HAFTADA > RE BİR Kır Sevgisi Karani aparımanlarda yüzünün ışığını, hendeseli sadüslerde adımlarının hürriyetini kaybeden şehirlinin bütün bir keg gözlerinde mcak Hir hayal gülümser: Sayfiye güneşi... Ona, gunluğunu duyurmıyan,romatizmasını unulluran bu hayal; şehir adamını şu en diri, en kaygu- suz sevgiye: Kır sevgisine vardırır... Bu tek heceli kelimecik bize, hudutsuzun, sonsuz uzayışın, başıboş gidişin ahengini veri. yor. Tıpkı, gök gibi!... Ve, bundandır ki.., Kır adamının ruhu, iki bayağı kaygudan uzak kalmıştır : hedef ve netice... Cemiyetin baskısından kaçan insan zekdeı, çok kere, tabiatin (uzağına düşmek isler. Çünki bilir ki, orda, dalların kımıldanışı, kuşların ötüşü, bir kertenkelenin sıçrayışı bile... en ge- niş manâsile, hürriyetin ifadesidir. Ve bir kertenkelenin swgrayışında, bir yaprak hışırtı- sında her şeyden evvel, nihayetsiz bir huzur saklıdır. Kır... Orda, her şey temizdir., rahat ve temiz... Bir köyde, bayat bir yumurta, karışık bir süt bulamıyacağınız gibi; içine yalan bulaşmış bir aşka, fitne bir bakışa da rasilıyamazsınız.. Bundandır, belki... Şehrin uzak sayfiyeleri- ne gidenler değişirler; yapma nezaket kaidele- rinden kurtularak, kendilerini, dostluğun ve serbeslinin içinde kaybederler. Samimileşirler, Sayfiye güneşi miskin ruhları yıkar, ihtiyar kalbleri tazeler; yüzlere canlılık, bakışlara sâ- delik verir. Her şey sddedir orda... Yaşayış, giyiniş.. tanışmalar, dostluklar... Ve, her gey, apaçıktır,. Pildjlarda soyunan vücutlarla bera- ber, ruhlar da soyunur, gözler ve bakışlar da çırıltınlak kalırlar... Sayfiye hayah arsuların, #iedişelerin, sosyal yüklerin bir hafifleyişi... m ve psikolojik varlığın bir yıkanışt- dır.. ve., Şehir hayatının velvelesinden, bayağı mera- #iminden kaçanlar için, sayfiye son bir iltica yeri.. son bir kurtuluştur. Alelâde sohbetlerden, gayesiz toplantılardan; tek sözle, ahenksiz bir yaşayıştam, üç ay için bile olsa,,. bir azdi oluş|!,.. Kır sevgisi |... Güneşe, yeşilliğe amkan şehir adamı için, kış ve yaz sayfiyede yaşıyanların tanımadığı, bambaşka bir arzudur... Daima yeni, daima taze bir arzu?!... Gavsi Halid Ozansoy SERVETİFÜNUN No. 2084—399 Yabancı Kelimeler Türkçede Nasıl Yazılmalıdır? — Başı 149 uncu sayıfada — Çünkü, yukarda da dediğimiz gibi, kelimenin okunuşunu tayin eden şey dilin bünyesidir. Fransız dili hece sonundaki ©'yi okuyamaz. Biz okuruz: O halde 6 diye yazmalıyız. Yabancı kelimelerin asıl imlâlarile yazılma- larını icab ettiren bir üçüncü sebep de yazılışla- rı ayrı ayrı olan bazı kelimelerin ayni şekilde okunmalarıdır. Eğer okun uşlarımı yazacak olur- sak ayrı manada iki kelimeyi birbirine karıştır- miş oluruz Meselâ fransızca dansta erkeğe refakat eden kadın manasın gelen dame'in türkçede, fran- sız telâffuzu ile, dam şeklinde yazıldığı ve bi- zim bildiğimiz evlerin üstündeki dam'la karış- tırıldığı görülür. Bunun en doğru yazılışı, *Pürkçeleşmemiş bir kelime olarak, Fransızca imlâsıdır. Türkçeleştirmek istenilirse dama ola- caktır. Nitekim bir oyun ismi olarak, dil bilgi- si olan eski adamlarımız inraitnilati, bu kelime aynı kökten dama şeklinde ililimize geçirilmiştir. Has isimler Has isimlerin asıl imlâları memleketimizde mes'ut bir hadise olarak, ol- dukça taammüm etti. Bunda, artist isimlerini hiç bir suretle türkçe yazmamakta israr eden sinemaların büyük bir rolü olmuştur. Ba #w- retle halka, yabancı has isimleri kendi imfâla. rile yazılır diye bir hüküm kebui ettirildi. Sonra sebebi arandı, sebebi söylendi, münakaşa edildi. Tasdik ederek kabul edenler çoğaldı. Fakat, yabancı has isimlerin asıl imlâları ile yazılmasını kabul edenler arasında her ya- bancı kelimeyi - yani cins isimlerini de «- asıl imlâlarile yazmak lâzım geldiğini düşünenler pek olmadı. Halbuki, has isimlerin kendi imlâlarile yazılmaları hangi kaideye göre kabul ediliyorsa türkçeleşmemiş cins isimlerinin de kendi imlâlarile yazılmalarını da icap ettiren ayni kaidedir. Cins isimlerinde olduğu gibi has isimlerde de asıl imlâlarının muhafaza edilmesi Lâtin alfabesile yazan #illetin şekilci bünyeleridir. Bir Chesterton ismi bir çesirin o telâffuzu- nun ingilizce yazılışı değildir. Her şeyden evvel bu kelimedeki harflerin teşkil ettiği bir şekildir. Kök, ek ve evrimden müteşekkildir. *Telâffuzu sonradan hasıl öwlimış bir şeydir. Binaenaleyh, ilk önce göz Ününde ( bulumlürü- lacak şey kelimenin şeklidir. Telâffuşn ikinci plinda kalır — Bitmedi — ile yazılması,