SERVETİFÜNUN AN me No. 2198—513 pag İigi aplıyar, bir sör bir tavekktil halile, «Sizle o anda, Sen-Leo- ii çan sesleri iki misli artı ik e ikinçi kata çılımıştı. Gilepin eşiğine geldiği vakit, # mii arka üstü yam elleri körüğmriş, ağzı açık ir vaziyet ünde aprglişti, Çehresi kadar al hareketsiz pölğeler sra- üzeşihe dağra sarkan siyah bir kaçın altındeki başi arkaya $ doğru düşmüştü. Madam Oben, yetiğın yanıbaşında, kızını kolları iu O ey bir halde prdu. Baş rahibe, ayakta ve yi duryar; konsola zerindeki mi Ve nes renkler aksetti- Penesteleri b6- ip, Madam Oben'i Ki, dll go zarfında, ölüyü “aşi çile bırakmamıştı. Aynı ç fı oküyor, yorganlar üzerine skatogriş, şalar serpiyor, tekrar fek we sevgi dolu nazarlarile yi seyrediyordu. İlk gecenin İn sarırdığına, du- R Şiorardığına, burnun kı- fa, gözlerin detinleştiğina ik eimisti. Bu gözleri bir çok ini yapmı, kefetiine sarmış, oymuş, sapları üzerine bir ieğtirmişii, Virjini'nin aaçları Bit ve yaşına göre, harikulâde «gerecede bir uzunluğu 8 bu saçlardan büyük $ öiasiniş, yanından hiç irbuyr karar vermiş bir va- bö, şğadnı göğsüne sokmüştu. Kapalı bir araba içinde cenaze arabasını takibeden Madam Oben” in talimatına göre cesed Pon-Le- vek'e nakledilmiş; &yinden &wonra, kabristana vasıl olmak için üç çeyrek saatlik bir zaman geçmişti. Pol, başı açık (yürüyor ve mü- temadiyen o hıçkırıyordu. Arkada Mösyö Bure, daha sonra, başlıca tanıdık ve komşular, siyahlar giy- miş kadınlar ve nihayet Felisite bulunuyordu. Felisite yeğenini dü- şünüyor, bütün bu ihtiramın ona yapılamadığından mütevellit derin bir keder duyuyordu, Madam Oben'in ümitsizliği hu- dudsuzdu. Evvelâ, hiç bir fena şey yapmıyan ve vicdanı çok saf olan kızını elinden alan Allah'ı adaletsiz bulmuş ve ona karşı iş yan etmişti. Kızını Cenub'a götür- mekle diğer doktorların onu kur- tarabileceği kanaatini besliyordu. Kendini ittihamediyor, kızının yanına gitmek istiyor; uykusu için- de, rüyalarında, ümitsizlikten do- gan bir harabiyet helile bağırı- yordu, Onu bilhassa taciz eden bir rüyası vardı. bir tayıfa gibi giyin- miş olak kocası, uzun bir seyyar hattan dönüyor, Virjini'yi götür- mek için-omir aldığını ona ağlıye- rak anlatıyordu. Bir defasında da, bahçeye gir- diği vakit, dimağı altüst olmuştu; zira baba ile kız, birbiri arkasına öna görünmüşler, hiç bir şey yap- mamışlar, yalnız onâ bakmışlardı. Aylarca sessiz ve mecalsiz olg» rak odasına kapanıp kalmıştı. We- lisite, usanç veren bir çok şeyleri yavaşça anlatıyor; oğlu için yaşa- masının lüzumlu olduğunu göylü- yor; Madam Oben ise, daima kızını hatırlıyarak : — «Onu unutmuyorsun, değil mi?» diye soruyordu. Kabri ziyaret sureti kat'iyede meneğilmişti. Pelisite ziyaretlerini her gün yapıyordu. Tam saat dörtte, evlerin Sohbet © Ypg” köşesi Bay Şeref Caner'e Elektrik Santralı, Dikili — Şiirlerinizi aldym. İtiraf etti- ğiniz veçhile, daha tahsilinizi tamam- lamış değilsiniz. Yazılarınızı okudum. Vardığım netioo şudur: daha şim- diden şiir yazmıya â i kışmayınız. Gönderdikleriniz de «gah- si» olan hiç bir imaj, güsel söz yok, Dost sözü acı olur. Fakat samimi- yele inanabilirsiniz. İlk önce çok okuyunuz, eskilerden, yenilerden 46- çilmiş parçalar arayınız. Abur cubur okursanız, gene istenilen fayda ha- sel olmaz. Sonra, divanlara da - fazlaca - baş vurmayınız. Zira eski Türkçenin ana iemelleri olan farisi ve arabcayı bilmediğiniz muhakhak, Eonebi bir dil biliyorsanız, o dildeki güzel yazıları okuyunuz. Saygılar. Tarık Orhan Bayburt'a Golecek sayıda, sorgularımaa c6- vab vereceğim efendim. Saygılar, Açık muhabere : Meliha Ömer Hisin, idaremize müracaatı, Okuyucularımza : Yazı işlerine her türlü müracaat Cumartesi ve Çarşanba günleri saat 1-3 arasında yapılır. yanlarından geçiyor; tepeyi tırma- nıyor, kabristan kapısını açıyor ve Virjini'min mezarı başına geliyordu. Mezarda, penbe renkli bir mermer kolonla, gene mermerden bir kaide bulunuyor; etrafı çeviren zincirler küçük bir bahçenin hududlarını teşkil ediyor, küçük sedler bir gi- çek örtüsü altında gözden kayb- oluyordu. Felisite, yaprakları sula- yor, toprağı tazeliyor; daha iyi işliyebilmek için diz üstü gökü- yordu. — Devamı var — inis, kale -