396 UYANIŞ No, 1710 —25 Kendimden bahsetmekten nefret ederim.Pöh ! 3 ESKİ SÜTUNA vi Rİ ; si ç (Omuzlarını silkiyor) Fotoğraflardan tiksinirim. Her ye at AVDET neyse,sorun bana... Projelerim mi ? Zavallı dos- tum, beni projeler besliyen bir kadın ımı sanı- yorsunuz?.. Bunu söylerken (Colette) <r> leri tehlikeli olduğunu bidiğim bir tarzda yuvarlıyor. Sedi- rin üstünde ayakları asabiyetle kımıldıyorlar. Ne yapayım? Ona madam Jean Portail'a,mu- hakkak ve lâyemut bir şöhret temin etmiş olan şu nevi suallerden birini mi sorayım, yani meselâ « Ne tercih edersiniz, gratenli ma- karna mı, (o yoksa domates salçalı bir yemek mi? ve yahut: Sizin fikrinizce eğer Napolyon bizim muasrımız olsaydı kadın sporlarına mi tarftar olurdu, yoksa top mu oynardı? yahut ona müsyü Marcel Berger gibi şu suali mi sorma ayım : «Otomobil bugünkü hissi sergüzeştlerde bir rol oynuyor mu? Neyse, hele şükür işte bir değişiklik imdada yetişti. Dostun biri çicikler getiriyor. — Bakın, Paris ve Dünya gazetesi bakın be - nim ikametgâhımdan iki kilometro ötede bulunan çiçeklere... Ne koku değil mi? Ve Colette'in yüzü rayıhadar demeti nazikâne okşuyor. Hele şükür!.. Soğukluk zail oldu. Colette şimdi söylüyor. Ben ise hakkında «ağaçların büyümesi, ırmakların akmasi, çiçeklerin açılması gibi yazıyor» dedikleri kadını temaşa ediyorum. böyle. Size söylemekle projelerim yok. Bili- — İşte, azizim, şereiyap olduğun üzere, yorsunuz Yâ; geçenlerde (Arden) de en derin bir sükün birkaç gün yaşadım. Ne randevu, ne telefon V ne “de mülâkat... Ve üzereyim... A, bonsuvar Darangnes.. Karşı nızda gördüğünüz Darangn&s o benim (Gün doğumu) kitabının resimlerini yapmak üzeredir. Madam Marguerite Moreno, memnun bir tavırla, iki tıraşçıyı yola çıkardığını muzafierane bildirdi. Ben musaade almağa hazırlanıyorum, Col- ette bu cesurane kararı şiddetle tasvip ediyor. — Ha şöyle, çekiliniz. Yakında görüşürüz, ,.(Kendi ismindeki kızına dönerek) içinde eg (Bana sert bir nazarla bakarak ) şimdi. Fas'a gitmek meselâ pazartesi günü. Colette, Paris ve Dünya gazetesini teşyi eder ve kendisine kapımızın sırrın! gösterir misin? Ve bana gülerek “oruvar» diyor. 1929 senesi Serveti Fünün Şa ağ nushalarını takip eden kariler hiç süphesiz bu başlığı görür görmez tanıyacaklardır. Bugün işte o sütuna tekrar avdet ediyorum ve adeta eski bir sevgiliye uzun bir hasret sonunda kavu- şan bir âşık heyecanı duymaktayım. Fikir ve san'at âlemindeki hadiseleri yeniden tetkik etmek arzusu beni gittikçe sariyor ve üç sene evvel bu sütunu alâka ile takip eden, bazan da kıymetli mektuplarile muharriri daima teşvik ve taltiften geri durmayan karilerimin karşısına mütahas- sir bir ruh hassasiyetile çıkıyorum. Bu samimi itiraftan sonra artık son senenin ve bilhassa son ayların edebi hadiselerini göstermek isterim. Fikirlerde inkılâp Fakat nereden ve hangisinden başlayayım ? Siyasi ve içtimai hayattaki muazzam degişik- likler nispetinde olmasa bile san'at ve fikir âleminde de çok büyük istihaleler var. Görüş, hissediş ve anlayiş hususlarında yeni nesil edebiyatçılarının ruhunda ve fikrin- de çok farklı ve mütenevvi ntibahlar bir güneş parılusile janmaktadır. Bu meyanda, edebi ve fikri kanaatlerin bir mevi kasırgası içinde, isyanlar (o müsademeler, mücadeleler ( oluyor, kıymetler yerlerini degiştiriyor ve artık edebi şahsiyetlerin grup grup ikiye, üçe, dörde ayrıldı- gını görüyoruz. Yani edebiyatta cepheler teessüs ediyor. Edebi mücadele arifesindeyiz Evet, arık kıymetler tamamile anlaşılma- lıdır. Bunun ölçüsü karşılaşan zümrelerin edebi Şimdiye kadar eserleri bundan mahsullerile olacaktır. ferdi zekâların © yaptıkları san'at böyle adeta müşterek bir mesainin neticesi olmak zarureti ortaya çıkmıştır. Her edebi şahsiyet mutlâka kendi nesli içinde anlaştığı insanlar- dan, arkadaşlardan kuvvet alacaktır. Maddi hayat sahasında ezilememek için nasıl tutan kollara, bırakmıyan ellere lüzüm varsa san'at âleminde de muvaffak olmak için böyle bir muhite ihtiyaç hasıl oluyor. Aksi takdirde en güzel eser en