Mae ŞO No. 2198—513 Me UYANIŞ ' 315 Edebiyatı Cedidenin nesir babası büyük romancı Halid Ziya Uşaklıgil Ekrem ve Tevfik Fikret bulunduğu halde her- kes fena halde köpürmüştü ; fakat ne diyebilirdik? Ne yazabilirdik? Sarayda kâtip olanların elbette yazı yazacakları mecmua, <bendei has hazreti şehriyari? Baba Tahirin mecmuası olabilirdi! Baba Tahir son zamanlarda çok parlamıştı. Rütbei balâ, birinci: rütbeden Osmani ve Mecidi nışanları, sanayiinefise madalyası, liyakat madal- yaları, daha neler isterseniz hepsi 'Tahirin göğsünde yığılmıştı ve Mabeyni hümayun ce- nabı mülükâne kâtipleri de bu parlak «gözde» nin matbaasına göç etmişlerdi! Bu vaka'dan biraz evvel Süleyman Nazifi de Galata rıhtımına yanaşan yunan bandıralı «Ok- 805> vapuruna ogizlice bindirip Avrupaya aşırmıştık. Ö da içimizden eksilmiş idi. Süley- man Nazif Avrupada çok kalmadı; Hüdavendi- gâr vilâyetinin mektupçuluğunu kabul eyliyerek Bursaya geldi ve yazılarını oradan gördermeğe başladı. Ruhunda hiç elâstikiyeti olmayan ve dünya- nın insanlara zorla yaptırdığı bazı çaresiz eğil- meleri bile kabul etmiyen Tevfik Fikret iki arkadaşının <Malfimat»a geçişini, Süleyman Na- gifin Avrupaya mücadeleye gittiği halde mek- tupçuluk ile Bursaya dönüşünü bir türlü hazm edemiyordu ve coşuyordu. Bu aralık üstad Ekremin maaşına irade ile bir zam yapıldı. Tevfik Fikret buna da kızdı. Fakat muhterem üstad ne yapabilirdi? Kariha- dan maaşına zam yapılınca ben kabul etmem deyip başına belâ mı açmalıydı? Koca Tevfik Fikret böyle düşünmüyordu! Kendisi Babıâli iati- , şare odasındaki memuriyetinin çıkan iaaaşlarışı almıyordu. O zaman istişare odasının erkânsullan olan İbrahim Hakkı bey (merhum sadtıasam Hakkı Paşa) Tevfik Fikreti çok sevdiği için şairin bu herekâtını gizliyordu ve bir usul ile meseleyi örtüyordu. Melâikelere mahsus ahlâkta yaşayan Tev- fik Fikret benim ile dahi ufak bir didişme yap» tı, Onu da hikâye eyliyeyirm: 4 “Baba Tahir artık çok parlamış v her Grlü, — * iş el atar olmuştu. Matbaasında 4 ir batrir ve memur, mürettip ve makinir Yö » inâllir varsa cümlesinin isimlerile bir deiter yapmış; hizalarına herkese bir rütbe ve ve madalya yazmış; Padişalin arrettirmiş va matbaasının halkını taltif ettirmişti. Baba Tahiri «Sabah»ci Mihran takip eğledi; onun matbaasındaki herkesin ve göğüsleri de donandı. Servetifünunun yeni tarzdaki (oyeglârmii dâima istihza ile karşılayan ve bir sütun agip: Dekadan! Dekadan! dan! dad dan! diye hicviyeler yazan «İkdam» dahi geri madı! Onun takdim eylediği liste m Ça datbaasındakiler taltif olundu.. Növbet bize gelmişti; çünkü benim , * erim, Kâtiplerim ve hatta ujatbandan bizim ne farkımız var, ln takmıyalım diyorlardı ve bunletin önüne kabil olmuyordu; âdeta nişan takmak için biyi bırakıp gideceklerdi. Bir liste yaptım ve bu. listaya kendimi, Fikreti ve muherrirlerimişin haasaslarının isimlerini sokmadım; kusur kalan nfatbaada kim varsa hepsine rütbe ve nışliğ yazdım, Matbaaların taltif « emşeli mi şeklini aldığından listamı sarayda mabeyişsi arkadaşın Mehmet Arif beye gönderdim. Hyde. bince irade geldi, baş mürettibimiz entğ abone memuru <saniye» oldu, makine hügğiğ sanayiinefise madalyasını göğsüne tetilur. E bizim matbaa müstehdimleri de donundıf Üy "den olduğu üzre nail olduğumuz siltifst derecat»tan dolayı Servetifünunda bir A m : fıkrası yazdık; bu da zeruriydi. Gözlü buatın ödediği bir vergisi daha vardır, mize zarar getirtmemek için sarayi hümayt teşekkürler yapmak bir vergi idi,