No. 1710—25 beyefendiler: odalarınızın dört düvarına dört ayna asınız. Ve akşam geldiğiniz za- man aynaların içine dikkat ediniz. Bir dikkat bin tehlikeyi kovar. Vs Hanımefendiler: çantalarinızda ayna taşımayınız. Dudaklarınızın öpüldüğünü, tekrar boyarken ayna anlar. Ve ayna dik- katli bir erkeğe herşeyinizi apaçık ve dos- doğru söyler. n Ey... Odalarının dört köşesinde dört aynası olmayanlar.. Odanızın dört köşesine de dört ayna asınız. Fakat zaman sel halile geçiyor ve aşağdaki saat durmuyordu. Yaşamak lâzımdı. Ya-şa-mak.. Yaşmak, ağlamak değildir. O da yaşamak istiyordu. Onun için bu oda- ya geldikten sonra, merdivenlere, iskarpinleri- nin ökçe seslerini tevdi etmişti. Sıgarasını çekti. Dumanlar dağılıyor, açılı- yor, uzaklaşıyordu. Ve şimdi dağılan, açılan, uzaklaşan duman- lar içinde bir vücut var. Koltuğunda iki deynek... Bacaklarının birisi yok. Yaşamak için tahammül lâzım. Yaşımak için tahammül. O, evvela tahammül etmemişti. Kötürüm bacakların merdivenleri bin zahmetle çıkmasına rağmen, o tahammül etmedi. Gelen adamın üstüne kapıyı birdenbire kapıyordu. Dışarda ihtiyar bir kadın sesi: — Affedersiniz, diyordu, belâlı bir kadın. —— Tuhaf. Erkek cevap veriyordu. — Para veriyorum; ister istemez yatacak. Orospunun belâlısı da olurmıymış. Lafmı bu?... Adam para veriyor. İsterse öldürür de... Orospunun da belâlısı olur mıymış. Orospunun belâlısı ... Ve odanın içinde bir ayna var: Ben. Oruspu aynası.. Fakat yaşamak için tahammül... O, gene iyi biradammış; koltukları altında- ki deynekler merdivenleri yavaş yavaş indiler. Siğara helezonlarla açılır, dağılırlar, uzakla- şırken, düşündü ki, bu oda içinde hayatına ilk girmek isteyen o adam eğer bu dakika gelmiş olsa, ona haykıracaktı: — Bir fahişe aç bile olsa her zaman para almaz. Ve fahişe vücudunu bazan'da kendi zevkile verir... O adam koltuklarındaki deynekle yavaş yavaş yürüdü; sigaranın son uzaklaşan dumanları içinde kayboldu. UYANIŞ 401 Ve arkasından, yığın yığın, büyük kuçük, seri insan sürüleri geçti. Her geçişte sıgara dumanlarının açılan, dağılan, uzaklaşan sisler- inde daima vücudunu gördü. Başını arkaya çeken, göğsünü ileri veren, bacaklarını geren çıplak ve tehi vücudunu... Ve bir gece birdenbire perdelerin zemine kadar indirildiğini gördü. Odada loş ve kuytu bir renk var; rakseden bir masa... Şişler, bardaklar, kadehler, tabaklar, mezeler. Ve kadınlar. Kadınlar dönüyor. Bazan bir bacak dönüyor; bir bacak bir erkeğin kolu arasında dönüyör, bir dudak bir kadının kalçalarında dönüyor; İskemleler dönüyor; tabaklak, bardaklar, kadehler, bıçaklar dönüyor; Bir dudak bir kadının kalçalarında dönüyor; Çalınan defler arasında kendi vucudu çiplak dönüyor. Başlar memeler arasında dönüyor ; Dudaklar bacaklarda ... ortada Ve ansızın sabah içimde billâr toplar gibi döndü. Kadınlar ve erkekler. Kırık şişeler, kadehlar tabaklar, mezeler.. Kadınlar ve erkekler. Başları kadın kalçalarında, kadın göğüslerin- de iskemle omuzlarında ve yerde yatan erkekler. İskarpinleri erkek karınlarında, bacakları erkek yüzlerinde, ve göğüsleri erkek ogöğüsle- rinde kadınlar. Dudaklar sarkık, çeneler dönük, gözler şiş... Kırık şişeler, kadehler, tabaklar, dökülmüş mazeler. Ve kırık bir tabak üstünde kırmızı bir turp. Elektirik sönmüş; ve kırık tabaklar üstünde yanan idare akisleri... Kendisinin yavaş yavaş kalkdığını gördü. Yavaş yavaş kalkiyor; öyle zannediyor ki, muazzam bir melhamede, yalnız kendisini sağ kaldığı bir kumandandır. Öyle bir melhame ki, sağ kalan yalnız onun çıplak ve tehi vücudun- da ateşin ve barutun bittiği zaman, dişlerin ve tırnakların hücnmu başladığını gösteren muazzam ve şehevi bir melhame... O, bu muazzam ve şeheyi melhameden çık- tıktan sonra, derisinin değiştiğini görüyor. O gece çıplak vucudundaki deriyi çıkardılar ve ona saçlarından geçirerek şehvetin. ve açıklığın derisini giydirdiler. Şimdi vücudu, bu odaya ilk gelen kadının hicabeden vücudu değildi, Ve yaşamak için — yatmak... Yatmak vucudunu vermektir.