No. 2081—399 UYANIŞ 147 KIRK SENE GERİYE BAKIŞ Bu sabah İstanbuldan gelen gazetelere göz gezdirir. ken «Unutularak ölen edib» ve «Fatma Aliye kimdir?» adlı bir yazıyı Cumhuriyet'te gördüm; okumıya başla- dım. Okudukça kafamın içinde kaynamalar arttı; gözle- rim gerilerde, tarihci âlim Cevdet Paşa kızı Fatma Aliyenin Babıâli yokuşunda ilk ortaya çıkışını, kırk yıl evvelisini, bugün gibi görmiye başladım. Onu, yani mo- dern Türk kadın muharririni Babıâli yokuşu yazıcıları arasına merhum Ahmed Mithat getirmişti. Bundan dolayı Ahmed Mithat çok hücumlara uğramıştı. Fakat koca yazı adamı bu sataşmalardan hiç çekinmemişti. Makaleyi okuyorum, karşımdaki satırları sıralarken onu yazanın kaleminden fırlayan hakikatlerin büyüklü. günü görmiye başladım; imzaya baktım: Turhan Tan! Yaşa Turhan Tan! Çoktanberi gazetecilik âleminde mesleğimize aid böyle doğru bir yazı okumamıştım : kadir bilmek denilen faziletin yavaş yavaş uçup yerine yalnız para sevmenin yerleştiği gazetecilik âlemi, Turhan Tanın bu makalesinden ders almalıdır. Cumhuriyet refikimizi de bu yazıya sütunlarını vermiş olduğu için canden kutlularım. Ahmed Mithatın Fatma Aliyeyi matbuat âlemine takdim eylediği tarihlerde ölüm haberinden tüccar ilân: gibi para almak Babiâli yokuşunda âdet değildi; hele yazı mesleğinde olanların karahaberini para ile değil, acı ile yazarlardı. O tarihlerde gazeteler biribirinden bahsederken arkadaş gazetenin adını yâzmamak gibi çirkin kıskançlıklar bulunmazdı; gazeteciler, arkadaşıma niçin ilâncılık edeyim diye kötü hislere kapılmazlardı; yani meslekte arkadaşlık duygusu ve tesanüd vardı. Fark yalnız eski kafalı ve yeni kafalı olmakta kalırdı; tabii eski kafalılar, yeni düşüncelilere hücum ederlerdi. Ahmed Mithata, yeni kafalı ve matbuata kadın çıkarıyor, diye çatmışlardı. O kadın ki, o zaman Mülkiye Mektebinin en. meşhur profesörlerinden, Şahbaz Efendiden, İlyas Matardan, meşhur muharrir Said Beyden hususi dersler alarak, zamana göre tam yetişmişti. Mesleğimizde son vakitlerde hüküm süren densizlik- leri ortaya atarak hakikati yazan ve Fatma Aliye gibi Türk irfan hayatına kalemile çok hizmetler eden bir kadına hürmetlerini gösteren Turhan Tanın makalesinden bazı parçaları teşekkürle aşağıya aldım: AHMED İHSAN TOKGÖZ Montrâ, 21 - VU - 936 mlkümimmenmmz nm Unutularak Ölen Bir Edib FATMA ALİYE KİMDİR? 0, bir devrin edebi tarihinden çıkarılıp atılamaz! «Gazeteler, para ile konulan ilânlar arasına sıkış- mış dört satırla «Cevdet Paşa kızı Bayan Fatma Ali- yenin öldüğünü» haber veriyorlardı. Şu yazılıştan bu ölünün Türk edebiyatı, Türk irfan hayatı üzerinde vaktile hayli müessir olmuş bilgili bir muharrir ol- duğunu anlamağa imkân yoktu. İlân ücretinin ka- barmaması için olacak ki haberi gazetelere ulaştıran- lar da onun eserlerinden bahse yanaşmamışlardı. Bu, milli kültürün yükselmesi uğrunda henüz didinip du- ran yurddaşlarca ibretle mütalea olunacak bir kayıt- sızlık örneğidir ve gerçekten acıklı bir hâlettir. Çün- kü Fatma Aliye, sayısı henüz çoğalmıya başlıyan münevver Türk kadınlarının en değerlilerinden bi- riydi. Çünkü Fatma Aliye, peçenin Türk kadın yüzü- nü karanlıklarda bıraktığı devirde bilgi güneşinden nur alarak aydın yaşamış bir çehreydi. Çünkü Fatma Aliye, Avrupa harsile yetişen ilk Türk kadınıydı. Çünkü Fatma Aliye, kadın kaleminden çıkan ilk Türk romanının halikiydi. Çünkü Fatma Aliye, eserleri Avrupa dillerine çevrilen Türk muharrirlerinin en eskilerindendi. Çünkü Fatına Aliye, ölümüne ağlanı» lacak, tabutu taşıhılacak, mezarına çelenk konulacak seçkin bir yurddaştı. Onun ölümünü dört satırla ha- ber vermek bir facia değil de nedir? Ben şahsân bn-büyük kadının hayatını safha safha ve devir devir takip eden bir adamım, «Muhazarat» ını «Refet» ini, «Udi» sini, «Enin» ini okudum, hakkında- ki saygımı bir kat daha çoğaltmak mecburiyetinde kaldım. Çünkü bunlar, bu romanlar, halkın mütalea zevkini kökünden değiştiren ve okumak istiyen göz- leri Battal Gazilerden, Şalımeranlardan, Kesik Baç- lardan uzaklaştıran yepyeni mevzuda eserlerdi. Fatma Aliye, Ahmed Mithatın yapamadığını veya eksik yaptığını yapıyor, garp çeşnisi veren yazılarile edebi idrak seviyesini yükâeltiyordu. Fatma Aliye, edebiyat sahnesine peçeli olarak çıkmıştı. Bu, heyecan uyandıran bir sürpriz oldu. Halk, haftalarca ve aylarca «Meram» mütercimini «raştırtıyor ve onun kim olduğunu öğrenemeyince meraktan kıvranıyordu. «Merâm», Fransız romangısı Georges Ohnet'nin «Volonte» adlı eserinin tereümesldir. Fatma Aliye, bu ilk kalem tecrübesini <Bir Hanım» imzasile neğrett. Peçeys benziyen bu imza, gerçek- ten merak uyahdırdı. Kadınların Türkçe eser bile yazdıklarının vaki olmadığı bir devirde bir Bayanın Fransızcadan » muvaffakiyetle « eser teröüme etmesi inanılmaz. bir hâdiseydi. Fatma Aliye, bu merskı İs- tişmar ederek uzun zamanlar «Meram Mütercimie imzası üstünde makaleler yazdı ve nihayet «Muhazü- rat» adlı românı bastırarak hüviyetini meydana koydu. .