; liz ti her blolar 1, Bel- da da amm GE “niz pek zaif düştüğü ve Sayı: FİDİAS ie MİKELANCELO Koca heykeltraş bizi atik ed- vara ait heykellerin önüne götür- dü, ve mmuhavere dâhi biraz evvel benimle balısetiği mevzua tabii olarak bağlandı. Eski bir Yunan eseri olan bir mezar taşı Anatole France'ın takdirini mucip oldu. Bu taş, bir aşk ile bakmakta, ve kendi omuzlarına doğru eğilmiş bir hiz- metçi olduğu halde oturan bir genç kizi tasvir erkeğin gerisinde de hanımının kadın durmakta ediyor idi. Amatole dedi ki: — Şu eski Yunaniler hayatı France haykırarak "ne kadar severler idi! Bakinız! Bu mezar taşının üzerinde hiç bir şey ölümü hatir- Müteveffa kadın hâlâ berhayat olanların arasında bülu- latmiyor. nuyor ve onların yaşayışına hâlâ iştirak eder gibi görünüyor; yal- ayakta duracak Omecali Olmadığı için oturması lâzım geliyor. İşte eski mezar taşları üzerinde ölüler ek- seriya bununla farkedilmiştir: on- ların bacakları dermansız olduğun- dan birdeğneğe veya bir duvara yahut dayanmaları, oturmaları Jâzımdır. 132 ——— —— 3 “Bu ölüleri farkettiren teferruat ie Eee e ka II meyanında biri daha vardır. Kendi etrafında duran berhayat insanlar onlara şefkatle baktıkları halde, onlar gözlerini müpliemiyet içinde gezdirirler ve hiç kimseye nazar- larını nasbetmezler. Kendilerini görenlerini onlar görmezler. Bu- nunla beraber kendilerini şefkatle sevenlerin ortasında muazzez ma- lüller gibi yaşamağa devam eder- yarı hazır bulunuş, ler. Ve bu bu yarı uzaklaşma, ise eskilerin kavlince, güneşin ziyasından mah- rumiyetin ölülere ilka ettiği tees- sülün en müessir bir ifadesidir.» Daha bir çok eski heykelleri gözden geçirdik. Rodin'in kolek- sionu müteaddit ve müntahaptır. Hele bir Herewle heykelile mü- tefahirdir ki onun metin ve mev- yun şekli bizi şevk içinde birakti. O maruf şişman Herenle Farnese'e hiç te benzemeyen bir heykel idi. Gençliğine ilâhın Harıkulâde zait idi. mağrur olan bu yarım gövde ve âzası son derecede in- cedir. Rodin dedi ki: — İşte, tunç ayaklı dişi ge- yiği koşmağa mesbur etmiş olan kalıraman filhakika böyle idi. Lizip'in yaptığı O ağır musari” ise bu kabil ————— Hayat Nakleden : VAHİT meğe muktedir olamazdı. Kuvvet ekseriya zarafet ile birleşir, haki- ki zarafet dahi kuvvetli olur: işte bu iki kat hakikatı şu gözümü- zün önünde duran Herewle teyit ediyor. Filhakika, siz de görü- yorsunuz ki vücudu me kadar, mütenasip ve ahenktar olursa kendisi de o kadar kuvvetli görünür. ? Anatole France, gayet cazip bir ilâhe gövdesi karşısına uzunca tevakkuf etti. Dedi ki: — Praksitel'in Vönus de Önide ünvanlı şaheserinin kopyası olmak üzre devri atikte az çok serbest olarak vücude getirilen o müteaddit çıplak Afrodit lerden biridir. Eski Yunanilerde bir çok eyi | heykeltraşlar kendilerinden evvel gelmiş olan bir üstadın eserini dikkatle taklit ederlerdi. Onlar umumi fikti pekaz tadil ederler, ve ancak icra ilminde kendi şah- siyetlerini gösterirlerdi. Zaten bir heykele perestiş edilince artık artistler o şekilden ayrılamazlardı, çünkü mezhebin kabul ettiği bütün ilâh tipleri kati surette sabit kalırdı. Çıpla z yahut çömelmiş bir çok Vermesi!