatın aksine, menşe o şahadetnamesi (olmadan etmişdi. — Devamı var — duhal. Sılındır.. Silindir geçiyor, silindir | Katran, Eziliyor altında silindirin. yapılan yol asfalt. Bu yolda, Yanan bir ocak, kaynıyan bir kazan var. Katran kazanı. Kaynıyan kazanı, Kavnyamıyor dört kişi, dört yanından kazan büyük kazan koskocaman... Yaman bir silindir geçiyor, yaman... Mehmed Dizman