236 z SERVETİFÜNUN İTHAM EDİYORUM — 229 uncu sayfadan mabaat — Hâzım beyin küçük bir himmeti onun bugün de yaşayabilecek bir ehemmiyette olduğunu pekâlâ gösteriyor. Karagöz mükâlemeleri arasında bugünkü Kanunu Medeninin esas hatlarını teşkil edecek kısımlar vardır. Ben sana demedimmi şevme dokuz yâr Birisi safa, ikisi cefa, âçü cakilmez, medet üçü çekilmez, diye taadüdü zevcatın aleyhdarlığını yapmıştır. Sonra bütün oyunlarda Perde gazeli olarak kul- lanılan — perde gazeli Semaiden sonra, Semai ise Havivatın sahneye çıkmasından evvel okunur — aynı zamanda da kitabei mezar olan bu gazelde ne güzel, ne ince ve iğnelidir. Fakat bunu daha ziyade gözü olanlar değil zekâsı olanlar görür: Nakşi sun'un remzeder hüsnünde ruyet perdesi Hacei hükmü ezeldendir hakikat perdesi Sureti mümkündür sirette temaşa eylemek Hail olmaz ayn irfana basıret perdesi. Bu ince perde gazelini En- deruni Hayali Mustafa efendi yazmıştır, Kar bugünkü sinema ve tiyatrolardaki komedilerin esasını teşkil eder. Ve bundan altıyüz sene evvel türklerin bu sahada zevk sahibi olduklarını gösterir. Dediğimiz gibi Karagözün bugün ehemmiyetten düşmesi onu oynatan ellerin değişmesin- dedir. Eskiden Kâtip Salih, Mabeyinci Riza, Adliyeli İzzet, Serçe Mehmet gibi meşhur hayaliler vardı. Abdül Hamit devrinde yaşayan Sallamsögüt dergâhı Postnişini Şeyh Fehmi efendi ise parlak bir hayal üstadı idi. Bugün hayal oynatanlardan Hayali Memduh bey, Küçük Ali, Üsküdarlı Fikri, Kemal, İrfan, Safa gibi - eskileri derecesinde ulmasa da — meşhur hayalciler vardır. Tasvir kesenlerin — Karagöz yapanlar — en 40- nuncuşu ise Nazif ,beydir ki bu gan'at ta onunla beraber göçüp gitti, Karagöz var mı, yok mu! bizce bu mesele mü- nakaşa bile edilmemelidir. Orta yerde altıyüz senedenberi ananelerde kuv- vetle yaşayan bir tip vardır ki, bu hakikatte olmasa bile asırların devam ettirdiği anane onu mevcut olarak kabul etmek için kâfidir. Sulh, ceza ve ticaret mahkemelerinde bile esas hüküm kanuni deliller olmadığı zaman ananeye, örf ve âdâta istinat eder, Mahkemelerde bile, ört ve âdât, anane göz önün- de tutulduktan, kıyas kabul edildikten sonra onun hakikat diye tesbit edilmesinde ne mahzur vardır? o Ne. 1882—197 Daha sonTAa Karagöz bizim için milli bir yer, Türkiyeye yeni golen bir seyyahın ilk izhar ettiği uzu Karagöz görmektir. Garp üzerinde şarkın sihirli füsununda Karagözün büyük bir ehemmiyeti vardır. Türkiyeye gelip Karagöz seyredemeden giden &ey- yahlar, seyyahatlerinin en-mühim kısmının tahakkuk etmediğinden şikâyet ediyorlar. Avrupa milietleri, asırlarca evvel yaşamış zekâları, ehemmiyetli şahsiyetleri kendilerine maletmiye çalı- şırken, bizim kendi öz malımız olan bu şahsı «Böyle bir kimse yoktur» kavli mücerredi ile altıyüz sene- denberi devam edegelen ananeleri ayak altına alarak tarihimiz haricine atmak? bilmem ne dereceye kadar doğrudur. Bursa Halkevinin içtimaından sonrs Karagöz hakkında bir çok söz söyliyenler ortaya çıktı. Şimdi bunlsra bir göz gezdirelim: Doktor Osman Şevki beyin sözleri esaslı tetkikata istinat etmediği için üzerinde durulacak bir ehem- miyeti baiz değildir. Onun için doktor Osman Şevki beye sitem eğdi- yorum: Keşke tetebbüatı haricinde olan bu meseleye karışmasaydı. Burhan Cahit bey aynen «Karagöz diye hakikat- te bir şahsiyet olmadığı tarihçe müspettir.> diyor, ve Karagöz hakkında tetkikat yaptığını! söylüyor. Peki ama, bu tetkikat neredef Bu vesikalar ortaya çıkarmadan meşhur Maurice de Cobras dâvâ- ları gibi bunu da garip bir şekilde isbat ettim mi kanaatindedirler? Herhalde ortada kavli müceretten başka, birşey göremiyoruz. Selim Nüzhet beyin daha evvel neğredilen kitap- tarına gelince: Nüzhet bey «vardır, yoktur» diye kat'i bir şey söylemiyor. Yalnız < benim tetkikatım bu merkezde > neticesine varıyor. Asıl üzerinde dura cağımız mütalâayı Fuat beyle Mahmut Kemal bey söylüyor. Köprülü zade Fuat bey aynen diyorlar ki: «Karagöz ananelerde yaşayan bir gahsiyetiir. Tarih- is onun hakkında yapılan bütün telkikatta yaşadığına dair hiçbir mü bel vesika elde edilmemiatir.» Ve İbnül Emin Mahmut Kemal bey de aynen: «Karagöz diye tarihle bir adam yaşamıştır. Tarihçe müspettir. Bir çok kitaplarda da onun yaşadığına dair vesaik neşredilmiştir.» diyor. Şimdi bu iki ilim adamımizın sözleri tam müsbet ve menfi iki kutup teşkil ediyor. biriği ne demişse diğeri onun aksini söylüyor. Bu fikirlerin mevzuu bahsolduğu bir mecliste hoş sohbet bir dostumuz; — Mademki dedi, Fuat bey yok diyor, yoktur. Ve mademki Mahmut Kemal bey var diyor, vardır. — Devamı 240 ımcı şahifede —