Veya opiyesten bahsederken önün mevzuunu anlatmamağa. ancak bunlar her kesin bilmekle mükellef bnlunduğu klasik eserler olduğu taktirde cevaz vardır. Bir kitap hakkında muhatrir Sırf kendi intibalatinı ve kendi kendine hasbuhal eder gibi yazarken, tabiidir ki vakayi kendi kendisine hikâye edemez; ederse gülünç olur, Yazısını siri ken- disi için yazdığını ilk söz olarak süv- lemesi ise, bu yazı matbaaya gönderil- diği andan itibaren her kıymetten mah- tum düşer. Bir de yahut piyesin olur ki, münekkit roman bir noktası üzerinde, muharriri ile münakaşaya girişir. Me- selâ ben, ( Roman. büyük hikâye ve hikâye hakkındaki Mülâhazalar ) ımda, bir eski romandan bahsederken, bu romanın kahramanı ölan kadının hiç bir sebep yokken sevmediği bir ada- ma kendisini vermesini çok manasız bulduğumu ve o vakte kadar pek yüksek ve kocasına pek aşık gösteri- len bir kadının böyle hareketine imkân olmayacağını söylemiştim. Mubharriri buna itiraz etseydi, vereceğ:m cevapta tabii romanın mevzuunu uzun uzun anlatmağa hacet görmez ve bütün söz- lerimi bir şahsın bir hareketini tetkik ve tenvire hasrederdim. Ancak, bu bir romanın tenkidi değil. romanda tek bir şeyin tenkidi ve tamikidir. Ve bü- tün karileri alâkadar eden bir mevzu halinden çıkarak, şahsi bir münakaşa şekline girebilir, ve binaenaleyh, tek- mil bir kari kütlesine okutturulmak istenmesi de nezakete bir az da mu halif bir hareket teşkil edebilirdi. Tenkit tarzlarını şu halde ikive ayırabiliriz. Birinde münekkit hemen her kesin okumüş olduğunu zannetti - gi en meşhur eserlerden bahsetmekte- dir, ve binaenalevh bahsettiği o eserle- rin mevzularını anlatmağa lüzuii gör- meden © eserler hakkındaki fikirlerini söyler lâkin böyle yazılar ve böyle yazıların karileri mahdüt olabilir, Çün- kü; meselâ Hamlet ve mesalâ Candi de hakkında o kadar çok düşünülmüs ve yazılmiştır ki, veniden bunlar için ihtisaslarını ve hükümlerini bilmek i tevedeğimiz münekkitler çok azdır. Lâkin,"eğer münekkit yeni eserleri dikkatle severek veya beğenmeden, şukadar ki dikkatle | okuduktan bahseden bir adams okuyan ve her yeni eseti sonra bundan hayatını okumağa hasretmiş olmak itibarile okuma saatleri daha mahdut rehberlik adamsa, karilerine o bir nevi etmeğe bahsettiği laka etrafı bir salâhiyettar o bir eserlerin omut- icmalini vermeğe mecburdur. O Çünkü, hele neşrivat hayatı Ozengin memleketlerde, her şeyi bizzat Kari okuyamaz ve ancak verilen izahat ile kendisinde okumak arzusu canlanacak eserleri alır. Vakıa, vakanın hulasasını okumakla iktila edecekler de bulunabilir. zamanda da, birçok kariler hu Fakat, aynı Asatan# mevzuunu bildikleri eserleri okumak ister, ve esir ne dereccde etrallı hulâsa arzusunu © kadar çok duyarlar. Ma- kalenin başında söylediğim gibi, pivese edilmişse (Oo eseri ookumak veya filme alınmış romanların bu savede pek çok kari kazanmış olduk- ları muhakkaktır. Hatirlarım ki, Claude Farröre'in zevcesi o Japonyalı Markiz rolunda olmak oOüzere, (Ma Batsille) | piyes olarak Ödeon'da seyrettiğim gecenin sabahında bekliyen birkaç kitaptan evvel oku- bu romanı sİmiş ve Sıra HAYAT, 16. Ruşen Eşref Beyin (Hüküm gecesi) hakkında vazmış olduğu bir Mmuştum. kaç makale, Yakubun o nelis kitabını mutlâka okumak arzusu verir, Münekkit bir eseri hulâsa ederken onu okutmamağa kariini ancak gare- zile, vak'aları gülünç şekillere soka: rak ve haiz olduklari hususiyerlerden Yahut ö münekkidin görüşleri o Kadar cansız bahsetmeyerek o sevkedebilir. ve yazısı o kadar frnadır ki, çok fena söyleyen kötü sesli bir muganninin ağzından duyulmuş bir opera parça- sindan ilelebet soğuyacağımız gibi, ondan bühsini oOduy ağımız esgTe karşı dü bigünelik ve hatta tevahhuş hissederiz. Ancak bu tarzın depil mü- nekkidin okabahatidir, ve tenkide yeltenenin münekkit olmak için ma- likiyeti icap eden mütaaddir ve ağır şartlara malik olmamasından mütevel- I özünde de şeklinde de hiç bir kıymet t bir keyfiyettir. Fakat eğer eserin ve hususiyet yoksa, münekkir bizi buna ikna edecek izahat vermekle Tena kitabı alıp okumak hatasına düş- mekten kurtarmış olür. Ve bu itidarla eserinin mahiyeti ilşa olunan değersiz hiddetine Idkayt kalarak, bizi ikaz eden adama teşekkür etmek icap eder, müellifin Nahit Sırrı Hayat Ön beş günde bir çıkan ilim Felsefe ve san'at mecmuası Idarehanesi Ankara Maarif Eminliği Yanındaki daire Abone: Seneliği 376 kuruş, Mes'ul Müdürü Faruk Mafiz edilir ilahile