No. 2224 —538 lısı jandarma oldu. Kızın ne der- kelere düşdüğünü Ahmedin annesi Ahmede anlattı. Oğluna namuslu, temiz ve âklı başında bir kız bul- “du, Ahmed de o kızla çok mes'ud «ln. Samot peydaladığı küçük bir kayıkla siingercilik ediyordu. Kızla evlenmek iştedi. Fakat deli ile ni- kâh kıyılmıyordu. Tam bu siralar- da vilâyetten gelen bir tabrirat, tehlikeli delinin tahtelhıfta İzmire tmarhaneye şevkedilmesini emre- diyordu. Jandarma Ahmed kızı ka- yıkla Bodruma götürecek, ve kız da oradan İzmire sevkedilecekti. © günde Samudun kayığı karşıya gegecekdi. Ahmed kıza kelepçeleri taktı. Kayığa bindiler. Deniz yol almağa başlıyan ka- yığa sırrını fısıldadı; sevgisini bil- âirdi. Kayık şahlanıp, çınlıyan bir kabkaha gibi atıldı. Sevinçten çıl- dırıyormuş gibi provasını harıl har rıl harlıyan köpüklere, uzaklıklara vurdu. Dar kafasından uçan bir kuşa benziyordu. Musikiydi bu, çünkü gidişi ve hürriyeti vardı. Pırıldıya pırıldıya yanaşan dal- galar Ege nurunun mevhibeleriydi. Dalgaların duman ve sevruntu şek- lindeki saçlarını, kayığın provası üzerine salıyorlardı. Saçılan her damla bir güneş hüzmesi, provaya düşen ber hüzme bir kastanyet şakırtısı oluyordu, Dilmen suyunca renkler uçuşan helezonlanan kıivıl- cımlardı sanki. Kız gene tutturdu: «Ahmed bu akşam gelecek, Vira! Vira! Viral» diye bir çığlık saldı. Kızın haykı- rışı Samudun donan gönlünü çöz- dü. Sesi bağrından koptu. Sağnak sağnak boşanan rüzgâr giirin ilhamı gibi dalgaları kademe kademe mısra mısra yükseltiyordu. Dalgaların üzerinde kayan kayığın yılankavi çizgisi, Samudun gövde- sinin oynayışına vezin veriyordu. Samudun her kemiği neyler gibi ötüyor, hücreleri çıldırasıya gülü- yordu, Eğer kayık birdenbire cam gibi şeffaf, veyahut başkaca gayri meri oluvereydi; Samudun dalga- ya uyan gövdesinin, kâinata yakı- şan şarkısının, Egenin bir ufkun- dan öteki ufkuna eren bir sevinç raksı olduğu görünürdü. Bundan dolayı galiba Türkçe de oynamak hem hareket etmek hem de dans etmektir. Sevgi ise oynıya oynıya sevinç olur. UYANIŞ | 299 Güzel yazı yazan gençlere müjde: Makâfatlı Büyük Hikâye Müsabakamız Bu Sayıda Başlıyor! İsmini memlekete tanıtmak, yazılarını kıymetli ediblerden müteşekkil bir heye- tin reyine arzederek, istidat ve kabiliyeti üstünde tereddütten kurtulmak istiyen HER GENÇ Bu müsabakaya iştirak etmelidir! Çünkü müsaba- kamızın ilk hedefi, yarın için kıymetli birer istidat olanları şimdiden bulup, orfaya çıkarmaktır. Müsabakamıza girme şartları: 1i— Bu sayıdan itibaren beş hafta sırayla neşre- dilecek kuponları toplıyacaksınız 2— Kuponların neşri 27 Nisan tarihli nüshamızda hitam bulacaktır. 3- Bu tarihten itibaren nihayet 15 gün zarfında bu kuponlarla birlikte hazırlamış olduğunuz hikâye- yı bize göndereceksiniz. 10 lira Birinciliği kazanan hikâye sahibine: Zinciye bir yıllık abone, 3 üncüye beş li- ra, 4 üncüye 6 aylık abone, 5 inciye 3 ay- lık abone, 10 uncuya kadar birer kıymetli kitab mükâfat verilecek ve bu on yazı mecmuamızda neşredilerek, memlekete tanıtılacaktır. Kız şarkıyı duyunea, bir ağırlık altında çabalıyormuş gibi solumağa başladı. İrkildi. Şuuru tem ve kap- kara bir küsuftan kurtula kurtula geceyi nura boğen bir ay gi- bi aydınlattı. Acaba yaradılışın hangi unutulmuş sabahında, bir kayık kıyıdan ayrılırken, kelebek- ler pırıl pırıl kaynaşırken, bu şar- kıyı duymuştu $ Samudun sesi k&- fiyede duraklayınca, kız şarkının bütü aranamesini söyledi. Aklı duruvermiş, bir noktada sabit kal- mıştı. Fakat yürüdü. Mavilerde sü- zülen âhenktar bir ç okü. tik yakışı duyuyor, dltiyün'duyırtis su görüyordu. Samuda döndü. Gül- dü! Güldü! Ona «unutmuş oldu- gum bir şarkıyı bana hatırlattın!/» dedi. Haiikarnas Bahkcisı