? i een No, 2190—505 HINÇ Yazan: Jean Favre Çeviren: Mithat Perin Gecenin bir hayh ilerlemiş ol- masına rağmen Gabriel kocasının henüz gelmeyişine endişe etmi- yordu. Çünkü her zaman bhasta- hanedeki işleri yüzünden eve geç geldiği vakidi. Bu gece de henüz bir saat evvel telefonda: — Gabi şekerim, bu akşam da geç kalacağım ne yapalım meslek, beni bekleme, çocukları yedir. Eve erken gelemediğim için çok üzül- düm, demişti. Buna rağmen kadın bir az en- dişeye düşmekten kendini alamı- yordu. — Ne var Bernard. İnşallah kötü bir şey yoktur, diye sormuştu. — Yo yok bir idare meselesi Kırtasiyecilik, kolay kolay kurtulunmaz, diye kocası cevap verdi. Genç kadının telefonu acele ile kapamaması meraksız olmadı- ğını gösteriyordu. oğlu soyadının manâsını muhafaza etmek için resim yapmakta işrar ediyor. Ne yazık bu israr eserle: rinde görünmüyor. Bay Turgud Tokadın eserleri yanlışlıkla bu sergiye gelmiş gibi- dir. Onda geçen senelerin ve Emp- resyonizm hastalığından kurtulan bir çeviklik görüyoruz. Renkleri- nin tazelik ve armonisi tam ma- nâsile beraber gitmektedir. Bilhae- sa farklar elindeki eseri muvaffak olmuş bir eserdir. Bahar çiçekleri ise bize büyük sanatkârları hatır» latmaktadır. Bu serginin en güzel eserlerini bize gösterdiğinden dola- yı kendisini tebrik ederiz. Akademi talebesinden Selim Tu- ranın biricik manzarası olan bu resimde kendisini çok muvaffak olmuş büiuyoruz, Kataloğ harici olan «Ömer» is mindeki amatörün köy evi yol manzarası bize orada yaşamak zev- kini veriyor. Bu sergi içinde bazılarını ayır- dığımız takdirde bir talebe sergisin- den farksızdır. UYANIŞ — Hemşireler haydi, elinizi biraz çabuk tutun. Bir çok defa ısıtılıp soğuyan yemekleri tekrar ateşe koydu Hiç durmadan pencerenin yanına gidi- yor perdeyi aralıyarak kocasının gelmesini (o gözlüyordu. Nihayet bahçenin ufak kapısının gıcırdadı- ğını ve kapandığını duydu. Kapı- ya koşarak açtı... Bernard işten dönen bütün kocaların evlerinin sakinliğinde duydukları hazla gül- dü. Karısını her dönüşünde olduğu gibi uzun müddet kolları grasında tuttu. Sanki uzun bir seyahatten dönmüş çokdanberi Gabrieli gör“ memişti. — Başımıza ne geldi, biliyor musun?, Dedi. — Her zeman ken- di işlerinden bahsederken biz ta- birini kullanırdı. Çok iyi bir şey merak etme.. Sana telefon et- tiğim zaman hastahane müdürü beni yanına çağırtmıştı. Evvelâ bunuu bir meslek işi olduğunu düşünmüştüm fakat hakikatte ş6- fimin yakında klinikten uynlaca- gını bana bildirmek * içinmiş. Bir kaç hafta içinde!... Tahmin et ba- kalım şef yerinin hangi meslekda- şına verilmesini istemiş?.. Benim, canım!,. Süküt ve sevinçle dolu geçen bir an içerisinde Gabriel kocasını göksünde kuvvetle sıktı. — Ne kadar mes'udum, dedi. Kocası; — Oh! bu iş tamamile olmuş sayılamaz, diye devam etti, bu oka- dar kolay değil. Biliyorsun ki, has- tahane belediyeye ve bükümete bağlıdır. Müdür namzeti bildirmek- ten başka bir şey yapamaz, kat'i karar yukardan gelir. Gabriel sarardı. Yemek masa- sına oturdukları halde boğazlarını tıkıyan bir düşünce yüzünden ağız- larına bir lokma koyamadılar, Kadın: — Acaba bu mesele Robert Lot- hiğrie'yi alâkadar eder mi, diye sordu, Masanın öbür nenda bulunan Bernard sinirden takallâsş etmiş yü- zünü kaldırarak ümitsizliğini gös- teren bir ikvırla; — Evet, dedi. Şimdi bu iş için nekadar nz şansımız kaldığını gö- rüyorsun ya. — 0.. hep o... — Her zaman o... Belediye re- isi ve mebus. Şimdi çok kuvvetli, hiç bir zaman bize karşı hiddeti- nin azaldığını hissetmiyorum. İnti- kamından aslâ vazgeçmiyecek, Karı koca yemeği bitirdikten- sonru ateşin yanındaki koltuklara oturarak bütün geceyi orada ge- girdiler.