SERVETİFÜNUN No. 2199—504 Son Devrede Bizde İskolâstik - materyalist kavgası Yazan: |, Erişçi Ahmed Mithat «Nizaı ilmü din» den sonra 3 cilt «Müdafaa» yı ve 308 de de «Ben neyim>i çıkarır. «Hikmeti maddiye» ye doğrudan doğruya hücum ettiği bu kitaba göre; «maddiyun» her türlü kayıt- tan azade, ivsanları hayvan men- zilesine indiren ve hatta böjle ol- mak istiyen bir takım eşerir»lerdir. Filvaki «bu hikmeti aeibenin çoğaldığı yerlerde cinayetler çoğu- lıyor, intiharlar çoğalıyor,» (sayıfa 4) ayni zamanda «velidiyet ve mev- lüdiyet ve binsenaleyh uluvvet» ortadan kalkıyor, İlh. Ahmed Mithat, şüphesiz «mad. diye» hakkındaki bu düşünüşünde ve maddiyun karşısındaki korkusunda yalnız değildi. O sıralarda gezete ve mecmualar da ayni mevzu& bentler ayırıyor, kitapların muhak- kak bir köşesi «din ve diyanet» düşmanlarına tahsis ediliyordu. Fakat neşriyat arasında, bilhas- sa, İzmirde bamnlan ve «Maarif Nezaretinin ruhsatını ve tab'a ga- yandır. takdiri alisini» haiz <İbtali mezhebi maddiyunjifl kayda değer. <İbtali mezhebi msddiyun» di- yaloğ şeklinde tertiblenmiştir. Ve Büchner'in «Madde ve kuvvet» de ileri sürdüğü hakikatleri redde çar lışmaktadır. Aroma ne çolışma!, İsmail Ferid bu reddiyesinde «arz şemsten mülnfek olamaz» (8 yıfa 23) <urz sala mayii nari ola- maz» (sayıfa 5öy ilh. hükümlerini ——— (4) Yazan İsmail Ferid, 819 İzmir, 202 sayıla, Anadoluda Tarlada güneş altında köylü çocuklar... Yaz kemali cesaretle sıralamaktadır. Bütün bunlar niçin? Ortada ne din aleyhinde neşriyat, ne mater- yalizm, ne de sistematik bir şekil- de diğer bir felsefe ve ilim hare- keti vardır. Yalnız garbdan pera- kende bir takım tercümeler başla- mış (2) ve mektebler ister istemez gittikçe (medrese çerçivesinden uzaklaşmıya doğru meyletmiştir, Öyle görünüyor ki : bizim isko- lastikleri harekete geçiren âmil. karşılaştıkları hadiselerden ziyade gelecek tehlikeyi sezmiş olmaları- dır. Filhakika bu reddiyelerden epice sonra ancak ikinci meşrutiyet yıllanıda bizde de maddiyecilik baş kaldırmış ve oldukça sistema- tik bir şekilde müdafas edilmiştir. Bizim ilk materyalistlerimiz Baha tevfik ve arkadaşlandır. Bu gurup 326-327 de <Teceddüdü ilmi ve felsefi kütüpbsnedi»ni tesi et mişlerdir. Ve bilhaasa Heckel den « Vahdet mevcud » ve < insanın menşeli » ni Btüchner den <Mad- de ve kuvvete i tercüme ©t- mişlerdir. 329 da bu hareket İüs- bütün kuvvetlenmiş Memduh Sü- leyman ve Fikri Teyfikin bâzı ter- cüme ve telifleri ayni kütüphanede çıkmış, «Felsefe» «/ekâ> mecmua- ları neşredilmiştir. Ayni senelerde Subhi Edhem, Edhem Necdet ma- teryalizm yapıyorlardı.. Diğer ta- raftan Hüseyin Hilmi ve Refik Nevzadın çıkardığı «İştirak» ve <İdrak» le diyalektik materyalizm tanıtılmıya başlanmıştır. Nihayet bunlara İetihaddaki muhtelif imza- ları ve bilhassa Abdullah Cevdetin «Tarihi işlâmiyete tecümesi ilâve edilmelidir. Artık yüz yüze geldikteri teh- like karşısında bizim iskolastik ne yapıyordu 9. «Sebilürreşad», «Sıra- tülmüstekim» ve «Hikmet» gibi mecmua ve gazeteler bir yandan ehli islâmı intibaha davet eden mevw'izelar ve hutbeler neşrediyor- lar, bir yandan da (maddiyan, te- bilyan, isbatiyun) ismi altında gapta ne bulurlarsa ve onlardan — Devamı son sayfada — (9) Tercümelerin çoğu tabiat ilimle- rine aittir. Ve Mektebi Tıbbiyenin ihtiyaci- nı kerşlamıya çalışıyordu. Bazı tadillere rağmen ne de olsa müsbet bir alâka teştyan bu reşriyat bile bizim iskolüstikleri here- kete geçirmiştir.