p NE kW E i 2 k No. 2233 —338 UYANIŞ 291 POLATLI SEHİDLİĞİNDE Ankara yolcuları, Polatlıya varmazdan evvel civar tepeler- de yatan şehitlerin ebedi ka- rargâh nı görürler; bu vatan fedaileri, bir möbetçi kafilesi halinde oradan geçenlere 'Tür- kün yeni tarihini ve sonsuz- luklara doğru sürekli bir za- ferle yürüyecek olan hamlesini ihtar ederler Gönül istiyor ki, gönül bir hak olarak istiyor ki yalnız yurdun evlâtları değil, kim olursa olsun oradan geçecek olan herkes, bu kahramanları selâmlamak borcunu ödemeyi, şaşmaz ve değişmez bir vazife olarak bilsin ve tanısın. Ankara yolunda öyle istas- yonlar var ki engin mesafeler ortasında 18sızlığın bekçiliğini yapmalarına rağmen katarlar, tarife icaplarını yerine getirir- ler; muhtemel bir alış veriş için istasyonlarda duran trenler, bu yolculukları sırasında neden bir saygı borcunu da ödemiş olma- sınlar?,. Öyle yurd işleri vardır ki milyonlar yetişmez; gene bun- lar arasında öyleleri vardır ki hiçbir masrafa bağiı olmadık- İarı halde milyonlardan üstün bir değer taşırlar. Vatan çocuğuna yurd sev- gisini, inkılâb sevgisini, kah- ramanlığın lezzet ve kutsiyetini öğretmenin baha biçilmez kıy. metini kim inkâr edebilir?.. Şüphe yok ki vatan yolun- da ölen Mehmetciklerden her biri, meçhül asker adını ver- diğimiz büyük kurtarıcının bi- rer örneğidir; onların bâtırala- Bır dJaygı Duragı istiyoruz / Yazan İrfan Eğin Kösemihaloğlu rını çiğneyerek geçmeğe hangi vatansever müsaade edebilir?.. Kurtuluş Savaşında Ankara kapılarına Okadar yaklaşmak küstahlığını gösterenleri ters yüzüne çevirmek için orada canlarını veren kahramanların varlığını herkes bilmeli ve ge- ne herkes onlara karşı borçlu olduğu hürmet vazifesini yeri- ne getirmelidir. Biz bunu istiyoruz; tren Polatlıya yaklaşırken şehitlerin önünde durmalı ve tarihin se- dasını haykıran bir cümle, ge- lip geçenlere ödevlerini şöyle- ce hatırlatmalıdır: (YOLCU! İNKILAB BEL. DESINE DOĞRU GİDER. KEN KURTULUŞ SAVAŞI- NIN YUCE ŞEHİTLERİNİ SELAMLA!) Böyle bir lâvha karşısında düşman bile olsa insan kalbi- nin heyecanla taşmaması nasıl mümkün olabilir? . Mağrur Deha'dan Tan yeri güllere şarab dökerken, Göklerde bir sedef dünya çökerken, Yergun ve perişan geldim evine. Yıllarla savrulan, başımı gene Koyarak taşına merdivenlerin Boşaltım derdimi dağlardan derin.. Artık bir elveda kaldı dilimde Kıpkızıl iç yaşım son mendilemde. Aşsın havalardan bu ateş sâda Elveda, ey anne! Artık elveda! Elveda sana da ilk perime de, - Solsun o Hileler, güller git gide. Unuttum beni ilk yakan perimi, İlk doğup gördüğüm ilham yerimi. Salih Zeki Aktay