kâtibe verdi, tamamen verdi. bütün manasile verdi ve gizli kadın aruk resmi günün büyük saadetini bekle- meğe başladı. Yedi sene evvel bir gün bu açık saadeti ve gizli kadınlığı duyan genç kız bu günkü mahzun, siyah saten gömlekli Muallim hanımdan başkası değildi. Afet: Delikanlı sinanda müdirile berağer kısa bir teftiş seyahatına çıkmıştı. Mayıs sonunda döndüler, Delikan- İı haziran sonuna kadar hep teftiş raporları, perakende; mühim ve müs- tacel işlerle uğraşıyordu: — Şu işler bitsinde.. Senelik iz- nimi alayım, on beş günde Müdür izni ilâve ideceğini vaad eti. — Ahl Bir buçuk Ay. Ne eyi, Ne “ gyil Yaşasın Müdür bek. "Temmuzun ilk haftasında birgün Muallim arkadaşlarından - Genc kızın saadetini bilmeyen bir bey - söz ara- sında önlatti! — Ne tali! Ne şans! benim bir Mektep arkadaşım vardı, Fakir bir memurdu. Dehşeti, zengin. bir dul kadına çatmasınmı? Kadın beş altı vaş daha büyük ama alun, elmas, mal mülk kumkuması, arkadası da çok seviyor. Heman me imufiyetinden İstifa ettirdi... Onların nirâh merasiminden geliyorum. — Bur şanslı bey kim? — 'Tanımazsinız. Nazif adinda bir delikanlı, Gene İaz âni bir harekerle sarsıl- dı, vere yuvarlandı, bayılmıştı. bu, gelecek hafta evleneceği ve kendi- sini verdiği delikanlivdi. Bu, Süzan hanımefendinin köcası ve Gülötenini Babası mütahhit Nazif bevefendi idi. O günkü bayvginliğin sebebini kim se anlayamamıştı. Günler geçerken! Mahzün Muallim hâtumla şen be bek öyle sevişiyorlardı ki. Küçüğün sesi saadetini hatırlatıyor, gözleri afeti teselli ediyordu. Yalnız yedi senenin içinde biriken iztirap, kin, nefret, alda- tılmışlığın verdiği izzeti nels ve na- mus açısı gittikçe derinleşiyordu. r kaç dela mektebi değiştirmek istedi, Anneler, babalar, veliler Müdüri- yerine koştular, rica, iltimas ettile, bu çok evi Muallim hanimetendiyi mek- tep te alıkoydurdular, Süzan hanımefendinin bütün da- vetleri, israrları boşa gidiyordu, Bir çay içmeğe bile gitmedi. Daha ilk en hanımefendi pek ağır bir kumaş, sonra tek taşlı bir çift küpe hediye etti. Ret idemedi. Hanımefen- di kendisini çok seviyordu. Ah, aramıza bir karışsanız. di- Si öyle ahbaplarımız, dostlarımız, eğlencelerimiz var ki... Sizi tanıtmış olurdum. — Teşekkür ederim hanımelendi. biz Muallimlerin bütün dostları, ah- bapları, sevğilileli hep bu küçük yav- rulardır. Nihayet kırk yılda bir sine- maya gitsek bile ertesi sabah geç kalmayalım diye içimiz içimize sığmaz. Ve hanımefendi gittikten sonra, odasına çekilir, gizli gizli ağlar ve gözlerini silerek çocukların icine ka- tışırdı. Gülören nerde ise köşar gelir »okşa beni Muallim hanım» diye eteklerine sürtünürdü. Zenginin ve güzelin düşmanı çok olur. Nazif beyefendi bir gün vazıha- nesinde otururken şu kapalı imzasız tezkereyi aldı: (Bu gün saat ikide, eski hizmiciz biniz Fatma kadının Hısardaki evine ansızın giderseniz zevceniz Büzan Hünımetendiyi orada, şol koyun koyuna bulabilisiniz efendim.) Nazif Bevelendi şaşalddı. Derken bir gün evvel şehir postasına virilmiş başka bir yazı ile başka bir mektup daha geldi. (Zevceniz Hânımelendiyi her cu: Ma öğleden sonra kâübiniz Nuri elendi ile, her pazar öğleden sonra şolör Murat efendi İle muntazamca rk iğ) laaan HAYAT, 4. bir surette yakalamak isterseniz Hısar- daki eski hizmetciniz Fatma hanımın evine lütfen teşrif ediniz.) Bü istihzalı facianın yükü alunda ezilirken çalan telefonda şu sözleri dinledi: — Eğer şimdi Fatmanın evine bir adliye memuru, bir polis ve bir heyeti ihtiyariye İle gitmek isterseniz zanalinize bir suhuleti mahsusa olmak İçil nöbetçi müddei umumisi ile Hı- sar karakoluna ve mahle heyetine malümat verdiğim maruzdur Beyefen- dil NMazil Bey sendeleye sendeleye adliyeye gitti ve cenaze halinde Fatma kadının kapısında durdu. Hadiseden şoför Murat efendi, Süzan Hanımdan daha çok utandı ve korktu, Üç ay sonra: — Sana karşı irtikâp ettiğim bütün cinavetlerimi hatırlayorum. — Betbaht bir adam sıfatile sana liica ediyorum. Susma! Sekiz senedenberi çek- tiğin irin derinliğini seziyorum, onları b rdim. o melun ka- dınla resmen ayrıldıktan sonra yav- rumla yapayalnız kaldım, Bizi Sen kurtaracaksın. ve yapmamı İsteyorsunuz Na- sz G3 gil Beyefendi? — Yine birlşelim. -— Yâni şimdido, beni Süzan Ha» iimelendiyemi teşvik ediyorsunuz? — Haşa sadece evlenelim diyo: tüm, — Süzan Hürumın kocasiyle evle: hemem! Gül Örer... oküdar sevdiğini bildiğim Gül Ören iğin, bu yavrunün hatır) içini. — Gülörenin bâbdsi ölan bir udamila evlenememi! se Lİ dcimiyormusün? Bir müs ve hayat ıstırap! bin bebeğe bedeldir. Nazif yere çökdü, dlnini gizli ka dının ayaklarına dayadı ve höngür höngür ağlamağa başladı. Aka Gündüz el e eli bi m, üz m > a