No, 9393—518 UYANIŞ Farihten Yapraklar : Hunlar Nasıl Yaşarlardı — Evveliri sayılardan devam — Fakat bu küçük çocuğun vak- tinden evvel olgunlaşmış me- ziyetlerinden başka daha acayip hir meziyeti vardı. Ö da hayvan- ları ehlileştirmek ve yetiştirmek kabiliyeti idi. ER vahşi hayvanlar “onun elinin temasiyle bir kuzu ka- dar sakin oluyordu. Oyun arkadaş- 4arı küçük kedi ve köpekler değil, ayılar parslar ve kaplanlardı. Bu ka- hiliyetini bildikleri için ona siyah ve altın renkli Hind kaplanları, Tibetin beyaz pelenklerini, siyah arı ve » sçaklları getirirlerdi. Hüyülükçe sürü daha çoğalıyor, saray bu hayvan ses- leriyle çınıyordu. Bu uysal cana- varlardan başka da arkadaşı yok- “tu, İlâhi çiftçi CHENG - NOUNG”- ün hüküm sürdüğü zamanla ahg “Ti arkasında vahşi -aidağu Halde sarayın koridor ve sa- #onlarında koşuşuyor, nazırları hây- retler içinde bırakıyor ve oda bek- -gilerini bl a sarartacak kağar korkutuyordu. Büyüdüğü zaman, artık arka- -sındaki sürüyü maksatsız dolaşlır- "maktan usanmış ve kendinde hırs baş göstermişti. İlâhi çifçinin tah- tuna göz koymuştu. Eski mütefekkirlerin (usulünce yanlızca tefekküre dalmak için or- manlara çekildi. Bu surelle Cheng- "Nouag rakibinden (kurtulduğunu “xanneğmişti, fakat bir gün zabitler “telaş içinde prens'in ormanları terk ettiğini ve payıtaht üzerine doğru arkasında kalabalık bir vahşi hay- “wan sürüsü ile ilerlediğini haber Yi Dehşet bütün sarayı m Tladı. Âlimler ve generaller kork “içinde kaldılar, ordu harekete ie -çirildi. Ve en mükemmel alaylar seferber edildi. Fakat bütün bu tedbirler faidesiz kaldı. Hoang - Ti gözleri parlıyan ve dehşet içinde ilerliyen mruhariplerinin başında ra- İkiplerini mahvetmek için durmadan yürüyordu. Fillerin ağır ayakları yeri söğüyor, kaplan sürüleri arasında acı ıslıkları kulakları para- Miyordi Ve bütün bu ordu gene Ho- rüsü prensin mükâemmsei bir şekilde ida- resi ile ilerliyor, büna karşı impa- ratorluğun ordulârı hiç bir şey ya- pamıyorlardı. Fakat en büyük düş- manları korkusuzca yenmeğe alışık olan merkezi Asya akvamı bu beke lenilmedik düşmanların ilerlemesini beklemediler ve onların hareketini geciktirmek için ellerine geçen kal- kan, zırh ve bütün eşyaları yolis- rına attılar, Ancak en çesur asker- ler, bir toz bulutu gibi dağıldı ve Hoanğ - Ti, vahşi muhafızlarının ba” şında saraya girdi, tahta oturdu. Prens iktidarı eline alınca sürüleri- ni dağıttı, bunlar da ormanlara çe- kildiler. Hoang-Ti, Çinin refahı için çalışarak hüküm sürdü. Ze- manında güzel san'atar fevkalâde inkişaf etmiştir. Takvimi yeniden düzeltmiş ve seneyi 360 gün olarak tespit etmi, ilk olarak mabedlerin inşasında tuğ la kullanmış, silâbları ve tekerlekli arabaları icad etmiş, oniki çanlı ve oniki borulu bir org yaptırmış ve bu suretle Çinde güzel san'atların ilerlemesine yol açmığlır. Yeni hü- kümdarının idaresinde Çin çok mes- uttu. Ananelerin ve din! âyinlerin icrası, ve bunlara olan bürmet Al lahların gökle âbehkter olarak ye- şıyan kavimlere verdiği bu refahı gi in ediyordu. Eğer Hiong-Hou'lar Ar, hudut memleketlerini yıkın, ekinleri mahv ve şehirleri yağma etmeğelerdi bu saadet hiç bozul- mıyacaktı. Hiong - Non'larii feyezanları, ku- raklıkları ve istilâları deyir devir Çinlilerin rahatlarını kaçıran üç Afetfi. Bunlarm önüne geçebilmek için hükümdarlar âzami surette çalışı yoriardı. Hudutlardaki bekçiler ve gözcüler istilâcılan görür görmez büyük bronz tamburlar zerine vu- © rarak haber verirlerdi. Bu sesi işi ten alaylar silâhlanır ve barbarlara karşı yürürlerdi, Çinlileri Hunlara düşman eden siyasi sebeplerde başk, bu iki ka- vim arasında derip bir gerez ve bir Yeon si İ Marcel Brisü