No. 2211—526 UYANIŞ Yeni Maarif Vekilimiz Bir kısım münevverlerin zayıf tarafıdır. İçlerinden biri yüksek bir şahsiyeti methederse hafifden gü- lümserler ve yüzüne karşı birşey de- meseler bile arkasından taş atarlar: — PFilânı methediyor, derler. Demek ki beklediği var! Halbuki hakikat, çok kere, onların düşündüğü gibi değildir. Metheden methinde samimidir ve yakından, uzaktan bir menfaat endişesiyle hareket etmemiştir. Hamdolsun, hayatımda ilk def'a olarak, göğgümü gere gere Hasan Âli Yüceli methedebilirim, Çünkü bütün münövverlerin, muallim, talebe, yazan, okutan, okuyan, ki- tap çıkaran veya gazetecilik eden bütün kültür ordusunun ondan beklediği vardır. Çünkü o, bütün bu ışık ordusunun arzularını, ihti- yaçlarını, dertlerini yakından bi- len şahsiyettir. İçimizden yetiş- miştir. Ve onun senasında, herkes, şahsi düşüncelerle değil, sadece neslin namına, kültür namına bü- yük işler, başarılar bekledikleri için bir tek ses halinde büyük bir ümidi alkışlamaktadırlar, Bunda haklıdırlar da.. Çünkü bu def'a, ferd olarak beklenilen yok, umum namına beklenilenler vardır. İşte bu seste, bu düşüncede bütün güzideleri birleşmiş gördüğümden- dir ki, Hasan Ali Yüceli bu yeni vazifesinde memleket besabına sevgi ve saygılarımla kutluluyor, ona muvaifakiyetler diliyorum. Maerifin dertleri nelerdir 9 neler değildir ki... Gittikce artan ve her yenisi açıldıkca bir yenisini daha kurmak lüzumunu belirten mekteb ihtiyacı; muallim ihtiyac; taha manâsile ideal kitab ihtiyacı; tedris usullerinin daha mütekâmil bir şekle çıkarılması; programların bir derece daha islâhı; mekteblerde inzibata usullerinin değiştirilmesi demiyeyim, fakat bir derece daha ikmali... Bunlar ilk akla gelen ve doğ- rTudan doğruya ilim ocaklarımızı daha fazla randmanlı birer müeg- sese haline getirmiye yarıyacak tâdiller ve tedbirlerdir. Fakat iş yalnız obukaderla kalmıyorki... Memleketde ilim seviyesini yük- seltmek, okuyan zümreleri çoğalt- mak, cehaleti daha radikal tedbir- lerle azaltmak için bir mücadele de lâzımdır. Bunun için muallim ordusu kadar muharrir ordusunu da seferber etmek vaziyetindeyiz, Halbuki görüyoruz, bu güne ka- dar bu sahada lâzım geldiği kadar galışmağa imkân bulunamamıştır. Muherrirler, bilhassa ilim ve san'at yazıcıları, binbir ihtiyac içinde bunalmış haldedirler. Memleketde birçok kitab neşredildiği halde her zaffan en faydalı kitab neşredil diğini iddia idemeyiz. Çünkü kitab- cılar, herşeyden evvel, muharrirler aleyhine menfaat endişesi güdü- yorlar. İlmi ve edebi eserlerin muharrirlerine temin ettikleri ka- zancın yüzde beşyüzünü hattâ bi- nini sadece kendileri kazanmak- dadırlar. Bütün bunlara ilâve edi- lecek bir eksiklik de, neşriyatı her tarafa yayma işlerinin henüz en ibtidai bir şekilde cereyan edişidir. Basılan kitablar ekseriya Ankara caddesinin birkaç kitabcı camekâ- nında karagöz göstermeliği gibi ancak muvakkat bir zaman için görünüyorlar. Sonra oradan da kaldırılıp diğer kitapların arasinda nisyana stılıyorlar. San'atkârlar şikâyet edecek halde değillerdir. Çünkü bir sermaye ile birleşeme- mişler, haklarını arar bir vaziyete gelememişlerdir. Bu gidişle ebedi surette gelmelerine de imkân yok- tur. İşte muallimlikten ve gazete cilikten yetişen asâyın maarif veki- limiz Hasan Âli Yücel bütün bu kültür acısını kalbinde duyan bir mütefekkirdir ve elbette büyük ruhu, yüksek faziletleri ve derin görüşlerile bu dertlere de birer çare arayacaktır. Sonra Türk 6de- biyatına daha çok, daha esaslı ve devamlı büyük eserler doğması bütün emekli ve şahsiyetli yazı san'atkârlarının bir çatı altında toplanmasını da temin edebilirler. Bu toplanış, bir edebiyat akade- misinin ilk temeli olabilir ve bu temelin üstünde maddi şefaletler- den kurtulan değerli edebiyatçıla- rın az zamanda bütün parlaklığı ile kuracakları bir milli edebiyat binası kurulabilir. Bu akademi Türk dilinin güzel- liğini yabancı tesirlerden koruya- cağı gibi bu yüksek dilin grame- rini, büyük ansiklopedisini de,«Türk dili araştırma kurumu» ile elele vererek, az zamanda, belki birkaç yıl içinde hazırlıyabilir. Türk ede- biyatını gaerba tanıtmak, yazılan kıymetli eserleri hlmaye etmek, çok kıymetli edebi ve ilmi eserlere mükâfatlar vermek gibi vazifeler de bu edebiyat akademisinden beklenebilir. Hâsılı Türk dili ve Türk edebiyatı böyle bir akademi- den pek büyük faydalar kazanır, Yeni Maarif Vekilimizin yüksek makamından ve şahsiyetinden işte bütün bu hayırlı işleri büyük bir ümidle bekliyoruz. Aynı kültür ve sanat ideali ile çarpan kalblerin bu müşterek arzusunun onun dâ arzusu olduğuna eminiz, ve bu inanladır ki ona, bütün samimiyelimiz, sevgi- miz ve saygımızla sonsuz başarılar diliyoruz. Yazımı bitirirken sâyın Vekile « Yolu, kalbi gibi güneşli olsun! » derim. Halid Fahri Ozansoy Açık Muhabere: Bay Refik Gürel ve Emin Ülgenere : İdarehanemize müracaatnız beklenir. Yazı gönderen okuyuculara : Gönderilen ve beyenilen yazılar sıraya konarak neşredileceğinden, her hangi bir endişeye mahdi olma- dıpı bildirilir.