$ AĞUSTOS — 1<59 MAL, A HABERİN TARIHI ROMANI: 65 Yazan: Muzaffer Muhittir| HATUM RENGİZ HABER — Akşam Postası Miray atı üzerinde titremişti Achilos dudaklarını ısırdı. Gregortusun adamları bu sirada Meşaleleri yakmışlardı. Bu meşale. itle meydan derhal aydınlanmıştı. Meşaiclerin aydınlığında Gregoriu - Sn yüzü görünüyordu. İznik tek - ; halde Ser in sert bir sesle doğ, Tudan doğruya sorjuğu Sual kar Wemnda şaşı gözünü telâşla iki tara- İa oynattığı görülüyordu. Sonra, birdenbire ati doğruldu: — Serdar hazretleri! dedi. Va - İÜ Şanlı hakan Osman bududu ei Yarında böyle bir harekete mücase- Pe: bir küstahlıktır. Fakat iş &ni VE gayet müstacel bir emrivaki 6i. İl. Karşmızdaki serserilere kuman. İ& eden kumandan hükümdar: haşme Andronikoza İsyan etmiş bir hayduddur. Onu &- "ilen tenkil etmek mecburiyetinde kaldık. Haşmetlâ bakan Osman, ki bâyük ve ganlı dostumuzdur, keyfi- Yettan elbette ki haberdar edecek Ve özür diliyecektik , Herif Kara Halit bütün damar. “rımdan gayet mahirane bir ta - biye ile varmi Zira İznik tekfuru bir defa mshirane bir taydı. kilde özlr diledikten başka tenkil | *dilmesi lâzemgelen bir âsinin ten. kiline mâni olmak suretile Bize Hikümdarma hakan Osmaam rey VE Tuhsatmı almadan husumet gös İsmek vaziyetine düşüyordu. Kara Halil işin bu renkte oldu. RU anlayınca hattâ belki de Gre yardım mecburiyetinde ka. Çandar: tunç gibi bir sesle: — Kumandan Achilos kimdir? Di 05 atm: öne sürdü, Tam Ürğalelerin önüne gelmişti >— Benim serdarım, dedi. Kara Halil atının ürençileri üs. ünde eğilerek Aci MU gibi kesilmiş olan narin yüzüne Ükkütle baktı, “Bi Bu zatı tanmıyorum!.. dedi. Akat kendisinde bir eşkiya çeh - görmiüyorum!.. losun hiddetten © vakit Miray atıldr: 177 Müsaade buyurun, köleniz ar. *âfyim!.. Dedi, > Böyle, delikanlı!.. a ray Gregoriusun şaşı gözlerle a, ii yan yan baktığını göre - *k ona yeldaremli bir nazar sti , a van Efenâim!... dedi, köleniz veli, #tim hakanın sadık bendelerin. el Achilos ise vakık Bizans ag İndarınm (— teşmabeyincisinin İldur! Fakat hükümdar kendisini | “ire hakan Osmana baskm yap - işin tavzif etmiştir. Halbuki bütün yn yeti ve benimle birlik, 2, Pörraya bakana ubudiyetini ar. da pve gelmekteydi, Tam bu #ra, yy tekfuru sskerleriyle önü - “8 çikarak ve benim teslim edil- Ge İstiyerek buna mâni olmak is li ra Halilin uzun bıyıkları asa kay sallandılar, Kendilerini dik- yi © Ünlemekte olan Achilosa eli, Batarak: By, > Delikanlının söylediği doğru Diye soru, vezin tereddüi etmeden cevab > Tamamiyle? kaç örün Mirayın bu müdafaası ay da fena bir vaziyete düştü. Rey “crhal anlamıştı, Fakat he » & koymnu karıştırdı. Ve koy . van kırmızı bölmumu İle mü - a rem Pivakör bir Larır'a mektubu Ka le vzetir: Pize Mal hatun hazretlerinin Dize gönderilmiş mahrem bir hi Hanı Achilos Bizans | emrini takdim ediyorum. Lötfen bir defa bakrmız!., Dedi. Sonra adumlarma eğildi: — Meğaleleri kaldırm!., Diye bağırdı Havaya kaldırılan (o meşelelerin sydınlığında Kara Halil bayretle bu mektuba güz gezdirdi. kül rengi kesil . hatun ismi onu titret - orius da Ms) hatunun ne mişli, . Greg 3 bir mektubu buluna . üzerinde | t bu dikkatle okumakta o - İlan Çandarlmın o yüsünü merak ve İheyecanla takip ediyordu. Mektubu okuduktan sonra filhakika Kara İ Halilin yüzü değişmişti. İ Çandarlı (o mektubu okuduktan sonra evvelâ hayrot ve tereddild Made eden hir hareketle koca sar, kik bıyıklarını bükmeye başladı. Bu mektuba sanki insnamıyör gi - biydi. Sonra mektubu O Greğorinsa uzattı ve: — Hakanın haremlerinin emrini hâmil olduğunuz için size itimadi » muz olacağı asikârdir! Dedi. Miray atı üzerinde titremişti İ chilos dudaklarımı Gregorius .uzafferane ve son derece riyakâr bir gülüşle gülerek atı üstünde reverans yaptı, — Esasen haş hakanın da- hi samim! ve daima itimadmı haiz hir dostu olduğunu arşetmiştim! de di. Binaenaleyh takdir buyurursu. nüz elbette ki Mirayı tevkif etmek nda canımı verecöğ A. dı, bir va. silemdir!., Kara Halli hayret içindeydi, si- ra bizeit bünkür Osmanm bu İzmir tekfuru Gregorfusa karşi gizli ha, rekâta hazırlandığına vâkıfti. Fa - kat ayni adamda Mal batunun sa. mim! bir mektubu bulunması ve bu mektupta bünkürm mutemeğ adam larmdan biri olduğunu da bildiği bir adamm bu herif tarafından der . dest edilmesi (o emrolunmasmı bir türü moltyamıyordu. PLANŞ it driving - A: der Trsnsmisslonsrie, men (Treibrismen, Rio - men) 6 şan) F: le propriâtsire (de Texploitetion agricole) : tbe farmer A: der Gutsbesitzer BUĞDAY YIĞINI (taz) la mevle de blö e #tack of corn (the P b stack) . As der Getreldefelmen (die Feime) 8. Fi la sac 8. 1: the sack of corn (the sack of grain) A: der Kornsack (Getrel, 8 desack) NARMAN NIN ÜSTÜ (taraçası, sa, banlığı) . Fs in pinte - Cörme de İs 2096 he threshing , ill er İ tho belt - genring (the PATRON (riraatle uğra» BUĞDAY ÇUYANM Miray, Kara Halilin mütehayyir bir yüzle düşlinmeye başlayışından vilistifade: — Devletlü serdarım!.. dedi. Ken mir olsa dabi bu bir gey ifade et, jmez!. Kara Halil başmı kaldirarak bu | cüretkâr sözüne kızmış gibi Mira - yım yüzüne baktı: — Niçin? — Çünkü esasen hakana teslim olmak üzere Bursayâ gidiyoruz!,. Hem yalnız kendim değil, yanımda da bir Bizans kumandanı ile bir Bİ, :a03 kitai askeriyesi üç birlikte!, Binaenaleyh kendimiz teslim ol. maya giderken bu sdamm müdaha- esi ve bizimle muharebeye kal olmadığma | saşması iyi bir niyeti İ süphe bıraktırır mı? Kara Halil tekrar pala iri elleriyle taraklıyarak düşünme“ ye başladı ve bir dakika sonra ba. şın kaldırdı: — Her ne olursa olsun, dedi, ha kanım hududu üzerinde gece mu, harebes! yapmak nizama muhalif tir!.. Eğer her iki taraf bunda mizle An. açı müdahı İz mu?. eye mecburuz!. Kara Halilin son derece vskar ve »eybetle söylediği bu sözler, me » salelerle garib bir surette aydm . lanmış bu meydanda çin çın çınla- muşta, Hiş kimse cevab vermeye cesa | ret edemedi, | Kara Halil sonra Grezoriusa dön| dü: i — Bizim size itimat ettiğimiz gi. | bi elbette sizin de bize itimadmız| olsa gerektir!.. dedi. Yüzü değişmiş ve şaşı gözleri 2- detâ koğuklarmda titremeye baş , lamiş olan Gregorüm (isteksiz bir — Şüphesiz... Diye homurdandı, (Devamı var) 43 9. 10, İ | belt, the belt) (samanları mak için) F: la prosse 10, A: die Stroh; .. İL F: le chartet sac de bl& ik of com lan Kortskceken . F: la palile prassie) 1: the straw Straw) A: das Stroh de bi$ On bauffe, | MAKİNESİ- İ: the refuse KANTAR ( or welghlaz - disinde benim derdestime ait bir e-| rar edecek olursa biz de kuvveti, | 1: tb6 straw - the cart wi | — Baş tarafı dünkü sayımızda — | — Ona bakmağa hevesim yok. Evine dönmesini istiyorum. Çalış" İmağa mecbur kimseler için hiç hürmeti yok. İhtiyar, bahçenin ötesine, son jra garsonlara doğru baktı. — Bir konyak daha, dedi. Aceleci olan garson yaklaştı. Sarhoşlar ve yabancılarla konu- şürken (o ahmakların kullandı j ihmal ve lâbalilikle: — Bitti, dedi, artık bu yok. Şimdi bitti, İhtiyar: — Bitti mi?, gece Garson masanın köşesini, bir bezle sildi ve başını salladı . İbtiyar kalktı. Ağır ağır tabak- ları saydı. Cebinden, deri bir pa- ra çantası çıkardı. Borcunu ver di. Ve bahşiş bıraktı, Garson, ihtiyarın yola inişine baktı, Metin değil, fakat vakarla yürüyen çok ihtiyar bir adam. Acelesi olmıyan garso: — Neden burada kalp içmesine müsaade etmedin? diye sordu. (Demir kepenkleri İndiriyorlardı) Daha, saat iki buçuk clmalı.. — Eve gidip yatmak istiyorum. — Bir saat ne olacak?, — Benim için ona göre olandan daha fazla bir şey.. — Bir saat, hep ayni şeydir. — Sen de bir ihtiyar gibi ko! nüşüyorsun.. Bir şişe şarap alıp | evinde içebili — Bu ayni şey değik. Karısı olan garson tasdik etti: — Hayır, ayni şey değil. Haksızlık etmek istemiyordu .. Sadece, acelesi vardı. — Peki sen evine mutad saat. ten evvel dönmekten korkmuyor musu' 7, -— Beni tahkir mi ediyorsun?. — Hayır arkadaş alay ediyo - | rum, v A: der Dreschkasten BALYA MAKİNESİ balya yap» â palile pron pressa BUĞDAY ÇUVALLARI DOLU ARABA rempli de ith the saeks A: der Wagen mit den SAMAN (saman balyası) (la pale (pressed (Preğetroh) KALBUR ÜSTÜ F: la bele (halle, bâle) les döchets m.) A: der Abfali baskül) » F: ls basenle İ: the contesi ima! balance machine ihresbing machine (the Ju A: die Zentesimalvaage *hresher) bi (eme Brücki ONWaLge) Acelesi olan garson demir ke- pengi indirdikten sonra doğrula - rak — Hayır, dedi, Jok itimadım var... itimadım var,. Garosnlardan daha yaşlısı: — Gençliğin var.. İtimadın bir yerin var.. dedi. Her şeyin ve var. — Peki, senin neyin eksik?. — Çalışmaktan gayri her ş6- yim. — Bende olan her de var. — 'Hayır. Hiç itimat etmedim. Artık genç te değilim.. — Haydi, aptal, aptal - söylen neyi bırak ve hepsini kapa.. şey sende Garsonlardan yaşlısı; — Ben kahvede geç kalmak is tiyen adamlara; Gidip yat. siri hevesi olmu: — Eve dönmek ve yatmak isti- yorum, Garsonlardan yaşlısı — Biz iki ayrı cinsteniz, deği. Şimdi evine dönmek için giyin d. İlâve ettiz — Bu şeyler her ne kadar pek hoş iseler de bu sade bir gençlik İ ve itimat meselesi değil. Her ge- ce istemeye İstemeye kapatıyo” rum, Çünkü buraya, kahveye ihti” yacı olan biri gelebilir, — Arkaklaş, bütün gece açık duran kapalı kahveler var ya! — Anlamıyorsun, burası temiz ve hoş bir kahve.. Aydınlık, Işık pek iyi ve şimdi yaprakların göl. geleri var, Garsonlardan genci: — Geceler hayrolsun, dedi, Diğeri de: — Geceler hayrolsun, Hedi, hitin temiz ve hoş olmasıda İğ zım.. Çalgıya hacet yok. Bu ne çekingenlik, bu ne korku idi?l., Pek iyi bilmediği bir şeydendi bu, Her şey bir hiçten başka bir şey değildi. İnsan da bir biçti keza... Ordan başka bir şey değildi. Ve ışık, mubtaç olduğu her şeydi... Muayyen bir intizam ve temizlik te böyle. Bir kısmı içinde yaşı yerlar va bunu bissetmiyorlardı.. Fakat o biliyordu ki her şey hiş, daha sonra hiç.. genc hiç, hiç, hiz., Hiç içinde hiç. ” Bir barın önünde ayakta, etra- fa kıvılcımlar saçan bir kahve ©* cağına gülümsedi. Bârcı — Ne içeceksiniz?, Diye sordu. -- Hiç, Barcı. — Bir deli dahat. Dedi ve dönklü. Garson: — Küçük fincan, dedi. Ba cı onu boşalttı. Garson: — Işık pek aydınlık ve boş ww Fakat ber pek temiz değil, dedi, Barcı ona baktı. Fakat cevap vermedi. Konuşmak için gece pek — Bâşka bir kadeh ister misli, niz? diye sordu. Garson: — Hayır, teşekkür ederim, de. di. Ve çıktı. Barları ve kapalı kahveleri sev- miyordu » Temiz, İyi aydınlatılmış bir kahve bambaşka bir şeydi... Şinm di, daha ziyade düşünmeden odu. sına dönecekti. Yatağına tuzana * cak ve nihayet günün ışığiyle & yuyacaktr. Kendi kendine; “Nihayet, dedi, uykusuzluk . tar başka bir şey değil, Her hal- de, bu bir çok insanlarda da w Elektriği söndürecek O kendi! kendine devam etti: | “Tabiatiyle işık bu, fakat mu-| lari, — BİTTI — #La motsson İİ The Harvest of Grain (the Harvest of Corn, The Harvest) A: Die Getrel- deernte (Kornernte, Ernte) ORAK MAKİNESİ (biç. mo makinesi) İn moissonneuse (la faucheuso mâcanişue) . İ: the reaping . machine (the reaper, the hürves- ter) A: die Getreldemöhma- schine DEMET a saman (sap) | bağ İ . Fi: la gerbe (la a le lien de peaille » 1: the sheaf (tho bundle of corn) n» the binder (e wisp of straw) » As die Garbe (das Gebin, de) a das Strohseil tte) HASATÇI (orakçı) » kosa (tırpan) 8. FP: le molssonneur Ge faucbeur) » la foux 8. İ: tho reaper a the seytbe 3. A: der Sehnitter a dis Sense ÇİFTLİK HİZMETÇİLE- KİNDEN BİR KIZ DE. MET BAĞLAMAKLA MEŞGUL F: la file de ferme en train de Wer les gerbes , İ: the woman.harvester binding the sheaves A: dle Magd belm Garben. binden DAR YOL iş le pelit ckemin İ: the fiold.path A: der Feldweg SINIR TAŞI . FP: la borme . İ: the boundary-stone 1. A: der Grenzstein 1. SAP 7. F: le chaume (Vdtenle f, Yosteule /,, "öteuble f. Yöteyliğre /..) 1.1: the stubble . He 317