yi ii m SERVETİFÜNUN No. 2190—503 Yeni bir Mikroskop Simens fabrikaları mühendisle- rinden doktor Bodo von Bories ile doktor Ernest Russka isminde iki Alman mühendisinin son defa icad ettikleri bir mikroskop, fen âleminde çok mühim akisler' uyan- dırmıştır. Bu mikroskop, bir zer- reyi 30.000 kere büyültmektedir. Halbuki şimdiye kadar eşyayı 20.000 defadan fazla büyülten bir mikroskop yapılamamıştı, bu yeni ültra mikroskop, elektron zi- yalarile işlemektedir ve resmimiz yeni âletin ne kadar teferrüatlı ol- duğunu da vuzuhla göstermek- tedir. İki Büyük Türk Mütefekkiri Bilmem Avrupada da âdet mi, bir mütefekkire sağ- ken lâyık olduğu hürmeti, sonraya bırakmak #. Gerçe biz, mevut ihtiramın sonrasını bile unutagelmiş a- damlârız. Meselâ mı f. Vahşet, medeniyet, bedeviye bu, üç unsur, Nakabili tefrik ve ezaye, Kaç yıldır çalışırsın nere mağmur ? Mağmurelerin her biri bir türlü harabe!.. Diyen Türk mütefekkiri şair Celisle «Çelis» - düşün- düm -ser Jâvhalı bir eserile Avrupanın birçok namidar mütefekkirlerile boy ölçüşecek kadar ileri Ayaşlı Şa- kir... Tetkik edildiklerinde birçok meşhurların utana cakları bu şairler edebiyat tarihcilerimizin sehvine nğramışlardır. Daha kim bilir sayılacak böyle neka- darları var... Bir de tefekkür tarihine hizmet edegelmekte olan yaşıyanlarımıza gelelim... Onlar da böylece ihmal edilegelmişlerdir. Bir kere olsun onların yazdıklarına, düşündüklerine temas edeceğimize, Hotantolu rak- kastan, Şikagolu hayduttan ve gaireden dem vur- mağa daha heveskârız. Bu hal, düşüncemizin henüz felsefi bir istikametten mahrum olduğuna alâmettir,, Bizim bir Hilmi Ziyamızla bir Hasan Ali Yücelimiz vardır. Ben onların önünde başımı, tedkiklerimle ve- ya iş olsun diye değil, birdenbire inanma ve verimlik incizap sevkile iğdim. Fakat gaye yalnız bu değildir. Onların isimlerini dünyanın dört bucağına duyurmak Kantların yalnız Gönisbegden, Mahların yalnız Avus- turyadan değil Türk ülkelerinde de yetiştiğini dünya karşısında iddia etmektir. Bir adamın işaret ettiği gibi gerçek, söylene söylene tahakkuk eder.. Bergso- nun bugünkü aldığı mesafe, yalnız kendi hızından değil, ayni zamanda milli tellallarından da ileri gel- mektedir, Halbuki biz, Fake . Fage-derki: Hevis Hapa de- miştir ki: diyen kendimizi alamıyor ve fikir haya- tımızın ortasında onlara bir paytaht kuruyoruz. Ve böylece bir sürü, yarım yamalak Bergsoncu, Kante3 türetiyoruz... Buna sebeb; bugün gazetelerde, mecmualarda sesini herkese duyurabilecek bir mevzi almış olan muhar- rirlerimizdir. Muharrirlere akıl öğretecek değilim. Değilim ama, muharrir neyi haykırmalısın, neyi hay- kırabilesin $ Sualinin cevabını gündelik psikolojisile değil, milli rasathanede Âyar etmelidir.. Ben milli tefekkür tarihimizin ilyadelerini Madagaskarlıya va rıncıya kadar okutmak istiyorum. İzzettin Mete