SERVETİFÜNUN Istanbul camileri ve hayır müesseseleri İstanbul yer yuvarlağı üzerinde tanrıların bile imrendiği bir yere kurulmuştur. İstanbul büyük Tanrı ZEVS'in gökten; saray burnunda dolaşan VİZAS'ın kulağına: — Şehri buraya kur! dediği gündenberi, yani 2595 yıldanberi vardır. Bu şehrin kuruluşunu bu- günkü bilgimizin işliyemiyeceği kadar ouzaklarn Ogötürenler ve efsanelere karıştıranlâr da vardır. Tarihei Pelin mifâddan 9 asır evvel Haliçle Marmaranın kucaklaştığı köşede (Lifos) şehrinin bulunduğunu söylüyor. Yer altı araştırmaları iler- ledikce, yeni tarihi vesikalar ele geçtikce İstanbulun mazisi biraz daha aydınlanıyor. Bu şehre ait bilgilerimizi biraz duha ileriye gö- türebiliyoruz. İki senedenberi Sul- tanahmedde ARASTA sokağında profesör Bakisterin yaptığı kazı ve bu sene Türk Tarih Kurumunun Bu sayımızdan itibaren Serve- tifünun ailesinde yer alan değerli tarih yazıcımız İbrahim Hakkı Konyalı. Yann: İBRAHİM HAKKI KONYALI Topkapı sarayının içinde yaptığı yeraltı araştırması tarihcilerin önü- ne yeni ufuklar açtı. İstanbulun altı ve üstü muhtelif milletlerin, muhtelif dinlerin ve başka başka siyasi teşekküllerin hâkimiyetlerini haykıran eserlerle doludur. İnsanların üzerinde dinin hâkimiyeti ve rolü pek büyüktür. Fani insanlar ebediliklerine ve lâyezelliklerine inandıkları Tanrr- lamnın adlarına mabedler kurmuş- lar, anıtlar dikmişler, hayır mües- seseleri yapmışlardır. Eski millet- lerin şehirlerdeki hâkimiyetlerinin ölçüleri başında işte bu gibi eserler gelir, Biz onların kültür ve mede- niyetlerini bize kadar gelebilen bu gibi eserlerile ölçüyoruz. İstan- bul eski eserler, din ve hayır mü- esseseleri itibarile dünyanın en zengin bir şehridir. Hiç bir şehir kucağında bu kadar çok tarihi eser toplıyamamıştır. İstanbula Marma- radan, Haliçten ve Boğazdan bakı- nız. Yedi tepenin tatlı dalgaları üstünde irili ufaklı kubbelerin, narin minarelerin ufkunuzu süsle- diğini görürsünüz. İstanbulu ilk defa tayyareden gören bir ecnebi- nin bu şehre vereceği ad şudur: (Kubbeler beldesi) Üsküdar da anadolu tarafında zengin kubbelerile Rumeli tarafına bir nazire yapmıştır. İstanbul asır ların hâtırasını nakleden din ve tarih (o yadigârlarından mabrum edildiği gün gönülleri büyüliyen cazibesini (tamamen kaybede- cektir. Bu yazıyı bana İştanbul Evkaf baş müdürlüğünün bazı camileri, mescidleri kadro harici bırakarak yıktırmıya, satmıya başlaması, bele- diyenin kendisine devredilen med- reseleri kiraya vermesi, bazılarını yüzüstü bırakması, bazılarını da satılığa çıkarması ve şehir müts- hassısı M, Prost'un İstanbul surla- rını yıktırma tavsiyesi ilham etti, Bugün İstanbulu süzliyen tarih yadigârlarının, mabedlerin, hayır müesseselerinin çokluğunu Türk eserleri teşkil eder. Meşhur Türk seyyahı Evliya çelebi 1638 yılında İstanbulda 15714 cami ve megcid tesbit etmiştir. Bunlardan 7dü sa- lâtin camii denilen büyük camiler, 1985i vezir camiler, 6090 nımahalle mescidi, 6665i de şehrin âyanı ve büyükleri tarafından yaptırılan mesoidlerdir, Evliya çelebiden 130 sene sonra (HADİKATÜLCEVMİ) sahibi İstanbulda 874 cami ve meş- cid saymıştır. 1902 de yapılan bir istatistiğe göre, İstanbulda 2168 yanmış ve yikılmış olmak üzere 910 cami ve meselâ tesbit edilmiştir. Tarihçi Hammer bir eserinde 24 ü kiliseden çevrilmiş ve salâtin camli olmak üzere 877 cami ve mescidle 275 medrese kaydetmektedir. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde cami ve meacidlerden başka İstan- bulda 19 imaret, 9 hastane, 1993 ilk mekteb (sübyan mektebi), 55 darülkurra, 185 darülhadis, 6557 tekke, 976 kervansaray, 999 ha- mam, 200 sebil, 7998 musink bu- lunduğunu da söylüyor. Cümhuriyet hükümeti tekkeleri ve türbeleri kapatan kanunu neş- rettikten sonra 1925 yılında İstan- bulda hususi bir komisyon türbe- leri tedkik etmiş ve bunlardan yal- nız 124ünün tarihi ve mimari kıy- meti | bulunduğu (meticesine var- mıştır. Bunlardan fevkalâde tarihi kıymeti ve ehemmiyeti olan yalnız