316 SERVRTİFÜNUN No. 2198—513 48 senelik Servetifünunun büyük ve asil siması: merhum Tevfik Fikret — 211 inci sayıfadan devam -— Çünkü o, sadece eşsizdi. Fakat, onun boş bıraktığı iskemlesinde, ayni tltizlik, ayni san'at aşkıyla dolu, ayni ideale peşinde, didinen, uğraşan, yorulan, fakat bıkmadan, sadece yorulan biri var. «Gavsi Halid Ozansoy» Bu isim, bugünkü Servetifünunun Fikretidir. Çünkü o da, Fikret gibi didinen, Fikret gibi titizlenen, ve niha- yet ayni ideal dâva ile meşbüdur. Gavsi Haliğ Ozansoyun kültüründe, san'at kıymetinde Fikreti bulamayız, fakat sadece bunları bulamayız. Çünkü Fikret, zaten bu bakımlarda daime eşsizdir. Lâkin, belki bir çoklarından daha genç olan Gavsi Halid Ozan- soy, yüreklerinde san'atın temiz aşkı, düşüncelerinde doğruyu ve güzeli arayıp bulan, ve yalnızca, san'at için çalışan nice kıymetli genç san'atkârı, bu san'at ve ideal mecmuasının etrafına toplamıya muvaffak olmuştur. Çünkü, Gavsi Halid Ozansoy; bu nesildendir, bu neslin genç, ve şahsında bir san'at kıymeti gizliyep san'atkârlarındandır. Onu gündelik hayatının etiketi içinde görenler, hakiki şahsiyetini, yâni, san'atkâr hüviyetini sezmekte belki güçlük çekerler, Lâkin her san'atkâr gibi, Gavsi Halid Ozansoy da birbirinden daima ayrı, şah- siyetin, iki başka hüviyetin sahibidir. O, bu bakımdan da Fikrete benzer. Çünkü, Fikrt de böyle değil miydi? Muhitinin bin çeşit te- sirleri içinde iktisab ettiği sinirli, haşin karakteri, büyük sen'atının tek bir zerresile kabili telif midir? Gavsi Halidin bugün ispat edilmiş bir san'at kıymeti yok. Lâkin, çok yakinen bildiğim san'at iddialarımn ve ileri san'at düşünceleri- nin gok az zaman sonra tahakkuk edeceğine dair kanaatim büyüktür. Bugün yalnız, «Sevmek için sevmek» isimli bir hikâye kitabının müellifi bulunan bu san'at dostumun, bu nesil erimi içinde başlı başına bir kıymet olacağına inanıyorum. Kırk sekiz yıl gibi bir zaman, bu san'at ve kiymet dergisini bü- yük bir azim ile yaşatan sayın başyazıcımız Ahmed İhsan Tokgözü ve gene uzun genelerdir emek ve murakabesini ihmal ebtmiyen kıy- metli şair Halid Fahri Ozansoyu candan tebrik etmeği bir vazife bilirim, Ali Kemal Meram Düşünceler : Matem ve musiki İnsanların «savane» tabir ettik- leri bir takım itiyatları vardır ki, bunlar, makul veya gayri makul yollarda bizleri bir âma yürüyişile çekip götürürler. Ayaklarımıza taş- lar takılsa, eteklerimizi dikenler yırtsa, düşsek yüzümüz kanasa, gene bu yolu takib ederiz; zira o- nu gösteren parmaklar, atalarımıza aittir; kenara çıkıp yürüsek yalnız kalırız ve bizi tel'in ederler. Asırların aşındıramadığı bu an- anelerden biride «matem» dir. Yan- lış anlaşılmasın, matemden kasdım, her hangi bir felâketin arkada bi- raktığı karanlık günler değil; ha- kiki matemin kat kat mubalegadı olan ve bir kısmı da gösterişten ibaret bulunan şu garib âdetleri- mizdir. Siyahlar giyinmek, musikiden kulaklarımızı kaçırmak, herkesin keyfine mani olacak kadar dünya- dan geçdiğimizi bedbin hallerle or- taya koymak ve daha buna benzer birkaç şey. Mısırlılarda ve hıristiyanlarda görülen bu siyaha bürünme usulü bence hem gülünç, hem saçmadır. Zira bu siyah elbiseler içinde şen, hayatından memnun, kayıtsız ve elemsiz yaşıyan nice insanlar gör- düm. Öyle ki, bir toplantıda, bir kb tarafından görülmek korku- sile perdeleri indirip dansettiler, bizlerden farksız, belki daha neş'eli gülüp eğlendiler. Bu siyah kisvenin vazifesi ha- riçde gözleri aldatmak mıdır. Hele musikiden feragat etmek! İşte bu, en manâsız bulduğum bir âdettir ki, tamamile yanlış ve ba- tıldır. Musiki, mutlaka hora tepmek için çalınan oyun havaları değildir elbet!. Çok defa gözlerimizi ya- sartan, ruhumuzu boğucu tahasâüs- lerle kıvrandıran, şüurumuzu mest bir halde uyuşturan nâmelerdir ki, bunlar bizi kahkahalarımızdan ayı: rsrak durulturlar. Metemli bir insanın musikiyi mutlaka keyf için dinlemediği ve bilâkis ondan teessür duyduğu mu- hakkak olduğuna göre, ne diye