400 UYANIŞ No. 1710—25 Hikâye: 92 — M19 Aşağdı saat, gecenin ortasını vuruyor. Düşünüyorum: hangi meta, kar- şımda vücudunu veren Şu kadından kıymetlidir. Bunula beraber hangi kıymetli meta, satılığa çıkmış bir kadından daha ucuz aldınız?. Kapı açıldıktan sonra, bu oda içindeki ka- dın, her zaman yapdığı gibi, gidenin arkasın- dan bir yeni getirmek için çıkmadı. Kalçaları bu gece çok yorulmuş olacak. Vücuduna, beline kadar gelen örme ceketini giydi. Çoraplarının kurdelasını düzelti. Bir sigara yaktı. Ve iskemleyi önüme çekti. On senedenberi, o ve başayız. Gerçi hayatına bir çok arkadaşlar geldi. Hayatına bir çok adamlar azami bir gece için katıldılar. Sonra, kasırgalar ve fırtınalarla parça- lanarak denizle sahile fırlatılan bir sandal enkazı onu odanın köşesine fırlattılar. Fakat o, yelkenlerini daha onunla ben baş gibi, gelen her fırtınaya karşı, sert açmasını bildi. Ve enkazı fırlatan deniz ögrendi ki, o, ne kadar parçalansada, parçala- nan kaburgaları tekrar kenetlenir ve onu hiç bir fırtına ramedemez. Sıgaranın ince dumanları dağılır, uzaklaşırken biliyordum ki, on sene kaburgalarını mahvetmek için, kolları, dişleri ve tırnaklarıyla bu karyolada üzerine savlet edenleri birerbirer görüyordu. Artık, kenetlenen dişlerin, sadece kollara verdiği sıkan kuvvet ciğerlerini birbirine geçirdi. Fakat yaşamak lâzım. Onlar çerçivemin uclarından sürü sürü çıkıyor, saçak saçak akın ediyor; dağılıyorlar, açılıyorlar, uzaklaşıyorlardı. Onların bütün akislari bendey- di ve kendisinin bütün akisleri bende... Hayat, mantar borularda akan sular gibi geçiyor . — Ve ayna içinde oyun başlar: — açılır, İşte bir kadın. Bu oda içine yeni geliyor; üstünde havı dökülmüş siyah ve kadife bir manto var. Bir fahişe odasındaki aynanın hatıratı Muharriri ? Kenan Flulüsi Kulaklarında ihtiyar bir kadın sesi: — Bahtın burada açılacak, Ben tekrar ediyordum; düvar tekrar ediyor : Bahtın burada açılacak. Bahtın— burada açılacak. Aradan seneler geçti. Ve bahtı güler gibi açıldı burda. Kulaklarında o sesten başka bir şey yoktu, kendisini bu oda içine getiren ayaklar ayni kapıdan uzaklaştığı vakıt, oturduğu karyola kenarından yavaş yavaş ayağa kalktı; yürüdü; karşıma geldi. , Ne garipl., kendisini hiç tanımıyordu... Üstünde kavı dökülmüş siyah ve kadife bir manto alan bu kadın kimdi acaba?.. e ona doğru ellerini salladı. Hayret. Karşısındaki kadın ellerini sallıyordu. Kaşını oynattı: Aynı hareket Omuzlarını kaldırdı: Ve çıldıracak. Aynı hareket Dilini çıkardı, aynı hareket; göğsünü açtı, aynı hareket; yumruklarını kaldırdı: Aynı hareket Aynalar hareketleri alır. Aynalar hareketleri tekrareder, Aynalar hareketleri saklar. Ey... evlerinde aynası olmayan- lar. Evinize birer ayna alınız. Ayna onun hareketlerini taklit etmişti. Ve saklamıştı. Hareketi taklit edilen o Zaman düşündüki, bütün dekoru şu aynayla şu karyo- ladan başka hiç bir şey olmayan, düvarları koyu filiz rengindeki oda içinde, siyah ve kadife mantolu kadın o dur. O, kendisidir. Ve kendisi o dur. Ayna onun bütün hareketlerini sakladı. Yüzünde gördüğü bütün işmizazları kaydetti. Gözlerinin o dakikada saniye saniye değişen renklerini, arkasında upuzun uzayan koridoru- nun içine nekşetti. Ve ayna, şimdi hatırlamak istediği bu zamanlar ona hepsini bire birer gösteriyor. Aynalar, içlerinde koskoca bir cihan saklar. Aynalar içinde hayrtınız mantar borularda akan sular gibi geçer. Ve aynalarda sabahlar doğar, gü- neşler batar, rüyalar kımıldar. Hanımlarını evlerinde yalınız bırakan