516 UYANIŞ No.1718—33 MATBUAT HATIRALARI Baba Tahirin Recai zade Ekrem beye tecavüzü «Edebiyatı cedide» yi doğurmuştur Geçen makalede (“| Abdülhamidin Serveti- fünuna bazı resimler göndertip dercettirmiş oldu- gunu yazmıştım: Bu resimlerin niçin karihai ilham sabiha- dan verilmiş olduğnu anlatayım: 1 — Kaptan Atanaş diye bir Rum şakisi ekspresini Çerkes köyünde durdurup Avrupa müdahalesini mucip soymuş, ve sefaretlerin olmuştur. Pariste tramvay soyulmasını Abdülha- mit, kendi aklınca bu vak'aya cevap olarak bastırmıştır. 9 — Saray bendelerinden Fehim paşa bir gece Beyoğlu caddesinde elinde rüvelver dolaşıp bir kaç kişiyi yaralamıştı. Anarşist resmi de bunun için neşredilmişti. Anarşist kelimesinin basmak değil, ağza alınması bile fevkalâde mühlik olduğu bir zamanda bu resmin bu kelime ile intişarı, Ba- biâliyi ve saray bendelerini şaşırtmıştı. 3 — Bazı Avrupa gazeteleri padişahın sa- raydan çıkmamasını, sarayın karşısındaki cami- de hususi mahfilde saklandığını muaheze eyle- diği için papanın senede bir defa yaptığı kafesli âyiniresmiyi buna cevap diye ortaya koydurmuştu. 4 — Sarayda iki harem ağası arasında vu- ku bulan bir katil üzerine padişah bunların bi- risini idama mahküm ettirip Beşiktaşta astırmış idi. Avrupa gazeteleri bu esrarlı cinayeti dahi türlü renklerle yazmışlardı. Amerikada zenci lere yapilan linç buna cevapti. Bu saydığım resimler Serveti Fünunun 2, 3, ve 4 üncü ciltlerinde mevcuttur. Seneleri 1892, 1893 tür. Serveti O Füununu tebliğiresmi mefhumunca ilmi ve fenni olarak tekemmülü matlup olduğu halde yıldız böyle gülünç resimler bastırıyordu. Ben bunların karşısında şaşırmıştım. Benim şaşkınlığımı müze müdürü merhum Hamdi bey gidermişti. e Müzeyi ecnebi tecavüzünden, cahil nazırların tasallâtundan kurtarmak için Hamdi beyin başına gelen işleri bu yüksek ruhlu ilim adamının ağzından dinlediğim zaman benim gördüklerimin pek sade şeyler olduğuna hüküm etmiştim. Abdulhamit bu resimleri bir aralık bize bastırdıktan sonra aleyhimizde aldığı jurnallarla bizi sadakatsızlar sırasına koymuştu; çünkü tam bu esnada «Serveti Fünun» Recai zade merhu- mun himayesinde yeni bir hayat bulmaya baş- yordu; Ekrem bey bu yeni hayatı matbaamıza 'Tevfik Fikreti, getirmekle açıyordu. Recai zade Ekrem bey mektebi mülkiyede hocamdı; ken- disine muhabbet ve hürmetim çok derindi. Abdülhamidin el altından yetiştirdiği Baba 'Tahir Babiâli yokuşunda nam almağa başlamıştı. «Malümat» namındaki çıkardığı mecmuada taş- kınlıklar eylediği için üç dört defa matbuat müdiriyetinin emrile bilâ müddet tatil olunduğu halde ertesi gün affı âliye mazhar olarak çıkı- yordu ve nihayet bir gün sabahleyin Sadrazam iradesile, yani iradei aliyye ile «Malümat» ka- pandı; ayni gün akşanı üzeri matbaanın kapı- sında şu levhayı gördük: «İradei aliyye ile kapanan Malümatın bu 'iradei seniyyeyi hazreti taçıdari tekrar intişarına müsaade buyurulmuştur. » Şimdiki «Vakıt» gazetesi methalinin bulun- duğu mahaldeki yüksek binalarda yerleşen «Malâümat» ın yazdığı levha gayet iri harflerle asılımıştı. Önde iki suvari askeri ve arkadaki iki suvari yaverile Babıâliden çıkıp kupa ara- basile evine dönen Sadrazam Halil Rifat paşa o levhanın önünden geçerken eğilip bakmış, ve çehresinde hiç bir alâmet göstermeden ge- çip gitmişti. Bu derece gemi azıya almış olan baba Ta- hir Türk edebiyat tarihinin en nazik ve kibar siması olan Recai zade Ekrem Bey merhuma dahi tecavüz eyliyordu, ve bu tecavüzden «E- debiyatı Cedide» doğuyordu. Ahmet İhsan (9) Bu makale 11 temmuz tarihli nushamızdadır.