No. 1710—25 UYANIŞ 402 Sigarasını derin derin çekti. Ve yüzunü daha iyi göre bilmek için dumanları ellerile dağıttı. Hayat geçiyor. Ey... hayat geçiyor. Ve ansızın, sigara dumanlarının son uzak- laşan halkalarıyla beraber kaybolan yığın yığın insanlar, zaif, şişman, küçük, büyük, zenğin, fakir harikulâde bir meharetle vucuduna gir- meğe başladılar. Bir adam gözleri içine girdi. Ve çıktıktan'sanra gördü ki, gözleri donuk- laşmıştır. O, gözlerinin renğini almıştı. Ve uzaklaşıyordu . Biri kalın kıpkırmızı dudaklarına girdi. Çıktıktan sonra gördi ki, dudakları posalaş- mış inceleşmistir . udaklarının suyunu emmişti. Ve uzaklaşıyordu. Bir el diri ve sert me- melerine girdi. Memele- rinin ufak ve sert ucların- dan çıkarken gördü ki, onlar ateş yanında kalmış balonlar gibi sönmüştüler. O, memelerinden haya- tı almıştı. Ve uzaklaşıyordu. Bak ... İşte biri baca- kları arasına (Ogirmeğe çalışıyor. OFakat ölecek ve onu bacaklarının ara- sına sokmayacak. Ölecek ve sokmayacak. Yyaşamak lâzım. Yaşamak. Ölecek ve sokmaycak. Ölecek de vucuduna sokmayacak onu... Her giren girdiği yer- den bir şey çaldı; çaldı ve gitti. Her giren bir şey çaldı. Bu yığın yığın insanlar gözlerinin rengini çaldı, dudaklarının hararetini, yüzünü taravetini, memelerin hayatını çaldılar. Ve uzaklaştılar. Ve şimdi vucüdunu çalaçıklarmış. Fakat ölecekte vermeyecek... Yahut ölecek ondan sonra verecek. Yığın yığın insanlar renk, hararet, ziya ve hayat çaldılar. O kadından bütün bunlar çalındı. Geride ne kalmıstı?... Gözlerini yavaş yavaş açtı. Ve gördü: Gözlerinin ziyası gitmiş, dudaklarının kizıl- lığı sönmüş, harap ve tehi bir yüz. Ey... Hayat geçiyor.. Boruların içinde akan sular gibi. Ve geçen hayatı yalnız aynalar söyler. Aynalar hayatınızı anlatır. Ahmet Ihsan Matbaası Limited Şirketi IBüyük ana ve torunları (Bir tablodan ) Yavaş yavaş ayağa kalktı; gözleri yüzüme baka baka, elleri örme ceketinin cebinde olduğu hâlde yavaş yvaş geriledi; ve sonra başı birden bire önündeki mermerin üstüne düştü. “Ugg Onun, kim olduğunu sormayınz; ismini bil- miyorum. Ve siz de, ismini bilmeden vücudvnu alınız, sonra, fırtınayla parçalanan bir sandal enkazı gibi onu fırlatınız, fırlatınız ve atıniz. O, dünydadaki metaların en kıymettarıdır. Ve efendiler bir buçuk lira... Dünyadaki metaların en kıymettarı bir buçuk liraya satılıyor efendiler. Hem ucuz hem sağlam; çürügü, çarığı, hile- si hurdası yok efendiler... Beyen beyendiğinizi alınız. Bir buçuk liraya.. Şişman, zaif, küçük,büyük; haydi gidiyor. 5 Hayat gidiyor. Mantar borular içinde akan sular gibi. Ve geçen hayatı yalnız aynalar söyler.. Aynalar hayatınızı alır, tekrareder, saklar, anlatır. Hanimefendiler, Bey- efendiler, odalarınızın dört düvarına dört ayna asınız. Karılarınız ve kocalarınızla ayna karşısında kavga ediniz, Metreslerinizle ayna o karşısında yatınız; ve sevğili- lerinizle ayna kar- şısında öpüşünüz, Zira unutmayınız ki, zeman geçer. Ve siz geçen zanıanın nasıl geçtiğini öğrenmek ve ge- çen senelerini tekrar yaşamak istersiniz. Ey ... Hayat geçiyor Düşünüyorum: Başını mermerlerin üstüne koymuş olan bu kadın da bir gün gidecek. Gidecek ve geçecek. Önümden, herkes hızla geçti. Konduğum masa üstlerinde, dekor gerçe aynı kaldı. Fakat bü dekor içinden geçen adamlar o kadar deği- şiktiler ki... Ve ben bir gördüğümü bir daha Onlar bir sahilde akan sular gibi Fakat ben onları görmedim. geçti. geçtiler, ve gittiler. bir daha görmedim... Meni müdürü: MAHMUT Sabır >