4 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 1

li *x— İaber , ee B ö H ; ü ' t n T SON HAVADİSLER KŞAM POSTAĞI —— T'-'-lefon 23872 Sene: 8 — Sayı; 2685 # AĞUSTOS 1939 CUMA I].—ın ışlcn. Tel, 20335 Y ye e r” < Bugün öğleden sonra Y # e Cumhurreisi, İngiliz amiralını kabul ediyor (Yazısı 4 üncüde) l P-— UÜmumi harpte Mevlevi Taburu Yazan Rahmi YAĞIZ dd dÜ sükeği AA AAA AM Mevlevi taburu erkânı; önde yürüyen Veled Çelebidir | Her türlü silâhla mücehhez | koca bir düşman taburu ney Çalınarak - nasıl -karşılanır ve korkutulur ? Umumi harbin tuhaflıkları arasında garabet rekorunu kı- ran bilhassa iki hâdise, iki teşekkül, bugüne kadar yalnız müntesipleriyle tarikat mensuplarına münhasır kalmış perakende malümat halinde uzayıp gelen ve âdeta efsane. leşen MEVLEVİ TABURU ile AKSAKALLILAR a- layıdır. Enver paşanın cepheden cephe- ye sürdüğü Mevlevi taburunun muhtelif harp sahnelerindeki harekâtı Tabuerun, bazan göz yaşartan, bazan gülmekten katıltan maceralarına dair vesikalara müstenit tarihi tefrikamıza dd dddt Aa.d SA P ASA AAAAAAMA ddd AAA AAA # S VAA GA AA — O M F LN Ş S L — L .Y * ÖÜT TÇT :B : WweeK yakında başlıyacağız arüy w ı—mmi LALETRLA AAA AAA AA Sofyada iki tebli neşredildi Bir askerimiz yaralanmış Bulgar gazetelerinin verdikleri bu haberi kaydı ihtiyatla telâkki etmek Sofya, â — Bulgar Harbiye ne. zareti gazetelerle birkaç gün evvel neşrettiği bir tebliğde Trakya hu- |dudumuzda Bulgar hudud askerle- riyle askerlerimiz arasımda bir çar. »Pişma-oldüğü vea iki taraltan. leali olunan kurşunlardan bir askerimi. zin yaralandığı bildiriliyor, Bulgar harbiye nezaretinin res- mi tebliğinde verilen izahata göre, iki askerimiz Bulgar hududunu te- cavüz etmiştir. (!) Bulğar hudut askerleri hududu tecavüz eden askerlerimize ihtarda bulunmuşlar, bu ihtarr dinlemiyen askerlerimiz Bulgar askerleri üze., . L isteriz rine ateş açmışlardır. Bu silâh atc. şine mukabele eden Bulgar asker- lerinin kurşunlarımdan bir askeri - miz yaralanmış, diğeri geri çekil . miştir. Bu hâdiseden sonra Bulgar hu. dut kumandanı bizim zahitlerimiz- le karşılaşmış ve vaka tesbit edil- dikten sonra yaralı askerimiz zabit. lerimize teslim olunmuştur. Bu tebliğin gazetelerde intişarın. dan iki gün sonra gazetelerde ikin- ci resmi bir tebliğ neşredildi. İkin- ci resmi tebliğ, nezareti parlâmento komisyonu) na (Devami 4 üncüde) Zelzele Eskişehirde Halkevi binasının duvarları çatladı, birçok evlerin bacaları uçtu Dün, saat 14 ü 33 dakika 13 sa-)den 125 kilometre mesafede tah - niye geçe şiddetli bir zelzele kayde-| min edilen bu zelzelenin de mer - dilmiştir. Merkez üstü rasathane - (Devamı 5 incide) Bir Amerikalı kadın muharrir geldi Amerikada Türkiyeyi hâlâ esrarengiz —ı Trakya hududunda , hâdisemi oldu. ihliyat efradı gemilerine girerlerken 5'a (Bulgar harbiye 1'!: donanmasının seferber edilen Avrupada askeri hazırlıklar Ispanya, Fransa hududunu fahkim ediyor (Yazıst 4 üncüde) , bir Şark memleketi sanan.lar varmış Amerikanın tanımnmış kadın mu- harrirlerinden Mrs, Mirtle Robin. son, tetkikat yapmak üzere şehri. mize gelmiştir. Amerikalı kadın muharrir mem « leketimizi iyice tanrmak için etüdle, rini tamamiyle Türkler arasmda yapmayı tercih ettiğinden Beyoğlu | ötellerine gitmemiş ve doğruca Sir- kecide Özipekpalas oteline inmiş .- tir. Mrs, Robinson bu sabah bir mu. harririmize şunları söylemiştir: — Türkiyede bir ay kadar kala- rak büyük Türk milletinin yaptığı inkılâpları, terakkileri, — yenilikleri Amerika halkına tenitmak maksa, diyle bir eser yazacağım, (Devamı 5 Mirtle Robinson incide) Mrs, ÇERCEVE Bir neferle mulakat Arap atmım şahane boynu gibi, yüzünde Anadolulu bir nccıbet damgası taşıyan bir nefer gördüm tramyayda, Neferin halindeki 3agıı safvet ve duruşundaki erkek hicap o kadar hoşuma gitti ki gözlerimi bir an yüzüne çiviledim. Sıkılan nefer sordu; İ — Ağabeyim, ne ha.kıyorsun. — Beğendim seni, Utandı, yere baktı. Tramvayın sahanlığında şa.luızıhk. Lâfı açtım. — Adm ne? — Ali oğlu Hasan, — Tevellüdün? — 330, — Norelisin sen? , — Adananm Çakalderesi köyünden, Dünyanm hiçbir edebiyatı, bana bu kaskatı sözlerden daha derin görünemezdi. Bu som altından hazinenin kapısını kurcalamakta devam ettim: — Ağkerlik sana yaramış maşallah! Yüzünden sağlık f:şim-fyor. Cevabmı kelimesi kelimesine, virgülü virgülüne kaydediyorum?: — Nasıl yaramasın ağabeyim? İyi yiyoruz, iyi Şiyiyoruz, iyi işli- yoruz. ' — Demek rahatsın asker ocağında? — ÜÖyle rahatım ki daha 5 yıl terhis edilmiyeceğimi hilsem bay- ram ederim. Hazdan mest olarak sordum: — Arkadaşların da senin gibi mi düşünüyor? Derin gözlerile yüzüme baktı. Bu mevzuda şüphe iİhtimalini hoş gözmiyen bir tonla cevap verdi: — Herkes benim gibi düşünüyor. Ya sen nerelisin ağabeyim? — Maraşlıyım. Ben İstanbulda doğdum ama babalarım Maraştan gelmiş, — Yakınız üyleyse biribirimize, — RBiz çok yakmız biribirimize, Çakalderesi köyünden Ali oğlu Hasan beni büyüledi. Devlet _ğls_'ıi. sünde vatanım bu en küçük adamıyla konuşurken, hbirdenbire en bn;u. Büyle konuşuyormuşum gibi, bu seste bütün Türkiyeyi hulâsa odeu bir salâbiyet ifadesi sezidlim, — Ne dersin be Hasan, harp olacak mı? — Mevlâ bilir onu, — Olursa sevitir mislin* — İstemem kan dökülsün ama ağabeyim, şu davuk zuma._*qor-me lı:ı-ırolîr vesselâm, Necib Fazıl KISAKÜREK