No, 2911—526 görmek imkânı klâsik mihanikin muayyeniyetini teşkil ediyordu. Bilhassa riyazi astromoni'de bu mihanik terafından irişilen parlak muvaffakiyetler bütün fizikçileri; muayyeniyetin her zaman tahak- kuk edeceği bir nazari fizikin ku- rulmasını araştırmıya sevketti. Fi- zikçilerin ozaman mütalea ettikleri makroskopik hadiseler bu şarta bağlı idiler ve bütüh klâsik fizik, her hangi bir fizik heyetin inkişa- fını bazı bidai hal ma'talarından başlıyarak hesab etmiye müsaid olan tefaduli veya kısmi müştaklı mugdelelere dayanıyordu. İhtimal- ler hesabının idhal edilmiş bulun- duğu fizik brsuşlarında bile unsur! hadiselerin daima kat'i bir muay- yeniyete itaat ettikleri ve mütalea edilen toplu hadisede mevcud unsuri hadiselerin sadece ayrı ve çok yüksek sayıda oluşunun ihtimaliyet mefhumunun ve ista- tissik (usullerinin omüiüdahelesine meydan verdiği farzediliyordu. Ta biat hadiselerinin hiç olmazsa, esas itibarile, tamamen evvelden görü- lebilmeşini icab ettiren tam mu- ayyeniyet, az çok meş'ur bir şekilde bir nevi ilmi dogma haline gelmişti. Şimdi, yeni kuvant nazariyelerinin inkişafının bu vaziyeti derin bir tarzda değişlirdiğini göreceğiz. Klâsik mihanikte bir heyetin inkişafını kat'iyetle evvelden göre- bilmek için ibtidaj anda birlikte bilinmeleri elzem olan unsurların katiyetsizlik münasebetlerine naza- ran tayinleri imkânsız olân ungur- ların tamamen aynı oldukları na- zarı dikkate alınırsa, mevzuubahs noktai nazardan, gski ve yeni mi- hanik arasındaki farkı anlamak mümkündür. Yukarda hatırlattığı- mız gibi, bir heyetin hareketinin klâsik muadelelerini kat'iyetle hal- ledebilmek için her hangi biranda bu heyetin muhtelif aksamının ha- reket halini ve bu sistemin confi- guration'nu bilmek icab ediyordu. Her sistem muasır fizik nazarında nihai olarak bir korpüsküller cüm- lesine irca edildiği için aynı bir anda sistemin korpüsküllerinin sür- at veya mikdarı hareket ve vaziye- lerini bilmek icab ediyordu. Hal- buki katiyetsizlik münasebetlerinin esas muhtevası böyle dakik ve mü- terafik bir bilginin imkâneızlığını beyandan başka bir şey değildir. UYANIŞ 103 Kültür yolunda büyük adımlarla yürüyeceğiz Gazeteler, Türk irfan ordusu- nun başına, Hasan Âli Xücel gibi bir mütefekkirin geçtiğini müjde- lediler. Kültür hayatımızda yeni bir hamle ve beşareti işaret eden bu hâdise karşısında, yalnız öğretmerler, profesörler değil, muharrirler, şairler, san'atkârlar da sevindiğine şüphe etmem... Hasan Âli Yücel, Türk tefek- kür tarihinden çağırabileceğimiz en büyük isimlerden biri olduğu kadar, Türk edebiyatı tarihinden de çağırabileceğimiz en büyük san- atkârlardan ve şairlerdendir... Hâdisatı en şamil mihrak nok- tasından seyreden, ve bir milli fel- Hiç şüphesiz h sabitesinin büyük- lük mertebesinin müstamel vahid- lerimize nazaran nihayet derecede küçük olması (1) eşelimizdeki fizik hadiselerinde muayyensizlik müna- sebetlerinin kabili ihmal ve muay- yeniyetin zahiren kat'i olmasını iu- tac ediyor. Fakat bu hadiselerin mikroskobik mütaleasında Katiyet- sizliklerin ehemmiyeti artacak ve vakıaların, muayyengiliğinin icab- larına uygun olarak sureti cereya- nının tasvirine mani olmıya kâfi gelecektir. Kuvanta fizikinde muayyeniyet- çiliğin kaybolmasının veya hiç ol- mazsa gevşemesini karşılığı ihti- maliyet kanunlarının zuhuru oldu. Bununla beraber ihtimaliyetlerin kuvante fizikindeki (müdahelesi, meselâ, istatistik mihanikindekin- den çok farklı bir manayı haizdir. İhtimaliyetlerin medhaldar olduk- ları klâsik nazariyelerde unsuri ha- daselerin kat'i kanunlarla idare edildikleri farzediliyordu. İhtima- liyetlerde, çok büyük sayıdaki un- suri hadiselere şamil bir istatistikle toplu hadıselerin tasniri maksadile idhal ediliyordu. Kuvanta fizikinde ise ihtimali- yetler bilâkis unsuri hadiselerin tasvirinde doğrudan doğruya idhal (1 6,8107 İl — Devamı 108 nci sayfada — sefe yaratılabileceğini ilk söyliyen, tükenmez mesailerile kültür ve t€- fekkür tarihimizin yükselmesine müessir olan Hasan Âli Yücel, için: de hesapsız muhteriler, kahraman- lar, filozoflar hükümran olan bü- yük 'Türk irfan ordusunun, mili kültür ve tefekkür tarihimize adadığı nihai zaferlerin tahakkukunda sür- at âmili olacaktır. Geçmiş zamanlarda, riyaziyeyi hendeseye ilk tatbik eden, fizikte- determinizmi ilk bulan, ve felsefe sayıfalarını Akdeniz kıyılarında dünyaya ilk açan kültür tarihimiz ibi, bundan sonra da cihan tefek- kür tarihine hocalık etmekte de- vam ederek, kültür ve tefekkür zaferlerinin (o yıldızlı osemalarına doğru yürüyeceğiz. Bir cihanşumul Şefin irşat ve ilhamlarile kalkınmış ve hızlanmış Türk milli irfanını, mevud mesa- felere ulaştırmak vicdanlarımızda ilâgayrünnihaye sabit birer ahdü- peyman ve mütearifedir. Türk milli irfanının, Türk te- fekkür tarihinin baş döndürücü ir- tifamı, mazide olduğu kadar istik- balde de alabildiğine arttıracağız. Sür'atini Fârabilerden, Gazâli- lerden, Sinalardan ve nihayet hep- sinden ula, ulu Mustafa Kemalden almış Türk kültürünü, bir menkıbe halinde pesilden nesile ceğiz. Janjakların, Lebonların, Kont- ların, Hamiltonların aşamadığı ha- kikat tepelerini bir şelâle gibi aşa- cağız. Bu milli davalar, bu nihayet- siz iştiyaklar, arkasında hudutsuz bir iman, iâyentenahi bir inanla yürüdüğümüz İnönü kahramanı Milk Başbuğmuz İsmet İnönünün yüksek ilham ve irşatlerile, tahak- kuk edecektir. Böyle bir davanın başına gel- diğinden dolayı Maarif Vekilimiz Hasan Âli Yüceli, Hasan Âli Yücel gibi bir maarif Vekilie sahib oldu- gu için, Türk kültür mubitini teb- rik ederim, İzzeddin Mete iras ede- ge, İl