No. 1718 —33 UYANIŞ 519 s— Adalarda yaz hayatı — Bu sene yazın biraz geç gelişi, uzun bir kış müddetince biriken arzuların hep birden taşmasına sebep oldu. Bogaziçi .ve ada vapurlarında iğne atsanız yere düşmiyor. Sanki İstanbul hal- kı senelerdenberi yaza hasretmiş ve yarın son baharın ilk günü imiş gibi şiddetli bir heyecan ve tabiatin en mebzul üzcmiceine malik olan İstanbuldan istifade his: Lİ öksuda, Sarıyerde, Fülüryadaki kalabalık bu sene her sene- kinden daha fazladır. e Yakaçıkta mehtap alemine yi ayın kayalardan görünüşünü sabahlara kadâr seyretmeğe doyamıyorlar. Bütün bu güzelliklerin en çok se- vileni ve en kendisine koşulanları Adalardır. Senelerdenberi güzelik ve son zamanlarda sihir ve cazibesini büsbütün arttırdı, Çamlıklarda dolaşanlalar vücu- dunn hararetini denizde söndürmek isteyenler, sandallarda çıplak vücüdiyle balık tutanlar kafile kafiledir. Ve heledört beş gün evvel baş- layan mehtapla Adalar, jen cazibeengiz “ bir mevsimi yaşayor demektir. Filhakika, Adanın geniş bir denize akseden mehtabı çam dallarını başınızın üstüne düşürdüğü gölgelerinde oyatar- ken her yerden bambaşka ve hayali bir hususiyeti haiz. Sanki üs- tünde yaşadığımız bu topraklardan uzak, çok uzak, ve daha zi- yade, masalların peri diyarlarında tasavvur ettiğiniz şeklini ve de- korunu aliyor. Daha sonra düşünmelisiniz ki Adalarda böyle bir yaz hayatı yaşarken yanınızda bir dudak bir şeyler fısıldayacak, belki de zaman gelecek ki, arada sözün mağlübiyetini görecek- siniz. Gecenin ne zemanında olursa olsun kayaların eteklerinden küreklerin ince temasiyle geçen sandalınız da Belkide duracak, ve deniz, Sizi içine çagıracaktır. Bunu da söyleyeyim ki, denizin, yüzen bir insana verecegi ferahlık ve sükünü, vücut en çok geceleyin : hissediyor. Adaların hakiki bir mehtap hususiyeti olduğunu söylemiştim. e hususiyet o hiçbir zaman Boğazınkine benzemez. orada yeşil dağların eteklerine Ancak geniş koy taraflarındadır ki nisbeten açılır. Halbuki mehtabın geniş bir sahada, hadsiz ve MM seyredir ki, namütenahi arzu şiir ve ihtiras v İşte onun içindir ki Adaların mehtabını Boğazın mehtabına daima tercih eder Adaların diğer bir hümukiyet de, herkesin bil- diği üzre, kibar ve zengin bir kütlenin beldesi ol- maktır. Bu Adanın şiir hayatına elbetteki başka bir şekil veriyor. Bununlaberaber yalnız şiir haytına de- gil iç hayatına da başka bir şekil verdiği muhakkak. Bana öyle geliyor ki, Adada sevgi hayatının , bu son iştiyak ve son zevki vermesi, manzaranın, daha doğrusu denizin tesiriyledir. Deniz günün bin- bir saniyesinde binbir şekil ve renk bahşederken bu renk tu- fani altında e saral sükün içinde kalması uzak bir Siğiller di Bu engin ve hür deniz havası kanımıza mecera zerreleriyle be ilim ir ve onun içindir ki,herkesin, adalarda yaz hayatı ve geçirdiği bu macera vardır Ve.onun içindir ki, herkesin artık geride kalmış olan haya- tında bir Ada macerası vardır. Az evel Adaların, bilhassa Büyükadanın zengin bir kısmı halk sayfiyesi. olduğunu söylemiştik, Kadının her olduğu yerde dedikodu . mutlaka olmakla beraber, Adalar aşka ve sevgiye ait dedikodunun adeta yuvasıdır. Ve tabii bunun en hâd şekline de yaz vakti tesadüf ederiz. Orada yaşayan her kadın, yalnız kendisile mesğul olmaz, fakat zamanın içine bile başkala- riyle meşğul olmanın, müsbet veya menfi,lezzetini Aşıklar yolu . Denize hücum Balık tutma - karışdırır; ve hiç kimse katiyyen hiçbir kimsenin hareketini kaçırmaz. Bana hangi yazın daha iyi geçeceği sorulsa bilâtereddüt, hiç düşunmeden Heybeliada derim. Filhakika Ada- larin en güzeli ve en girenbahası Heybeliadadır. Tabiat öyle zann- ediyorum ki, bu Adanın yapılışında fevkalâde mebzul bir şiir hamulesile işe başlamıştır. Orada çamağaçlarının rengi bile diğer Adalardan tamamile farklı ve daha çok şeffaftır. Bu çamların de- nize düşen gölgeleri için insanın gayri ihtiyari atlayacağı ve mümkün Olsa orada yaşayacağı ve öleceği geliyor. Büyükadanin daha çok istirahati cami bir yer olmasına mukabil Heybeli tam bir sükün ve inziva adası- dır İnsan oraya gittiği zaman, sikletinin birdenbire yükseldiğni görür; ve daha şayanı ehemmiyeti şudur ki, kendisi de bunun farkına varır.Bizans zamanlarında Adalara lâyık oldukları meykiin temamile verilmediğini görüyoruz. Orasını bir istirahat beldesi olmaktan daha ziyade bir menfa beldesi olarak kabul etmişler ve sarayın, siyaset hududunu aşmış adamları zencirbent olarak gönderirlerdi. Bu husus için Celâl Esat Beyin «Eski GEMMA isimli çok güzel kitabında gayetle alâkabahş malümat var Şi mdi bu satırları yazarken, beynimin içinde, gayri ihtiyari şekiller kımıldanıyor, ve Adanın geçmiş bir yazı renkten renge girerek dolaşıyor. O yollarde ben de gezdim. O sahillerde ben de kürek çektim, o arabalarda ben de tur yaptım, ve, o ağaçlar altında ben de, Adaların vereceği en mebzul şiirler içinde, ben de sevdim. O sema altında, rüzgârlar içine benim de seslerim ka- rıştı; o semaki, içine, hamur halinde iken su katılmış bir çiniye benzer. Ve şimdi Adalar en güzel mevsimini yaşıyor. , Gidiniz, yaşayınız, ve sevininiz “İ) Su ve kadın Yaz, denizin en güzel şiire, kadına kavuştuğu mevsimdir. Durgun ve yeşil sularda yüzen ve kolla- rını bu resimde oldugu gibi serin ve seyyal bir nüva- Kadın yüzerken zişe açan güzel bir kadın nice şairler ve ressamlara en güzel eserlerini ilham etmiştir. Bilhassa ( Pol Şabas ) ismindeki bir fransız ressamının hususiyeti ve şöhreti hep böyle urgun sularda yikanan çıplak kadın vücutları tersim etmektir . Yazdan, Adalardan ve aşktan Ga bu sayfayı bu resmi fazla bir süs bulmayor —i—