326 Bir Eser Için Yazdan Fıhra Dolayısile: m a m m UYANIŞ No, 2069—384 Kendi Söylediğine Gülen Bir Adamsınız Siz! — “Bir Çırpıda,, Sütununda Yazan Bay Hikmet Feriduna — <Akşam> gazetesindeki «Bir Çırpıda> fıkra sütununuzda «bu nasıl aşk!» serlevhası altında benim “«Delikanlıyım ben!> ad- lı küçümencik kitabım hakkın- da yazdıklarınızı okudum ve tetkik etmeden siz ve benzerle- rinizin yazılarına itimatla hü- küm verecek bir okuyucu gu- rupuna acıdım. Asır sür'at asrı, fakat «bir çırpıda» iş bitirirken biraz da mükemmeliyetine dik- kat etmeli. Yazınıza seneler- denberi köşesinde oturup bütün memleket edebiyatını kuşbakı- şı gören bir üstat ağzile başlı- yorsunuz. Fakat sonra ne diye dalâlete düşmüşsünüz? Ben de bunu anlayamadım. Tarihte bir nokta hatasından adam öldür- düler, ne çıkar! Siz bir cüm- İeyi noksan yazıp ters mana çıkarmışsınız. Fakat şueğlence teminine yeltendiğiniz kitap- cıkların karşışında gülünç bir vaziyete giriyorsunuz. Hangi kuvvet ve kudreti edebiye ile«bi- çare» kelimesini de kullanıyor sunuz bilmem. Fakat ben bura- da Bethoveni hatırlıyorum da «Bırakınız konuşsunlar, tabii onların gevezelikleri ne kimse- yi ebedileştirir, ne de Apollo- nun lâyemut kıldığı kimseleri mevkilerinden mahrum kılar» diyort Biraz da tenkit etmek iste- diğiniz mevzua ve tenkidin kendisine dönelim : * Bugünün şiirinde mana küt- lenin içinde gizlidir. Ve bugü- nün şiiri bir cemiyete benzer. Nasil ki cemiyet fertlerin mec- muundan fazla bir-şey ise şiirde kelimelerin ayrı ayrı birleşmesinden , ocümlelerin, mısraların birleşmesinden daha fazla bir şeydir, Her hangi bir mısraı rastgele alıp, evirip çe- viremezsiniz. Bu belki eski edebiyat nümüneleri için mev- zuubahş olabilirdi. Siz ise tah- lil etmek için, değil bir şiiri tam; cümleleri bile noksan al- mış ve manaları tersine çevir- mişginiz | <Delikanlıyım ben!» adlı şiir, yapmak istemektir deme- sini bilenlerin kültürünü taşır. İşte orada Demirleşen adımlarla değil sırtüstü yatmağa teşten dünyalar yeratmağa Aya gülleler atmağa Doğru yürü! iken siz dört noktaile işin ak- sini isbat etmişsiniz! < Nesihir- dir ne keramet, el çabukluğu marifet> | Bir kitabı alıp yazılarını arzuya göre tebdil edip fikirle- ri de allakbullak ettikten son- ra bu yeni şekli tenkide kal- kan adam, acaba kimi tenkit etmiş olur? Bana kalırsa sizin gülüşü- nüz, kendi yaptığınız oyuna hayretinizden doğuyor. Kendi söylediğine gülen bir adamsı- niz sizl... Safa Karatay dir: Giden Sevgiliye Bütün repkler soluyor, şekiller değişiyor Titriyen dudaklarda anılıyorken adın Her vücudü sarıyor baygın bir ra'şe, kadın. Süzülüp uzaklaştın mehtaplı bir gecede; Hieran sahillerinde bizler yalınız kaldık. Seni andık daima her sözde, her hecede; Kırık sazlarımızla sana şarkılar çaldık. Safa Karatay Bay Safa Karatayın bu şirini «Deli- kanlıyım hen!» adlı şiir kitabinin 4 üncü sahifesinden aldık. Mariya Müller Mariya Müller teganni ederken.. Berlin devlet operası mugan- hiyelerinden Mariya Müller, mem- Jeketimize gelmiş, Ankarada Alman sefaretinde ve Halkevinde, İstanbul: da Toytonya kulübünde konserler vermiştir. Münih devlet operasından Dr. Frants Hallaşın piyanoda refaka- tile verilen konserler, gerek Anka- rada, gerek İstanbulda alâka ile karşılanmış, konserler, cidden ba şarılı olmuştur. Mariya Müller, dünyaça tanın- mış muganniyelerdendir. Bir vakit Nevyorkda Metropoliten operasın- da teganni etmiştir. Alman sefaretinin teşebbüsü ile gelen Mariya Müller, bu konserleri verdikten sonra, hemen Berline dönmüştür. Kendisi, memleketimiz- de konser vermiş olmaktan çok memnun kaldığını, gösterilen alâku ve takdire müteşekkir bulunduğu- nu, içinde ilk fırsatta gene gelip konser vermek arzusunu besliyece. ğini söylemiştir. Mariya Müller gibi üstün san'at- kârların memleketimize sik sık uğ- ramaları, hiç şüphesiz, ki temenni» ye değer. Böyle konserler, sah'at zevkini sahiden tatmin ediyor!