5 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a 'e ;' y a &. *Sanı o müthiş yılanın git -r?e Sıkışan halkalarından, ü- ' Vij :e bir zehirli ok gibi çevrilen tü u den hiç ummadığı bir tesadüi? W | "ara; Tal h. YZan, — kamasını > MNe saplamış, fakat canavar | | | | ) ) : .“'ı : uk!. hic bir şey olmamış gibi o- : 's..uzc"ine hücumda devam et Phn * Hattâ şimdi can açısile-a- -. daha fazla saldırıyor, onu i h"l dili ile sokmak istiyordu. îru'SIP&da Tarzan birdenbire Büğhk duydu: . ti ağaclardan birinin dalların Şanan Kaya Güllenin sesiv - * Dabilirdi iş h. ten |. Sima; P he Saldı gevşetmişti. Şimdi ya Süzülüyordu. l | Db d üza “îm | Yün ( Meye başladı. b V, K aa İöyiabu l ı"—iı— ıhuki hu. Dl:mı Vi “ak bir halde bulunuyor ' Zeki maymunun müaü . ş wfı —'*.__,'/_ - hayvanın h i;e?ki mMmaymun Tarzanın feti e Ce bulunduğunu anlamış , " ecanından bir çığlık atarak 'u;;ü*mdadma koşmayı düşün - Fçt Yaş, Fat, canavar yılana karşı ne İ Munla beraber, Kaya Gillle İam, YYan insiyaki ile, kendini l:’iı_edallat'dan aşağı attı ve bir yılanın üzerine saldırılı. 0 müthiş boa yılanı, eski Hakmış, zehirli dilini, üze- ran hayvana çevirmiş- 1 bir kıskaç gibi sıkan Va3 çözülüyor ve aşağı knıl;m“ Vücudunu — kıskıvrak Sindan ziyade onun, üzerin- “Sük bir temasla kaymasın. iten 'I'& fazla sinirlenen ve ür - h“hu Arzan da soğukkanlılığını! Ya yine muvaffak oldu Gülle yılana karşı müda. ııa-Zırla.rıu-ken o da boayı tepelemek için bir plân n *Md ç. . Ç *eıi di Vaziyet eskisi kadar teh - ö L *Sildi. Çünkü biraz evvel Yilanın elinde, bir şey ya, 2 mukabil yılana karşi *Cek vaziyette bir Kaya H Üstünlük kazanmışlar- -21- ış'.;'ı',' 7 n L AU ha d Yılan eski avını bırakmış, üze geçmişti. Fakat maymun serbest. ti, kendisini müdafaa edebilirdi Diğer taraftan Tarzan da serbest kalmıştı. Gerek kendisinin, gerek maymunuün müdafaası için bir ça- re düşünebilirdi ve elinden eski - sinden daha fazla bir iş gelebilir- di. Hulâsa, yılan yeni düşğmana kar şı harekte geçmek için eski avını bırakmak gafletinde —bulunmuş ve şimdi karşısına bir düşman yerine iki düşman çıkmıştı. Kaya Gülle, boanın üzerine ati lhip onu kendisine doğru çektik . ten sonra gerisin . geriye sıçramiş, ve oradaki ağaçlardan birinin ü - zerine çıkmıştı. Yılan, gözleri dönmüş, zehirli dili bir karış dışarı çıkmış vazi- yette, kendisinden kaçan bu avın Üüzerine atılmış, o ağaca fırlayın- ca kendisi de oraya çıkmak iste, mişti. Fakat arkada kalan Tarzan boş İurmuyordu: Yanındaki taşlardan en sivri uçlusunu ve en keskinini bir ham lede seçerek: bütün kuüvveti ile yılanın üzerine fırlatmıştı. Yılan o saat yere bir külçe ha linde düştü. Bir karış açık duran ağzı kapandı, zehirli dilinin yarı- 1 dışarda kaldı ve gözleri süzül- ile gimdi yılana karsşı Bütün bunları ağaçtan seyre . den ve icabında Tarzana yardım için tetikte duran Kaya Gülle, Ti şitti 've, arkasına şöyle bir ba - ne yeni saldırana doğruü hareket2 | D.ef'ı'ne Pesinde bu zaferi görünce sevincinden müthiş bir çığlık kopardı ve bir lâstik top gibi ağaçtan yere atla- yarak Tarzanın boynuna sarıldı. İki dost, müşterek zaferlerinin başucunda biribirlerine sarıldı - lar ve Tarzan, kendisine evvelce de bu kadar iyilik etmiş olan may munun, daha sonra, harekâtın - dan şüphelendiği için adeta ken . di kendine utanç duydu. — Vahsşi hayvanlar ormanındı Tarzanın başına gelecek mace - ralar bununla bitmiş olmuyordu. Tarzan, Kaya Gülle ile beraber, yerde ölü yatan boanin yanından Ayrılacağı -Barada birdenbire &i- kınca! —Fil geliyor! diye bağırdı. Maymun, daha o bağırmadan evvel, fili görmüş ve tehlikeyi an. lamıştı. Fil, onları görür görmez bhü - yük bir homurtu ile, üzerlerine doğru gelmiye başladı. Yolda ö- nüne çıkan fidanları eziyor, yap- rakları çiğneyor, ağaçların alçak dallarını birer kibrit çöpü gibi kopariyordu. Mütkiş yılanın zehirinden ken. dini kurtaran Tarzan, filin hor - tumundan kaçmağa muvaffak o- lamadı. Fil o kadar âni gelmiş ve hor- tumunu o kadar isabetle sallaya. rak Tarzanı yakalamıştı ki, buna maymun bile şaşırmış ve hemen bir ağaca zıplamıştı. O koca fil, biraz evyel yerliyi yaptığı gibi, Tarzanı hortumile yerden kaldırdı, havada bir iki kere salladı salladı ve pat! diye yere bıraktı... Tarzan yere bir külçe halinde düştü ve bir takla atarak olduğu yerde kaldı. (Arkası var) HABEFP ŞOCUK SAYFASI Bilmece kuponu 5 AĞIISTOS — 1939 n H e — BİLMECEMİZ 15 inci Sayfada İk Y w rxUMURCAK Kolay bir çare! K h Mt c B GÜ . l N HÜ Âe) Bîı'ı 100—< %'diğî ğ Yutulursam sana ya-| <« Ya sen bana ne vereceksin ,| — Ne mi vereceğim Senden gi T "dî Aman kaymaklı dondur- |söyle bakalım? Çabuk! . yutuğum - bilyeleri geri veririm. PK 1 n I ŞenSözler I BİLMEZMİŞ! — Söyle bakayım, yavrum. Do - kuzdan sgonra ne gelir? — Bilmem ki! Dokuzdan sonra ben daima yatarım, uyurum... CANI ÇIKMIŞ! Miki, Karabaşa rastgeldi. Kara- baş, yolun kenarma oturmuş, din- leniyordu. Miki: — Ne o, kardeş? diye sordu. Taş rır taşıdın da bu kadar yoruldun? | Öteki cevap verdi: — Taş taşımadım ama, buraya| gelinceye kadar canım çıktı. O zaman Miki: — © halde, dedi, madem ki ca - nın çıktı, yorgunluğu hissetmez -| sin artık! " ;|kâfi gelmiyor, muharebe ihtimaline karşı da ha- zırlanıyorlar, b l * NE SÜRAT Sümüklüböcek kaplumbağaya rastgeldi. Baktı: Bu hayvan kendisine pek benzi- yordu. Onun da arkasında kabuğu vardı. Yalnız, sümüklüböcek kap - lumbağaya baktı baktı da, sonra kendi kendine: — Bu ne sürat! dedi. O da bana benziyor ama, ne kadar hızlı gidi - yor! / CEVAP Yoldan geçen adam: — Al Deliğe mi düştünüzr — Yok, deliğe düşmadim de, ben yolda duürürken etralfıma bu kal - dırımı ördüler! yorlar. |— Bakalım ne çıkacak ? L şuni; 6 — Yeşil. wgv 9* SĞ - Yazın, tatil günlerinizi — her halde sporla ve oyunlarla geçiri - yorsunuzdur. İş « te, biz de size bu hafta spora ait bir resim boya - ma eğlencesi ve - riyoruz. Fakat, ortada görülen bir şey yok diyorsunuz, değil mi? Acele etmeyin. Boyalı kalemlerinizi ve - — va sulu boya ta- kımınızı alıp res mi, aşağıda söylediğimiz şekilde boyayacak olursanız öyle güzel bir resim çıkacak ki, siz de şaşırıp kalacaksınız. Şimdi resmi, şu suretle boyayın bakalım: O — Beyaz; 1 — Sarı; 2 — Açık kahverengi; 3 — Koyu kahverendği; 4 — Mavi; 5 — Kur- * Su içinde ateş! — Resimde gördüğünüz dalgıç elinde bir nevi makineli tüfek tutuyor. Su içinde de muharebe mi edecekler? Evet. Artık karada, havada ve denizde kullanılan silâhlar bile denizin dibinde Bu, Amerikan bahriyesinde icat olunan bir silâhtır. Bunları deni - zaltı gemilerindeki askerlere veri. aynı zamanda dal - giç elbiseleri de giyecekler ve de- niz altma inip tahtelbahirden çı - ederse, su içinde ateş eden bu ma kineli tüfekle çarpışacaklar. * Bir çandan beş ses! — Adam merak etmiş dinliyor: Çandan a. caba nasıl bir ses çıkıyor diye. Eğer kulağı kuvvetli ise farkede- cek: Beş ayrı ses çıkar. Bir çanı vurduğunuz zaman uzaktan bir tek ses çıkıyor gibi gelir. Halbuki yakından dinlerse- nız. İşte, hassas âletlerle yapılan tecrübelerde görülmüştür ki, bir çandan evvelâ, en kuvvetli ola . rak bir ses çıkar. Bu ses bir nota ile tayin edecek olursak, ondan sonra daha hafif olarak çıkan seslerin de ayrı ayrı dört nota ol- duğunu görürüz. Demek ki, bir çandan çıkan ses beş muhtelif nota üzerine imi: Böyle bir vuruşta dört nota bir - den çalan musiki âleti gördünüz mü Hiç! * Göze inan olmaz! — Gözleri- mizin bizi aldattığını bilirsiniz. karak düşmanla harbetmek icap | niz çanın vınladığını da duyarsı - | Ne garip şeyler ! Halbuki biz her şeyi gözümüzle görürüz, Onlar da bizi aldatırsa artık neye inanmak lâzım? Şüphesiz, şaşmayan bir şey var, sa o da hesaptır. Onun için göze inanmamak, hesaba inanmak lüâ- zım. Fakat, Fransizlar bayraklarını hesaptan ziyade gözün tesirine kıymet vererek yapıyorlar: B'lirsiniz, Fransız bayrağı sol - dan sağa sıra ile mavi, beyaz ve kırmızı renkte üç yoldur. Bu üç parçanın biribiriyle aynı enlilik- te olması lâzım değil mi? Evet, ama, Fransızlar öyle yap miyorlar. Çünkü tecrübe ile gö - rülmüstür ki mavi göze daha ge- niş görünür., Onun için PFrans:z bayrağında mavi parça daha dar, beyaz biraz daha enli, kırmızı hep sinden geniş yapılır. Fakat, göze hepsıi bir ende görünür. * Top içinde define! — Ucsuz, bucaksız çöllerden birinde yüz - lerce sene evvel, korsanlar altın saklamışlardı. Bunu sonradan ge- lenler öğrenmişler ve aramaya çıkmışlar, Fakat, altınların nere. ye saklı olduğunu bilmiyorlar, Bunun için uzun müddet arıyaor - lar, kumları eşiyorlar, ağaçların diplerini kazıyorlar. Nihayet, yine böyle bir graştır- ma esnasında, içlerinden biri bir ton kovanı görüyor., Onun ucun - daki tıkacı çıkarıyor ve o zaman toptan oluk gibi sarı sarı altınlar boşanıyor. Topun içinde bulunan bu defi. ne bulanlar arasında taksim edil- miş, top da müzeye kaldırılmıştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: