No. 1698—13 UYANIŞ 207 NESİR NESİR TAHASSÜSLER Siyah yağmurlu bir gece, Köşedeki fenerin ziyasından başka ışık yok. Pengeremde oturuyo- run ve odamın içi kapkarenlik, yalniz yavaş, yavaş yanan soba etrafa kıyıl bir renk; bir ve onun çıtırdılarında derin bir azabın hiçkirığını seziyorum ..... ıstrap rengi saçıyor, Mağmum gece bütün ruhumu doldurmuş gibi... Fenerin, islak yerlere vurmüş ağlıvan zıyasında, bilmem ne düşünüyor, ne bekliyo- rum... ve bilmem daha ne kadar zaman böyle mevhum bir hayali bekliyeceğim. Yavaş yavaş mai bir akşam etrafa iniyor, ve karları mai bir renk ayalandırıyor...... Köşedeki fener yine ağlıyor, ve ben yine pen- ceremde, nazarlarım, onun yaşlı bir gözü andıran sıyasında düşünüyorum. İçimde bir sükün bir tevvekkül var, bu güzel gece ruhuma süzülüyor. Ve örada haykıran ses yavaş yavaş snsuyor. Sonra birden başımı çeviriyor ve oraya bakı- yorum; yine soba yanmıyor... Fakat onun çıtırdılarında o mütevekkil bir ahenk, duvarda titreşen alevlerde bir ümit renği dalgalanıyor. Ve mai bir hülya bütün mevcudiyetimi sarıyor. Gizli, karanlık bir yol,.. iyice seçilemiyen ehreler, ve bir hayali andıran varlıklar... Sonra bütün. bunlara hakim gibi görünen fakat hepsinden daha muğlak bir sima ve içimde bir acı... bir canavar pençesinin ruhumda açtığı yara, için için sızlıyor sankil!... Fırtınalı bir gece; gözlerim kapalı, başım soğuk camda, hayalimdeki oOkırık hatıraları canlandırmağa beyhude çalışıyorum, hepsi iyi çıkmamış resimler gibi ılık ve tenksiz... © Sanki bir rüyadayım, durmuş gibi. veya müfekkerem Hayatımın bir gün eveline çevrilen gözle- rim her şeyi bir bulut arkasında gibi görüyor... Ve düne ait het şey bana çok uzak bir mazi imiş gibi geliyor. Dışarda firtina var,ruzgâr ağaçları ,hırpaliyor, ve ben düşünüyorum ,fenerin,bu akşam ziyası ağla- mıyor ve hissiz ma'nasıs domuk bir gözü andırıyor, güzel değil bü gece.. her şey sönük ve ölgün, benim de içimde o aci artik durmuş gibi. Yalnız onun yerini hissediyorum. Dalginım, .ve nihayet hafızamda her hayal daha ziyade siliniyor. Hepsi kayboluyor... yalniz, uzak, çok uzak .gibi görünen bir mazi...:. N EE ii Gi Gizli hatıralar, ve içimde artık sızlamıyan bir yaranın yeri... sonra hiç... bütün benli- “$imde derin bir boşluk. İNCİ SERAP SAHİL KIZI Deniz bana gururu öğretti. Her vüzellikte bir gurur yok mudur? denizciler gururludur, İşte onun içindir. ki Deniz renkten renge giren bir kumas ©i- ! : ze bidir, onda bazan mavi bir kadifenin, insana okşamak ve sarınmak hissini veren akışı, par- layışı vardır. Deniz kıyılarında doğan kızlar gözlerinin mağrurdurlar. Deniz kadınlar için korkularak sevilen bir sevgilidir. İşte onun içindir; ki deniz kenarlarında kadınlar, rengini ondan almışlarsa kizlar dalgalardan çığlıklarla kaçarlar; Lâkin, yine denizi sevgili bir kucak kadar severler, » havasını bilmediğim bir soğazda, akşam var... Lodos,“poyraz... Hangi hava yelken- lerin buruşuk yanaklarını bir balon gibi bos gaza doğru şişirirse, işte öyle bir akşam. Sular dün maviydi, lâcivertti, bügün sakin mavi ve gümüşü... Ufakta güneş, ağaçlarda parçalan- mış kırmızı bir uçurtma gibi... Yalınızın salon- larında nasıl kahkahalarınız uzadiyse, işte sular- daki akisleriniz de kahkahayle gülüyormuşsunuz gibi kivrilarak, uzayacak, bükülerek Oraya bakmayınız, oraya bakmayınız? Kız niçin bu miavi akan denizin kenarında oturuyorşun?, , Bilmiyor miydin o rengin, o derinliğin gözle- rine hakim olacağını? Şimdi ne olur bakma, yüzüme bakma... Gururun işkence, neş'en bir azap oluyor bana. BÜRHAN HALİT Bursada akşam «Keşiş» in üstünü sisler örtüvor. . Bir kuzu meliyor, bir kuş ötüyor, Sonra perde perde ezan sesleri... Bu anda bir rüzgâr gibi her yeri İlâhi, derin bir ses dolaşıyor, Yamaçlar büsbütün koyulaşıyor, Yıldızlar iniyor sarmaşıklara, Şimdi «'Temenye»den ta “Işiklarsa - Şu yolun gittiği hududa kadar - Ruha raşe veren bir sessizlik var. İçinden seziyor Bursa yasını, Uzak asırların hatırasışıı, “ni HALİT FAHRİ