No. 1698— 13 | Mustafa Kemal | ünvanlı şiirin lirik bir başlangıcı vardır; | Kavmının bir idam günündeydi,ki Sana bir acıklı nevha aksetti | Daha aşağıda: Il « Gel kurtar | » bu senin yeşil bahçende Elemle haykiran kuşların oldu. Gölgenle kaldığın ıssız gecende Kapıni çalan bir rüzgârın oldu. | diyen şair, memleketin o zamanki istirabını esatiri bir hatip gibi haykırmakta ve Milli elemin bir rüzgâr gibi o halâskârı aradığını söylemektedir. Yalnız, bu kurtarıcının büyük azmini, iradesini götermek için, 1ssız gecesinde gölgesile kaldiğını yazarak, onun, tek bir fert olduğunu anlatmaktadır. İstanbul hükümetinin alçaklığı da ! | Hepsi de bir devlet gurup ederken Bir mehtap seyrine çıkmışlar gibi ; Bir millet ölüme doğ ru giderken Birinin ürperme duymuyor kalbi ! | şeklindeki şiddetli bir istihza ile tel'in edilme- ktedir. Şiirde |Gazi Mustafa Kemale izafe edilerek söylenmiş uzun bir parça vardır, ki şair burada: (Zira sen kösteksiz arslanlar gibi Yurdunda hür gezmek için doğansın. Dünyayı dolaşan bir rüzgâr gibi Asırlar harbini yapan ırktansın “j kıt'asile Türk cihangirliğini ifade etmektedir. ; Muteakiben de aynı fikir, tarihin büyük hadi- selerile ispat edilmektedir. (Mehmet Eminj in : I Bir yeni Atile türküsül çağır | Bugünkü oSezarlar için harp iste | « Romayı yak Is diyen sesinle haykır | « Esiri kurtaran barbar benim !» de ! | mısralarındaki heybet ve tuvanmalık tam yerin- dedir. Bu hitabede türkiyeyi paylaşmak isti- yen istilâcı Avrupa emperyalistlerine karşı zaferi te'min ettirecek kadar kuvvetli bir harp felsefesi vardır. Bu felsefeyi idealize eden şah- siyetin sesinde, Türk tarihinin umumi ihtişamı “ olduğu gibi, azemetinde de, Roma zenginlerini mahveden barbarların kahramanlığı mevcuttur, O barbarlar, ki Romayı ezmekle bugünkü me- deniyeti tesis etmişlerdir. Bu kısmın ifadesi lâyemuttur! UYANIŞ 194 Şimdi | Aydın Kızları | ünvanlı şiir hak- kındaki fikirlerimizi söyleyelim. İşte, bu (70) kıtlalık eserin prelüdü: | Bu hazin toprakta bir yaslı ölke, Davudun mezamiz çaldığı bir yer; Burda da Sulara akseden gölge : Karanlık kubbeler, siyah serviler; Burda da her çehre gurup üstünde Geceye bürünen akşam yıldızı; Babilin kırmızı nehri önünde Bir yeni Kuddüsün ağlıyan kızı. | | Davut, mezamir, Babil, Kuddüş kız1 | ke- limeleri mukaddimenin ruhunu teşkil etmekte- dir. Şair, mukaddes kitaplardan mülhem olacak kadar tarihe aşinadır. Engin muhayyelesi ise, milli istirabın en küvvetli bir safhasını | Buh- tunnasır-Babil esareti | rivayetile canlandırmakta- dır. Şiirin bir çok kit'aları pastoralimsi tasvirlere hasredilmiştir. Bazan da | Tevfik Fikret | gibi: ( Doğmaz mı geceden sonra bir sabah | diyen şairin mısraları arasında esrarlı münise- betler vardır. Öyle,ki bu telkinci ilham, bir ilkbahar gecesinin sisi gibi, şiirlerindeki ideali ince tablolarla örimektedir, Meselâ ; | Sabaha doğruydu gecenin sesi Haykırdı bir hatif gibi derinden Etrafa bakındık : ayın çehresi Aksetmiş semanın penceresinden J | Şimdi Akdenizin meltem rüzgârı OÖpmüyor sevdalı saçlarımızdan . | Burda bip arabali yok ki vatandan Teselli verici sesler getirsin; | v.s. yalnız, neden | Mehmet Emin | de : | Bir islam ananın dindar kızısın ; Dilinde ezanlar haykırır senin, | mısralarile, muhataplarına, | Ziya Gök Alpl in | muasırlaşmak, islâmlaşmak, Türkleşmek | ile ifade ettiği içtimai teslisine inandığını zannettir- Halbuki, merhum içtimniyatçımızın bu fikri tamamen kıymetsiz ve gayrımantıkidir, Nitekim, filozof (Habil Âdem), (1918)de neşret- tiği |Serbest Fikir) mecmuasının (1 )inci,(2)nci, (3)üncü nushalarında,bu noktayı,vakıfane ve mü- kemmel bir tarzda tetkik etmiştir. Bizde, büyük âlimimizle beraberiz. Yalnız, o zaman, (Tedrisat| mektedir. mecmuasında Muallim mektebti o hocalarından M. Cevdet immasile ortaya filozof | Habil Âdem | in dininin Türkiyede telakki edilmişti. çıkan makalede nazariyesi, katolik cür'et o şeklinde inkilâp, Türk Mabadı (203 ) üncü sahifededir. neşrine Fakat, son