334 SERVETİFÜNUN No.2095—410 Yazan : > Çeviren : Paul Zifferer M EÇ hi U | Ek D 0 b K U Ferid Namık Roman : 36 .. Hansoy Ekseriya muhatab olduğu bu boş söz, iş a- damlarının bu sade formülü mura hafif bir 85- gukluk verdi. Diğeri yeğeni kaygusuz bir va- ziyette yerken, böyle bir sunle cevap veremiye- ceğini hissetti. Glanor, bu şaşkınlığa dikkat et- miş gibi görünmiyordu. Yemeğini çabucak bi- tirdi ve sessiz duran misafirine baktı. Mur, kendi kendine: Acaba beni istirham veyahut herhangi bir iltimasa gelen bir adam gibi mi telâkki ediyor? diye düşünüyor; bütün varlığının derin bir kin ile sarsıldığını hissediyor; fakat bu adamın kuv- vet ve sükünetinin tesirinden kendini menede- miyordu. Bir defa daha düşmanına doğru cez- bedildiğini anladı; Glanor, onu içkiye davet edince, kadehini onunkile temas ettirdikten son- ra, çok şaşkın olarak kadehi dudaklarına götür- meksizin bıraktı. Glanor, koltuğa kurularak ve dudakları ara- sına bir sigara alarak tekrar etti: — Sizin için ne yapabilirim ? Bu cansıkıcı ve esrarlı sual karşısında Mur, başlangıca lüzum görmeden birdenbire bütün husumetini ortaya çikarıverdi: — Tatyana, nerede? Tam düşmanının karşısında bulunarak ona dikkatle bakıyordu. Glanor, ne bir hiddet ve ne de bir hayret göstermeksizin gayet yavaş: — Yani karımdan bahsediyorsunuz, dedi. Ben, sizinle olan şu mülâkatımı derhal keser ve burayı terketmenizi rica edebilirdim, değil mi? Ve bu gibi işlere karışmanız için kimden selâ- hiyet aldığınızı da sorabilirdim. Fakat, şunu anlatmak isterim ki, Madam Glanordan bahset- mek için sizi buraya bizzet ben davet ettim. Filhâkika vapurunuzun muvasalatındanberi zi- yaretinizi bekliyorum. Nevyoktaki araştırmala- rınızı bana haber verdiler. Sualinize çok sami- mi olarak cevap veriyorum: karımın nerede olduğunu ben de bilmiyorum ve bundan sonra benimle alâkadar olmanızı sizden rica ediyorum. Tatyana, hakkında öğrenebileceğiniz şeylerin sizinle olan münasibetini lütfen söyle basit bir şekilde izah edet misiniz? Glanorun söz söyletken yavaştan yavaştan yükselen sesinde bir şiddet ve heyecan olduğu belli oluyordu. Parmakları arasındaki bir kur- şun kalemini kırması, bütün vücudünün derin bir Ta'şe geçirdiğini hissedilmesini onun müt- hiş bir hiddet içinde olduğunu gösteriyor ve Mur bundan şüpheleniyordu. Sorguya gelmiş, fakat Glanorun sıkı istinta- kına itaatine mecburiyetinde kalarak masfim ve kurban zannettiği Tatyananın maruz kaldığı na- mussuzca itiraflar gibi, ehemmiyetsiz vakayit anlatmağa lüzum görmeden bütün suallere ce- vaplar vermişti. Esasen Tatyana için söylenen herhanyi bir fena sözü hiç bir kuvvet ona tek- rar ettiremezdi. Glanor, bağırdı: — Gitti... Ne bir söz, ne bir infial ve ne de kendisini haklı gösteren bir kelime bile söy- lemeden, sadece gitti... İşte bu kadar... Dudaklarını isiriyor ve yumruklarını biribi- rine vuruyordu ; Ve tabif onu mukadderatına bırakmağa mec- burdum. Kapıyı küt diye, kapayıp giden bir kadın çağırılamaz. Bu, usule mugayir bir ha. rekettir. Benim bu şekildeki hareketim herkesin noktaı nazarıdır. Hattâ sizin de, değil mi? O halde, ben, bunun için kendimi asla hayret ve endişe içinde bırakmam. Bu şiddetli feveran Mura tesir etmişti. Glanor, soyulmuş bir hasisin korkusunu iz- har ediyor; yüksek değerli bir malına acıyor; kaybettiği şeyi sevdiğinden değil, kendisine sit ve kendi imalı olduğundan dolayı acınıyordu. Salonu geniş adımlarile bir aşağı bir yukarı ölçerek : — Onu tekrar bulmaklığım lâzım diyordu. Mur, düşmanını herhangi bir zarara karşı koyacak ve ihtirasla her istediğine malik olacak kabiliyette görüyordu. Bu iki adamın çok farklı olan hisleri onları biribirinden ayırmaktan daha ziyade yakınlaştırıyor ve aralarında kiskançlığa hiç bir yer kalmıyordu. Bütün istekleri biribir- İeri kırmaktı. Bununla beraber Glanor birdenbire Murun önünde durdu ve sordu: — Meramınız nedir? 'Tatyanayı niçin takip ediyor#unuz? Hangi sıfatla? Mur, onun gözleri içine doğru bakarak ce- vap verdi: — Çünkü Seviyorum... Çünkü onu sizdem