100 SERVETİFÜNUN No. 1847— 162 Roman Tefrikası: 14 gi > ILK 2 > ei v w dedim. Bir konca kopararak: — Hayır deği, şimdi hepsi geçti, Biraz yorgunluk duyuyorum, o da geçer. — Yine eskisi gibi olacakmısınız? Kız konceyi yüzüne götürdü, parlak tüveyçlerin aksi yanaklarına vurdu zannettim. — Yani değiştimmi! dedi. Yavaş bir sesle: — Evet, değiştiniz! dedim, — Size souk davrandım, bunu biliyorum; fakat buna ehemmiyet verimemeliydiniz. Başka türlü ola- madığından öyle oldu. Ilenı bundan bahsetmeyelim. Kederli bir eda ile ve gayrı ihtiyri bir hamle ile: — Sizi sevdiğimi istemiyorsunuz. Hakikat buf dedim, — Haşir, beni değil. dedi, — Nasi seveyim? — Arkudaşça, anladınızınıf Bana koklamak üzere gülü verdi, ve devam etti: — Dinleyiniz, Benim yaşım sizden çok fazla. Ben sizin teyzeniz olabilirin; hadi teyzeniz olmayım, fakat yaşlı bir ablanızım. Halbuki &iz... — Ben nazarınızda bir çocukmiyim? — Tamam, evet, siz benim nazarımda bir çocuk- sunuz. Fakat latif; iyi, zeki, pek sevdiğim bir çocuk. Bilirmisiniz, size bir paye tevcih edeceğim. Siz benim yaverimsiniz. Aklınızdan çıkmasınki bir yaver hanı- mindan bir an ayrı olamaz. İşte yeni ünvanınızın icabettiği işaret te bu olsun, diyerek elindeki gülü ceketimin iliğine taktı — bu hakkınızda hüsnü teveccühütnün sıhhati ve alâtneti farıkasıdır! — Evvelce başka türlü delillere mazhar olmuştum. Yan yan bakarık: — Bu ne hafıza! Peki aynı delili şimdi de vermeğe hazırım. dedi ve öğflerek alnıma saf, nezih, müsterih bir puse bahşetti. Gözlerimi üzerine tam kaldıracağım sırada döndü: — Yaver bey, arkamdan geliniz! diyerek pavyona teveccüh etti. Bu hallere bir mâuâ veremiyerek arkaaına düştüm. Bu halim, akıllı genç kız, benim tanıdığım © şuh, şakrak, deli kızınidi? diye düşünüyordum. Şimdi yürüyüşünü daha mevzun, bütün şahsiyetini daha haşmetli ove daha ulvi buluyordum. Aman yarabbi! Aşım ne kadar büyük yeni bir kuvvetle artımış, yine seviniz, fakat evvelki gibi Kızım Hamiyete H.R. A 9 K ma, #4 Np, z za AVE Ogün yemekten sonra genç bir prenses pavyonda toplanan ziyaretçilerini kabul etti. Gelmeleri mutad zevat hiç unutamıyacağım ilk akşamda olduğu gibi tamamen hazırdılar, hattâ Nirmatski dahi gelmişti. Bu sefer Maydanof herkesten evvel gelmiş ve yeni yeni şiirler getirmişti. Fan oyunu başladı. Lâkin bildiğimiz garip a kampanyömanlar, delilikler, gürültüler yoktu... Her- kesin, her türlü zahiri munâsiz kuyuttan azade ala- bildiğine serazat sıçrayıp oynaması, söyleyip okuması yoktu. Kız içtimalara yeni bir şekil, yeni bir tertip veriyordu. Yaverlik sıfatının verdiği hak ile ben yanı başında oturuyordum. Bir takım teklifler arasında bir de cezayı verecek olanın bir rüya anlatmasını ileri sürdü. Bu kısmen muvaffak oldu; cünkü rüyalar ehemmiyetli ve tatlı çıkmadı, Belvozorof rüyasında atını balıkla beslediğini, atının başı tahtadan oldu- Zanu anlatmıştı. Maydanof hazırladığı bir hikâye mevzuunu gördü- ğü rüya olmak üzere anlattı: içinde mezarlıklar, melekler, Sm konuşan çiçekler, uzaklardan, mave- radan duyulan sesler filan geçiyordu. Kız kesti; — Şayet masal söylenecekse herkes sıra ile bir şey icat edip söylesin! dedi. Bunda da sıra evvelâ Belozorofa düştü. Genç suvari titredi: — Ben birşey icat edemem! dedi. Kız: — Ne münasebeti Farz edinizki evlendiniz. Karı- nızla vaktinizi nasıl geçirmenizi, düşünün, anlatın, Meselâ evinizde kaparmidiniz? — Hiç şüphesiz kapardım!... — Kendiniz de onunla kapanırmidiniz? — Ömrüm oldukça onunla kapalı kalırdım. — Âlâ. Fakat günler geçmiş, kadıncağız bu hayattan bıkmış, vegünün birinde sizi aldatmak suretile hiyanet etseydi!... — Öldürü verirdim!... — Siz daha öldürmeden o kaçsaydı? — Yakalar yine öldürürdüm. - TÂlgL. Ya bu kedın ben olsaydım? O zuman ne yapardınız? Suvari biraz durakladıktan sonra toplandı : — O zaman kendimi ağam dedi. Kız gülümsedi v — Sizi söyletmek ei kısa kesmiş olalım. dedi, — Devam: var — AHMET İHSAN Matbaası Limited