1 Temmuz 1948 Tarihli Sebilürreşad Dergisi Sayfa 12
108 , D A SEBİLURREŞAD Cüt 1, Sayı:7 yorum» demiş, sonra devesini Üüzer ınden mmıstı Ççöktürmüş ve Bo ok Hazreti Hüseyinin aıkadaşı ile kaışıkıler arasında hammedm şefaatini ummaşmlar» demiş ve Haz—. reti Hüseyinin emrile gerı dönmüştü. Hasım kumandanının Ha_zretı Hüseyin tarafına geç: münakağa: ' Hazreti Hüseyini müteakip Zuheyr bin El- * kayn, silâhlı bir halde, bir kısrak üzerinde iler- - liyerek bir nutük irat etmiş ve şu sözleri söy - “lemişti: «Ey Küfeliler!. Allahın azabından korku - nüz. Müslümanın müslümana hayırhahlık gös- termesi haktır. Biz bu ane kadar kardeşiz, bir din üzereyiz. Aramızda kılıç çekilmedikçe bu böyle kalır. Fakat kılıcın - sıyrılmasile aradaki. reşte kopar, biz bir ümmet, siz de ayrı bir üm- maet olmsuhuz. Cenabı Hak bizi de, sizi de Haz- reti Muhammed Sallâllahü Aleyhi ve sellemin züriyetile. imtihan Jediyor ve bize ne yapacağı- miza bakıyor. Biz sizi Hazreti Hüseyine yardı- , / ma Cahbar ibni Cahbar olan Ubeydullah bin Zıyadm âleyhine davet ediyoruz. Siz bunların zin gözlerinizi çıkardılar, ellerinizi ve ayakları- nızı kestiler, sizi hurma ağaçlarında salb etti - ler. Huer bin Adiy gibi arkadaslarmızı Hâni bm Ürve ile emsalini katlettiler!.n Karşı taraftakıleı Zuheyrı söğdüler. İbni Ziyadı methettiler: &Seni ve senin dostunu kat- " letmedıkce, yahut sizi. teslim 'alarak Emir Ü- in Ziyada gotuı'medıkce bırakma - 'Buna karsı Zuheyı' şu sozlerle cevap verdı «Ey Allahın kulları! Semiyyenin uğullarına yardımdan ise, Fatmanın oğluna: yardımı etinek yektir. Öna yardım etmiyecek iseniz, bari, onu öldürmekten sakınınız. Önü bırakınız da'amca zadesi Yezid bin Muaviyenin yanına gitsin. Siz onu öldürmeseniz de Yezid sizden hoşnut 'olur.» nun üzerine Şemmer, Züheyre bir ok --a'tmış,_ ve ona: «Sus, dilin tutulsun!» demişti.. - Züheyr ona hitap ederek: «Ben ssana hitap et- miyorum. Sen hayvanın birisin! Zannetmermn ki Kibullahdan iki âyeti dürüst okuyamilesin. Kı- - “yamet gunu sana en âcı azahi. mmdehyorum’» dedi. - buna karşi: «Çok geçmeden AL Şemmer, lah seni de, dostunu da Helâk edecek!.» demiş, üheyr: «Beni ölümle mi tehdit ediyorsun. Se- nınle ilelebed yasamaktansa, ölümü tercih ede- im. Üy İbadillah, bu alçak herifin sözleri sizi şldatmasm. Âli Muhammed kanmı döken, M_u— mesit_ Ş sırada hasım ordusü tarafında bir hâdi- se Vukubuldu Iraktan gönderilen ordunun ileri gelenlerinden olan Hur bin Yezid, ordu kuman- danı Ömer bin Sa'dın yanına gelerek: «Cenabı” Hak seni ıslâh etsin. Sen bu zat ile döğüşecek misin?» dedi. Örner: «Evet!» dedi. Hur, su ce- vahbı verdi: — Peki, Hazreti Hüseyinin tekliflerinden birini kabule imkân yok mu?. Ömer, buna imkân görüyordu Onun için, Hur'un sualine cevab : —- İş benim elımde olsaydı dedıgm olurdu.. Fakat Emirimiz razı olmadı. dedi. unun üzerine Hur bin Yezıd Ome]ın ya— nından ayrılarak Hazreti Hüseyinin tarafına ilerlemiş, Onâ doğru yaklaştığı zaman, kendisi- ne bir titreme âriz olmuştu. Onun'bu hahm gö- ren Mu_hacır bin Evs namimnda biri: . — Senin hahn insana hayret veııyoı Hiç bir vakada sende böyle bir hal görmedim. Kü- -felilerin en cessuru kimdir? dıye sorsalar, ben seni : gosteuı dim., demiş. - — Hut bin Yezid ona: — Kendimi cennet ile cehennem aıasmda görüyorum ve bunlardan -birini intihap etmek istiyorum. Ben cenneti tercih Ve intihap edıyo— Diveıek atını - mah_muzlamış; Hazreti Hu-. seyin tarafına Zeçmiş, 0: — Ben,-senin avdetme mâni olan ve seni burada tevkıî eden adamım. Senin tarafından dermeyan olunan tekliflerin - reddolunacağını, e ve işin bu raddeye yaracağını 'katiyen tahmin . - edemedim. Onuh için bana verilen emirlere ita- at ettim ve İtaat dairesinden çıkmak istemedim. * © Çünkü her'halde tekliflerinden birini kabul e- - deceklerini zannediyordum. Onların bu - hattı hareketi takip edeceklerini bilseydim, sizi kati- yern durdurmazdım.. Ben, kusürumdarn tövbe e- derek sizin nezdmıze geldim. Ölünceye kadar < sizinle birlikte harekat edeceğim. Ataba benim” bu hareketim tovbe olarak Kkabul ölunur'imu? Demiş; Hazreti Husey in de: . — Evet, Cenabı Hak tövbeni kabul eder ve seni affeder! cevabım vermişti. H
