No. o 2091—406 Sa Majeste Vİll inci Edvard'ın İstanbulu ziyaretleri hâtıralarından : Dolmabahçe sarayı bahçesinde, UYANIŞ e, il & Atatürk'le yan yana yürürlerken... priz ve bundan doğacak olan haz âzamisini deniz yolculuğunda bulacaktır. Sonsuzluğu, mo- notonluğunda gizli olan deniz yaşamak istiyenin âlemidir. Hayatta vitalâid ye denizin dinamizmi xauvazidir. Onun havası derimize temas etmekle bile, hattâ bir deniz seyahatini düşünmekle bile yaşamak ihtiyacımızın tatmin değil, fakat mem- nun edildiğini duyarız. «Kediler» de diri ve ölü kedile denizden ibaret küçücük müsellese en muğlâk münasebetlerin şiirini sığdıran muharrir, Robensonda bize böyle bir denizden bahsediyor. Bu hikâye ayni zamanda hayata karşı hamle ile denizin; iki esas mihrakın iştirak ettikleri yer- dir. Hissedebilen için çok şeyler söyliyen bu üç buçuk sayıfalık hikâye şöyle başlar: “Yuvarlak dünyanın üstünde isimlerini bil- mediğimiz fiyorlar, kanallar ve limanlar; gece olunca sakin denize bazan tek bir fener, bazan sağanaklı ışıklar döküp yürüterek, bu yuvarlak dünyanın üstünde bir vücut gibi sinirli ve ha- raretli yaşarlar.» Görüyorsunuz ki, daha altıncı kelimede muharrir, seçtiği bir sözle atmosferini yapmağa, denizin verebileceği ezotismein sürük- leyiciliğini temine başlıyor. Bu birkaç satırda her şey, zamandan müstakil olarak, tamamen histen ibaret, mücerret his halinde mevcuttur. Yuvarlak dünyanın iki kere söylenmesindeki maksat, zannımca mekânı tasrihten giyade bu tecritte israr olsa gerek. Bizzat bu yuvarlak dünya elemanı bile kayıtlara bağlanmanın sikimn- tısına karşı bir reaksiyor sarahaten ihsas ediyor. Ve zaman rabıtası ancak «sinirli kelimesile bu tabloya girmiştir. Eğer bu kelime olmasa, en- ginlik ve serbestliğin bütün kudretile bu üç dört satırdan taştığını daha kuvvetle 'duyabile- çektik. Fakat ne kanal, fener ve sğnak kelime- lerinin desene koydukları güzellik ne gecenin rengiesinirli» nin getirdiği dünya rabıtasını si- lemiyor. « Yuvarlak dünyanın üstünde fiyorlar, ber- zahlar, limanlar doludur. Denizler karalardan daha geniştirler. — Adiyo Sait, Kostiye selâm! — Uğurlar olsun Roben!.» Evet, saf şiir örnekleri.. Denize kasideler... Ve geniş yaşama aşkı.. Berzah kelimesinin tâ çocuk günlerimizin bilgisinden arta kalan hen- desei, hüzelliği... İtiraf etmek lâzım; denizler karalardan daha geniştir. A İkinci mihrak hayata karşı Said Faikın gös- terdiği hamledir. O, ruhunun sırlarını sade şiir halinde değil, bir hareket, bir deruni hareket halinde de gösteriyor. Ben nasıl yılandaki ha- yatın dinamizmini helezonları sık bir münhani, fakat çok çalışılmış tek bir münhani çizgi ile ifade edersem, Said Paik de hayata karşı iştiya- kını muhtelif «hareketler»le ve hattâ <ses»ler-. — Lütfen sayıfayı çeviriniz. —