UYANIŞ No. 1710—25 garazkâr,en kıskanç bir hücuma uğramaktan kurtulamıyor. Ne hazin bir hakikat, değil mi? Fakat her hakikat gibi bunu da itiraftan çekinmemeliyiz. İşte hadisat, edebi hayatta da böyle bir vaziyet yaratmış, kâzip kıymetler aksettiren ve yalnız kendi gölgelrini çiğneyen cephelerin teşekkülü üzerine mukayese edilemez derecede yüksek,şuurlu, milli ve yerli diğer san'at cephelerini vücuda getirmiştir. Bu san'at mah- şerinde topraklar içinde eserlerde parıldıyor. Bu parıltıları görmek iste- miyenler ancak hasutlar, şarlatanlar ve edebiya- tın bile el'an derebeyleri geçinmek iddiasında bulunanlardır . Şunu tekrar edelim ki bütün edebi meslek- lerin fevkinde cidden mühim bir mesele karşı- sındayız. Mühim bir mesele. Artık edebiyatımızın şeyir ve tekâmülüne hail olmağa çalışan tüfey- lilerin tühlarını bütün sefâleti ile ortaya çikarmakın meselesi ... İşte bilhassa san'ata boğulması Jâzımgelen sesler, müstehzilerin münkirlerin, bir keli- mede bütün türk mille- tine «Senin edebiyatın ZAFER KARTALI Başında şerareler; zararı dokunan manasız bir tevazu ve sükuttan — Ulu Gaziye — bıkmış olan öz san'atkâr münekkidin vazifesi 397 yoktur, şairin yoktur, romancın, Oo hikâyecin, temaşa muharririn yok- tur ve ne buğün ne de dün mevcut olmamıştır » diye bağıranların Sesi- dir. İşte bilhassa bu menfi sesler boğulma- lıdır. Bu vazife de, hayatları san'atları ka- dar temiz olan hakiki san'atkârların, yüksek gayeli genç edebiyat- Yedi kat göklere dal! Yıldızlarla beraber Süzül, ey Büyük kartal! Yükseklerde güneş ol, Alçaklara korku sal! En kızgın bir ateşol, Semada Büyük Kartal! Hakkın şaheserisin ; Makamın, ebediyet. Asrın peygamberisin , Kitabın medeniyyet. budur. *debiyat sahasında bu hayırlı cidale atılan öz sanatkâr ve münek- kitlerin vazlfesi... Her şeyden evvel samimi olan ve milli ira- desi kadar milli edebi- yatına da iman eden bu « eser sahibi genç- lik » bu mücadeleden mutlâka muzaffer çıka- caktır. Bu yazı mücade- lesinde her iki taraf arasında çıların, son nesil türk edebiyatında eserlerile varlıklarını ve yine de göstermiş gösterecek olanların en başta gelen vazifesidir. Fakir, sade, fakat kalpleri heyecan dolu asil nesil! Bize bugünkü açık ve sade türkçeyi yaratan ve es- kilerin yapamadığı mu- azram işi bir hamlede Ta, ebetlere varan Namını ahlâf ansın. Sen, bir vatan kurtaran En büyük kahramansın. Sen daha dün bu yurdun Kefenini yırtansın. Tarihleri durdurdun, Seni asirlar ansın ! İBRAHİM FERİDUN yalnız şöyle birfark göreceğiz: onlar azemetle kuruldukları otomobilleri içinde ede- bi acizlerini imzalıya- caklar, asıl çalışan, ter- leyen, eser yapen genç- lik ise yolda veyokuşta yürüyecek.. Fakat hal- kın içinde dalaşan bu şuurlu kafilenin her sözü kuru mantığa de- ve on sene içinde başa- ran nesil! Benim ve arkadaşlarımın nesli... Bu nesil artık palav- radan, haris ve kıskanç şahsiyetlerin hücumla- rından, ve onların hiçlikleri kadar taaruzların- dan bıkıp usanmıştır. Ve şuna karar vermiştir: Suküt ve kalemlerimizin ateşi... Sahte şöhretler yıkılacak, lakaydi mazide kaldı. Ateşe, ateş! münkirler, mürteciler ya susacak, yahut sustu- rulacak... Bu günün türk edebiyatı, milli ede- biyatın ilk kıvılcımları bizim bağrımızdan kopan gil, eserlerine istinat edecektir. iş başınaı.. edebiyatımız Mücadele kadar Haydi, arkadaşlar, için yazı başına... Dünkü bugünkü edebiyatımızın kudretini göstermek bugün bizlere düşüyor... Elele ve kalp kalbe... 'Türk edebiyatı ve türk san'atı için... Bakın, bakın... İşte edebiyatımızın ufuklarında gün doğuyor ve yarasalar şimdiden okovuklara kaçışıyor. Haydi, arkadaşlar, iş başına! Çpalıt Gahri