88 SERVETİFÜNUN No. 2081—399 Yazan : Tatyana, imabedindeki bir mabut gibi bütün nazarları etrafında topluyor ve bu nazarlar onun her nevi arzularına itaat gösteriyorlardı. Eğer Glanorun müstebitliğine, tuhaf tuhaf hallerine boyun iğse; haris nazarlarda, kulakları yırtan seslerde ve iki manâlı cümlelerdeki mültefit, na- zik vaziyetler altında gizlenen garip arzulara maruz Kalıyor; butaszu havayı nesimisi onu hid. detlendiriyor, erlişeye düşürüyordu. Alaca ka- ranlık inzivasından çıktıktan sonra gözleri ka- maştıran ışıklar karşısında kalmıştı. oOKarı- sının maruz kaldığı bir takim iiltıksibetsiylik- İere müsamaha gösteren ve hattâ hiçbir şey görmüyormuş giçi görünen Pedri bir türlü an- hyamıyordu. Bütün bütün bu sıkıntıları ona na- sıl anlatmalıydı? Uzun bir zamandanberi, hemen hemen her gün, Mister Kingsley tarafından çiçek gönde- riliyordu. Bir gün Kingsley, zarif bir hediye ile gel- miş ve iyi bir tesadüf eseri olarak Glanor da, 'Patyananın yanında bulunmuştu. Bu yabancı adamın Tatyananın elini sıkan eli okadar sı- caktı ki, genç kadın, hafif bir ses çıkarmiş ve elini geri çekmekten kendini alamamıştı. Kin- gsley, gider gitmez, Pedr, sert bir tavırla kar- şısına dikilerek : — Bu ne biçim tevurlar böyle! Benim bu adama ihtiyacım olduğunu bilmiyör musun? Yo- olacak üzerinde bana bu gibi hareketlerle engel lumun manâ istemem, demişti. Acaba, Pedr Glanorun ne gibi bif yolu vardı ? Gemide bulundukları zaman aşka ait sözler yerine, cüretkâr plânları hakkında izahat ver- miş; İakat ondan sonra işlerine ait hiçbir söz söylememişti. Genç kadın, öyle hissediyordu ki, Glanorun Well Streetdeki büyük bankaların bi- rinden kiraladığı kasanın çelik kanadı arasın- dan kayar gibi her mesele kaydı ihtiyatla giz- İeniyordn. Bir gün Tatyanayı, bankanın mahzenine gö- türmüş ve duvarlardaki dev gibi çelik kapılar- dan, tahkimattan uzun uzadıya bahsetmişti. 'Tat- yananın hayreti karşısında : — Hey gidi hey, demişti. Bir ton dinamit bunlara ancak bir fiske tesiri yapabilir. Fa- miley | MEÇHULE DOĞRU.. | 25 Çeviren : Hansoy kat, karınlarındaki para ile onları yerinden kal- dırmak benim için hiçbir şey değildir. Pedr Glanorun yolu neydi? Tatyana, bunu sormağa cesaret edemiyor, dudakları üzerinden gayri ihtiyari bir sual çıka» cakken Pedr, bir kelime ile sözü kesiyordu. — Biraz sonra.. Zamanı gelince... Böylece Tatyana, onun iradesinin ve seba- tının nüfuzu altında bulunuyor; onun ber şeyi çektiğini ve yuttuğunu hissettiği garip plânla- rını anlıyamiyordu. O, istirahat zamanlarında bile, sadmelerile havayı tahrik eden bir motora benziyordu. Tatyana, onun kadar çalışan bir adam daha tasavvur edemiyordu. O, yazı yaz- mıyor, yazdırmıyor ve kâtibi de bulunmuyordu. Faaliyeti gözle görülmez bir şekildeydi. Bazı ziyaretler kabul ediyor; bir mesele hakkında uzun uzadiye izahat vereceği yerde, diğerlerinin söylemesine meydan bırakıyor; bu konferanslar bütüm gün devam ediyor, hattâ gecenin bir kıs- mına kadar sürüyor ve bir iş ikmal edilince, huzuru kalb ve sükünetle diğer yeni teşebbü- sata hazırlanıyordu. Hususi, uzun bir celseden sonra, bazan 'Tatyanaya otomobille bir gezinti yapmağı teklif ediyordu. Fakat, Pedr Glanorun münasebatı Wall Streetle Brodwayın büyük mü- kamlarına kadar tahdit edilmiyor; diğet bazi zi- retçiler onu aramağa geliyorlar ve o, bunünm- ları, şüpheli vaziyetleri dolayısile 'Tatyanaya takdim etmiyor ve yemeğe de alıkoymuyordu. Müâzekerelerin bozulmaması için onları başlıba- şına ayrı bir küçük salona kabul ediyordu. Bir gün Tatyana, Kingsleyin Pedri telefon- dan istemesi üzerine bu müzakeratı bozmağa mecbur kalmış; fakat kapıyı kilitli bulmuştu. Mükerreren vurduğu halde kapının açılmadığını görmüştü. Bir defasında da, bu esrarengiz Şşa- hıslardan birinin otelden çıkacağı esnada Mis Jan Delabi ile holde oturmuş bulunuyordu. Jan, belediye azâsından birinin kızıydı. Pedr, bü be- lediye azâsı olan adamla, bidayette pek alâkadar olmuş; fakat, sonraları bu münasebatın faydasız: olduğunu anlayınca ziyaretlerini kesmişti. Pedr, Tatyananın Jan Delabiye karşı beslediği dost- lak hislerini hiç istemiyordu. Çünkü mütevazi vaziyetler ve zaruret onun pek hoşuna gitmezdi. Buna rağmen Tatyana, kocasının yokluğundan