156 UYANIŞ No. 1695—10 Şimalde kış kayatı: İstanbulun bu haftaki hayatı bunu hatıra getiriyor. görünür; Zira o türlü düşünenlerce: biz öldük de sonra dirildik... Bu akide, haricte, bütün Avrupada kabul olunmuş bir fikirdir. Belki kendi kanaatlerince haklıdırlar; cünkü, malâm ya, bize <Hasta Adam» diyorlardı... Hoş, sak- lamaya ne hacet, bizlerde bile bu itikadı ta- şıyanlar az değildi... © Gaflet edilen bir nokta vardı ki oda: hasta adamın, Dürk milleti değil, onu müstebidane idare eden, inkişafına set çeken saltanat rejimi idi. Belki <sazete ismi ile bunun ne münase- beti var!..» dersiniz, değil mi? Fakat ben, pek büyük münasebet buldum: Uyanış, diriliş de- mek döeildir. Dirilmek, öldükten sonra olur; lâkin uyanış, uyuyan adama nispet edilir. Biz Türkler ölmemiştik, uyuyorduk, daha hakikisi uyutulmuştuk. . Önümüze bir büyük klavuz çıktı, omuzlarımızdan şiddetli bir surette sarsarak, u- yandırdı, sonrada en baş olarak yürüdü, bizi de beraber sürükledi, çekti, götürdü.. Nereye?.. ileriye, İşte hâlâ da götürüyor.. İşte mirim, münasebet: Uyanış! Halimize ne mutabık isim!.. Bütün yüreğimden kutlula- rım, kıymetli İhsancığım. Candan selâmlarım, ihtiramlarım. Kara Osman oğlu: A. SENİ