Biribirimize yardım en büyük vazifedir. b ölüme ği başka bir gün, r içinen güzel yazıları bu Fransız şairinin yazdı- ğını söylemiştim. Lâfontenin hay- vanlara dair yazdığı bu masallar, bütün dünyada, daha ilk günden beri, daima artan bir uyanıklıkla karşılanmıştır. Lâfonten, yazıla - rında, anlatacağı, şeyi, sadece bir hikâye olarak anlatmaz. Dikkat edecek olursanız, onun yazıların - da, insanlara daima iyilikler yap - mak için ders veren yüksek bir in- sanm öğütlerni bulursunuz, Bu hikâyesinde, bir güvercinin kurtardığı küçük bir karmca var. Belki de, hiç farkında olmayarak, onlardan yüzlercesini, her gün a- yaklarınızın altımda basıp öldürü- yorsunuz.- Halbuki, unutmayınız ki, dünyaya hiç bir şey, maksat - ız ve düşüncesiz olarak gelme - miştir. Her hayvan yahut nebatın dünya üzerinde yapacağı bir vazi- fe, göreceği bir iş vardır. Onun için, dikkat edecek olursanız, in - sanlar, dünya üzerinde av mevsi- mini bile ayırmışlardır. Bu mevsi- min dışmda hiç bir insan hiç bir hayvanı avlayamaz. Onun | için bir nettiğimiz büyük bir hissi duyu - yor. Fakat, neticede, hiç bir vakit zararlı çıkmamıştır. hayvanların en çalışkanı olmak ü- zere a manda büyük bir his duygusu da vardır, Bir çok âmiller karıncala- iy yer altında meydana getirdik- Baktı ki, ayak ucui Bu Okyanos İyea Karıncayı görmeliydi: Karıncayı Hemen bir çöp aldı yerde: Bu As saman çöpü, arıncaya oldu köprü; Zavallıcık kurtuldu. emen nişan alarak, Atıyorken karınca i Güvercinle Karınca Elden geldiği kadar insan iyilik yapmalı, Bazan küçücük bir kuş kurtarır bir kartalı. Bir güvercin su içerken berrak bir çay kenarında, na düşmüş küçük bir karınca Baş vursa da dağlar gibi dalgalara, çıkamıyordu bir türlü kenara. Bir acıma duygusu uyandı güvercinde; kurtarmak artık onun emeliydi. LU Karıncanın tam önüne düşürdü yükseklerden. O sırada göründü bir baldırı çıplak, Güvercini görünce okla yay buldu. Acısından adam birden bire, mr Bunu duyan güvercin uçtu, aşi Ve kaybetti ogünkü yemeğini serseri. te gökleri; Lâ Fonten Hikâye Dünyada en zeki olarak tanın- | mış hayvanlardan birisi de köpek- | tir. Bilhassa on beş yirmi seneden: | beri, köpeklerin üzerinde yapılan ie en bu hayvanların in - ar kadar anlayışlı ve her şeye MİLO olduğunu meydana çı- karmıştır. Ben size küçük bir kö- peğin bir hocayı nasıl utandırdı - ğını anlatacağım BULMACA M GM İİ izi İşte şimdiye kadar verdiğimiz çaların en zoru, t o kadar da telâşa lüzum yok. Geçen hafta, onu ilk defa eli- nize almıştınız. Ve artık, her gün e seve okuyacaksınız. Orta yer deki harf, bu ismi bulmak için si- ze en fazla yarayacak olan harf - tir. Çünkü, bulacağınız kelimeyi, aşağıya okuduğunuz takdirde nasıl orta yerde geçiyor- Dünya yüzünde mevcut bulu- uların, her hangi bir ti bulunmuştur. dünya üzerinde ancak yüzde onu kullanılıyor. Avrupada 60 beygir kuvvetinde akar su vardır. Bunun 17 ın kullanılmaktadır. A- kettir. 125 milyon beygir küvvetinde mev - cut bulunan suya karşı ancak 18 milyondan istifade edebileceği söyleniyor. sa, soldan sağa doğru da yine orta yerde geçiyor. Dikkat ediniz. Çün ki elinizdedir. Bugün ölmüş liği iyi ya- d Ömer Syn B. bir hudut bölü — zabit yl ey Bölük, dağlık bir yerdeydi. Bilhassa, ya: zıcı, konuşacak insan ünlkeyda ğından şikâyet ediyordu: ir köpeğim var diyordu? Beni ondan başka hiç anlayan ok, Bunu dinliyen bir hoca: — Nasıl yok!. dedi. Sen bir kö- peği bir insandan üstün mü tutu - ğim senin yapamıyacağın bir çok hesap meselelerini derhal yapıve - rır, Hoca birdenbire kızmıştı: — Çok ileriye gittiğini biliyo - rum, dedi; fakat, bunu senin iyi kalpli bir adam olmana bağışlıyo- rum, : SEAN alin; Benim * köpe «| muşi r — Buna hiç lüzumyok: Ee tersen, derhal seni wi tihan edelim. Şüphesiz hoca buna razi “e | yacaktr. Fakat etraftan ısrar ettiler ki, hoca day: # — Kabul ediyorum, ei şey değil, sonra bu imti! kaçtığımı zannedeceksiniZ- Orada bulunanlardan birisi” du: — Hocam, sekiz kere yedi er, İşin hakikati, hoca pek cahildi. emi taşmdı? o © 28, dedi. Tabi eşi Herkes lad. Ör Seyfettin: Sonradan, köpeğin bunu yaptığını Ömer Seyfettin d — Çok kolay cancağzım,© Elimi cebime SR trniğ mı biribirine orum. İğ ğim de her Me bir def#” lıyordu. / birdenbire Ve in Bu a yalnız kışın yemek içi ları buğday rnk e değil, i. Bugünün asri bir şehir yahut bir otelinde nasıl bir istirahat sa - lonu, bir banyo dairesi, bir çok ev katları, asansörler, yatak odaları ve bir hasta odası varsa, bir karm- ca ailesinin oturduğu ve bir apartmanda da hemen hemen ayni şeyler vardı. Bilhassa bir has ta odası, bütün ailenin en çok üs - tüne titrediği odalardan biridi.Bu, karmcalardaki büyük teşkilâtçılık la beraber, ayni zamanda hasta - larına karşı duydukları büyük in - sanlık hissini de anlatıyordu. Lâfonten'n “güvercin ile karın- ca,, hikâyesine dönecek olursak, karmcanın güvercine karşı duydu- ğu hissi de bu suretle anlamış olu- ruz: Güvercin, bir taş yahutta bir kurşunla birdenbire öldürülüvere- cekti. Karınca bunu görüyor. Ve cının yavaş yavaş na yor; kü ir iğne ısırması her sola halletmiştir; güvercin kurtu - uyor, “ Lâfonten, bu hikâyesile insan - Sa ne istemiştir. Bunu dMişünü, a yardım, hepimizi vazifesidir. Çamaşır yıkayan çocuklar yi DİKKAT—, Taşra (okuyucularımızdan, hediyelrini istedikleri vakitte a- labilmek için, mektup adresimi- zi açık olarak yazmalarını rica ederiz, eğer bu hediyeleri vak- tinde alamazlarsa, bize bir mek- tupla bu işi bildirmeleri lâzım dır. Hediyelerin arasında, şim diye kadar olduğu gibi, bisküvi- ler, çikolatalar, ler, ve birçok seyahat kitapları da bu - lunuyor, bil - hassa bu kitaj e kış gi celerini e geçireceklerdir. dresi Küme Çocuk sayıfası müdürlüğü | Eğlenceli Fıkralar © | Japonyada kestaneyi nasıl ke. bap ettiklerini biliyor msunuz? galın üstüne saç bir levha koyar- lar ve bunun üzerinde alt üst e - derler. işe el geline, e bir kazana kum doldurup, o bu kum bu kızğın kum içerisine bırakılıyor; ve ora- da çalkıyorlar. Dışarıya alındıkları an, baştan aşa kırmızı, olmuş ve pişmiş bir halde bulunuyormuş. Küçük şoför Küçüklerin büyüklere. davranmalı, onlarm , manında kendilerine ii 4 lidirler, Resimde, ka ei vr caddeyi geçmek istiyen bi ğün bu hareketine a insanların durduğu verdiğini görüyorsunuz.