Ne. 2189—504 (p1L| Galat Kimimiz öamisi yazıyor, kimi- miz damii. «Sultanahmet camii; Fatih camisi; caminin yanında; camiin yanında»... Hangisi doğru? çok kişi «oamti demek daha doğrudur» diyecektir. «Çünkü, derler onlar, aslı camir, Bence camii değil, camisi doğ” ru. Çünkü türkçesi böyle, Bu fikirde olmıyanlar comisi demiye galat diyecekler ve böyle söyliyenleri bilgişizlikle itham ede- lercek; «Aslını bilmiyor » diye... Bu alayı cami misalinde üleralık ile yapanlara mukabil aynı alayı mo- tor misalinde züppelikle yapanlar vardır. Onlar: «Asir bunun İran- sızca: moför. Fransızcasını bilmi- yor, motor diyor!» derler. Onlar alay ede dursunlar. Biz şu gala meselesine bir bakalım: , Cami yerine camisi, camiin ye- rine caminin, <motör» yerine Mm9- tor demek belki galattır, fakat fe- na birşey değildir. Eekiler galatı- meşhur diye bâzı «yanlış» talâifuz- lara cevaz vermişlerdir. Fakat bunlar «yanlış» mı acaba! Belki ecgmi kelimesini, Arabın talâffuz ettiği gibi, sonunda bir sessiz hari- le came" şeklinde talâffuz etmemek. ve ondan sonra # edatı getirmek lâzım geldiği zaman sondaki harfi sessiz saymayıp, bizim dile uygun olmıysn bir tarzda camii demek, kelimenin arapçadaki aslına göre yanlıştır. Fakat bizim dilimize, bi- talâfftuzumuza göre bilâkis böyle söylememek yanlıştır, O halde hiç galat diye birşey yok mu? var. Dilimizin hususi bünyesine uyarak değişmemiş olan kelimelere yanlış talâffaz olunu- yor diyebiliriz. Fakat ne camisi demek, ne şmofor demek fena bir yanlışlık değildir, çünkü dilimizin bünyesine uyarak olmuş bir deği. şikliktir. Birinoisindeki vaziyet şu: türkçede sesli harile biten kelime- lerden sonra gelen i edatı si şek- lipi alır; elli - ellisi; belli - bellisi; binasenaleyh : cami - camisi. İkincisindeki vaziyet de Şu; türkçede kalın heceyle başlıyan bir UYANIŞ Yerli Mallar Sergisini gezerken — 185 inci sayıfadan deyam — mıya uğraşan erkekli dişiti $apkın- larla dolu olan bu meydanda ka- zaya uğramadan asıl sergi binası» na gidersek, ne mutlu bize. Karşi karşıya yapılmış olan Sü- merbank ve İş bankası pavyon- larındayız; karşıdd görünen de Nuri demirağ atölyesinde monte edil miş yerli tayyarelerle plânörler. Hava sanayiinde bize büyük bir istikbal vadettiklerinde şüphe yok, Sümerbankla İş bankasının Eu- düstri sahasındaki muyaffakıyetleri de ölçülemiyecek kadar büyük. Fakat ne için bu muazzam eser- ler bu kötü tanzim eğilmiş pana- kelime kalın heceyle devam eder ve gene öyle biter: bodur, çoktur, doktor, binaenaleyh: motor, Ese sen evvelden de motor derdik, tıp- kı doktör demeyip doktor dediğimiz gibi. Onun gibi hep doklor, mglor, konduktor dememiz lâzımdır. Bu- rada bir noktayı işaret edebiliriz: bu misallere benziyen, yâni İrasız- camında cur (ör) ile biten kelime- lerin bize er sobucu ile girdiğini görüyoruz. Meselâ; inspeoleur (ens- pektör okunur) âspekter olmuş. Şim- di buna galat mı diyeceğiz; ister- seniz diyin. Fakat sekın doğtult- mıya kalkınayın, çalışmayın: böy- lesi daha iyi, böylesini söylemeyi, söylemelerini tercih edin. Çinkü bu kelimede Erasızın dili kokmu- yör, türkçeleşmiş bir kelimedir,“ mi3 gibi türk kokuyor: is - pok - iter: ne rahat söyleniyor! Halbuki enspektör diyecek olsak biraz Zor- luk çekiyoruz. Zorluğun başlıcası ens diye yan yana iki sessiz har- fi bir tek sesli ile okumaya çalış- mamızdan ileri geliyor, Çünkü di- limiz hemen daima hecenin gonun-. daki iki sessiz hariten birini oku- maz artiat'e «hnik» arfiş der, ser- besi hemen bepimiz serbes diye talâffuz DR «direkt» kelimesi hemen her dilde di okunu?. Demek ki Fransızın diye okuduğu kelimenin dilimizde Tspekter şeklini alması dilimizin bir kaidesi macibince olar bir değişik- liktir, - camisi de öyle, meler da öyle, Binnensleyh, bunlardan, agır lat» diye kaçınmak doğru değildir. Vahdet GÜLTEKİN yır yerinde teşhir eğiliyor larin Şeri burası dakika Türkün endilairi sdhasınd mupaf fakıyetini yabancı göeler 5 de haklı bir guruşla t ei olan bu güzel ve maoaffak # kauçuk ve kablay slatt, kümaş sapsyii ka bir şey görmek kabil :colmızoğ Geri kalanı Mahrüipme şısının işporta malları yetgilöija andırıyorlar. Tezgihir Oönülde girkin bir pazatlık yapılıydır. Hacı yağı kokan 'iiriyat #ğie gâhları, havlucu, manlfafanadı, Hib hağiyeci rafları, kayumeu, bıçadıni, tesbihci ognafının avadanlıklam de hem yapıp hemi saltiklerı dükkâular, oyuncaksılar, böl cular ve nihâyet bevbiat dükzüğ insanın üzerinde ai zit camiinin avluşına girmiş bir teğir bırakıyot, İnsan orad Ş havi yağı satan »triyöğda ile 8 bihcı ve ağızlıkecıyı, ranmskaniyığliğ tltüü östan inhisap 7 E yoğurt göğün satan pagtacıyı, Sit gerği aynen Galatesaleye e Bip ir sekoya al adas) ap gile Kü (altın dde olap gidi yorar, , . >