Heyeti vekile pazar içtimaında çok mühim kararlar verecek A Dünya iktisat konfe- ransının tehir edilmesi muhtemel kânunusaniye ——— — #e— — Sene 14 — No: 4998 — Fiat: her yerde: 5 kuruş PERŞEMBE — 8 Eylül 1932 Telefonlar: Tahrir 21686 — Idare 21434 — Klişe 20113 Türkçenin ıslahı On, on beş sene evvel yazılmış bir roman, hikâye, hattâ bir gazete makalesini, bugün çıkan yazılarla yan yana getirerek oku- yunuz: Türkçenin az zamanda geçirdiği tahavvüle hayret eder- siniz. Çok eski devirlere gitmeye hacet yok: Bu günkü neslin henüz hayatta olan mubarrirleri, nasirleri şairleri bile kendi eserlerini tanıyamaz hale geldiler! Bu basit müşahede gösteriyor ki, türk dili, bilhassa yazı lisanımız büyük bir süratle, ve tabii kanun- ların mecburiyeti altında, kendi kendine ( değişiyor. Böyle bir tahavvül, Avrupa lisanlarının hiç birinde (o görülmüyor. o Türkçe, mütemadi değişme halinde bir lisandır. Nazarı dikkate alınacak ilk hakikat budur. Ikinci hakikat, türkçenin, bu daimi değişme devresinde, sadeliğe odoğru bir tekâmül yolu tutmuş olmasıdır. Eski ile yeni, geçen seneki ile bu seneki, hattâ dünkü ile bugünkü yazı lisanımızı mukayese edersek, göze çarpan en bariz sıfat, sadeliktir. Dikkatle Omütalâa (edilmesi icap eden üçüncü bir hakikat daha var: Arapça, acemce kelime ve terkip obolluğundan yavaş yavaş . kurtularak sadeliğe ve açık oOTürkçeye doğru giden cereyan, plânsız ve nizamsız, başı boş bir halde, kendi kendine husule geldiğinden, bugün büyük bir anarşi içinde bulunuyoruz. Bir çok muharrirler, kendi yaz- dıklarını ancak kendileri anlaya- biliyorlar. Kıymetli imzalar üze- rinde öyle yazılar intişar ediyor ki, “eski arap ve acem kelime- lerine mukabil - bu sefer içindeki frenk tabirlerinden, bu yazıların halk kitlesi tarafından karine ile dahi anlaşılmasına imkân kal miyorl Bundan başka, lisanımıza girmiş ve yazı yazarken, hattâ konuşurken ber gün kullanmağa mecbur oldu- ğumuz bir çok kelimeler, zihnimiz- deki mefhumlara ancak müphem ve müşevveş bir şekilde tetabuk ediyor. o Muhtelif muharrir ve mütefekkirler, aynı kelimeyi, bir- birinden çok farklı fikirleri ifade etmek için kullanıyorlar. Çünkü, bugün yazdığımız türkçenin içinde mâna hududu, ifade ettikleri mu- ayyen, sarih mefhumlara göre tahdit Ove tarif edilmemiş binlerce yabancı kelime vardır. Lisanımızın bünyesi, bu kelimeleri, Necmeddin Sadık ( Devamı ikinci sahifede ) yoğ AKŞAM Bugün Sahifedir Sabık rus komseri Trotzki Çekoslovakyaya gidiyor “Trotzki — ». Prag, 8 (Hususi) — Eski Rus harbiye komiseri Trotzki, Çekos- lovakyada bir seyahat yapmak ve tedavi için Pistyan kaplıcalarına gitmek üzere izin almıştı. Trotzki (o eylülün (ortalarına doğru Büyükadadan hareket ede- cektir. Pistyanda tedavi müddeti iki ay sürecektir. Trotzki siyasi faaliyette bulunmamak ve tedavisi bitince Çekoslovakyadan ayrılmak için taahhütte bulunmuştur. Ilk tedrisat kongresi 20 Ağustosta başlıyan ilk ted- risat maarif müfettişleri kongresi 5 eylülde ikmal edilmiş ve bu hususta rador maarif vekâletine gönderilmiştir. Kongrede bu senede toplu tedrisata devam edilmesi, mual- lim ile talebe arasındaki münase- betler, talebenin “kütüphane de çalışması ve saire gibi kararlar verilmiştir. MUAZZEZ HANIM Kışlık modelleri getirmek üzere Paris'e hareket etmiştir. Heyeti vekile yeni ve mühim k kararlar verecek Son kontenjan kararnamesinde mühim değişiklikler y Iktisat vekili Mustafa Şeref beyin istifa ettiğini, yerine İzmir mebusu ve İş bankası umumi müdürü Celâl beyin tayin edile- ceğini dünkü nüshamızda yazmış- tık. Mustafa Şeref bey ahvali sıhbiyesinin pek yolunda ban 6 ve uzunca bir müddet istirahata mecbur bulunması hasebile istifa etmiştir. Maamafih bu istifanın ihracat ve ithalât meseleleri ve son kontenjan (o kararnamesinin piyasada sebep olduğu şikâyetlerle alâkadar bulunduğu da şüphesizdir. Son kontenjan kararnamesi piyasada umumi bir hoşnutsuzluk tevlit etmişti. Celâl bey gibi, Iş bankası müdürü sıfatile, piyasa ahvalini yakından - takip eden ve bu şikâyetleri iyi bilen bir zatın Iktisat . vekâletine (getirilmesi piyasada .iyi tesir oyapmış; bir kaç haftadan beri hüküm süs“ ren itimatsızlığı ortadan kaldır- mıştır. Tüccar ve fabrikatörler alınacak tedbirleri bekliyorlar. “Ismet paşa gitti |“ Başvekil Ismet paşa, dün ak- şam Ankaraya hareket etmiştir. Ismet Paşa evvelki akşam Dolma- bahçe sarayına gelmiş, geceyi sarayda geçirmiştir. Başvekil dün Gazi hazretlerine Iş bankası Umumi müdürlüğü vekâleten Muammer bey ifa edecek j Iş bankası umumi müdürü | Celâl beyin iktisat vekâletini deruhte etmesi üzerine bu İ) vazife inhilâl etmektedir. Banka | umumi müdürlüğüne getirile- ) f | cek zat hakkında bazı isimler P) ileri sürülüyor. Bizim aldığımız omalümata i) göre (banka umumi müdür- (| lüğüne şimdilik hiç kimse tayin edilmiyecek, bu vazife Istan- ) bul şuhesi müdürü Muammer |) bey tarafindan vekâletle idare olunacaktır. apılması muhtemeldir Iktisat vekâletini deruhte edecek olan Iş bankası umumi müdürü Celâl bey, bankanın Istanbul şubesi müdürü Muammer beyle beraber dün akşam bankadan çıkarken veda ettikten sonra Heybeliadada biraderinin köşküne gitmiştir. Is- met paşa akşama kadar orada kalmış ve akşam üzeri motörle Pendiğe geçerek orada Ankara trenine binmiştir. Başvekil Pendikte vali Muhid- din, fırka idare heyeti reisi Cev- det Kerim beylerle diğer bir çok zevat tarafından teşyi edilmiştir. Izmir mebsuu Celâl, Saraçoğlu Şükrü ve Nurullah Esat beyler de aynı trenle Ankaraya gitmişlerdir. Celâl bey ne diyor ? Iktisat vekâletine ( getirilecek olan Celâl bey dün şu beyanatta bülunmuştur ; — “Henüz resmen bir mua- mele | yapılmış değildir. Yalnız büyük şeflerim tarafımdan bana tevdi edilecek her vazifeyi kabul etmek, yapmağa çalışmak borcum- dur. Şimdiye kadar daima böyle hareket ettim..,, Celâl beyin Iktisat vekilliğinin âli tasdike arzedildiği ve yeni vekilin, heyeti vekilenin Pazar günü aktedeceği içtimada hazır bulunacağı anlaşılmaktadır. Celâl bey iktisat vekâleti ilk ( Devamı ikinci sahifede ) Şarkılarımız!... — Hasan Ferit beye — « Uslanmadı hâlâ emeli bitmedi, gönlüm, Pir oldu, civan sevmeği terketmedi gönlüm » « Bak şu kıza'ne kadar bülent, Saçı topukta. yürüy Rırmalı camadanı dilpe Belinde eteği dağlara menentl>» « Ayineyi al destine, Bak didei sermestine, Görmek istersen neşeyil » ren. « Ne güzel bakışın var, Yüreğime akışın var, Hele bir söz atışın var, Ayılıp bayılıyorsun! » « Gördüğüm yerde seni büht ile ey gonce dehen, Allah allah deyu ruhsarım seyreyler zen »