4 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K Evlâdın, vatanm müdafaası uğrunda aldığı j yühek ve şerefli vazifenin başarılmasıma çalışır- #m gehid düştü. Her taraf şehid kanile yoğrulu Oyurdumuz ve topraklarımız bu kahraman yüzbaşı- — yı da bağrında bulunduruyor, senin anne kalbinde ,' getireceği derin sızıya mukabil, büyük | bir şerefle memlekete hizmet uğrunda ölen bir şe. - hid anne olmaktan doğacak gurura hak kazandığın İçİn seni ftebrik ederek en derin taziyetlerimle tesellilerimi arzederim, * Başkumandan vekili Enver İş anlaşılmıştı. Fazıl, Cevriye, Mecdinin annesi <de karışarak bol bol ağlaştılnr Genç kartal kendi- Vö ini evlât tanrmalarını, Mecdi ile geçen kan kardeş. " #i bahsini anlatarak temin etti. i Bağrı yanık anne hıçkırıklarla evlâdımın ma- |“temini tutarken oradan ayrıldı. Ertesi sabah ihti- — yar anneye ait Mecdinin maaş cüzdanını da bırak- — tıktan sonra tekrar vazife başına dönen Fazıl ar- — tık seyrek uğrayışlarla ziyaretlerini büsbütün kes- miyor, bayram ve sayılr günlerde ihtiyar kadının elini öpmeğze geliyordu. Mondros mütarekesinin imzası, İstanbulda |kara günlerin başlangrcını ihbar etmiş, ilk fırsat . — ta bavullarmı kapan İttihat ve Terakki erkânı, baş ta Sâadrazam Talât Paşa ile Enver, Cemal Paşa - lar ve merkezi umumi azası bulunduğu halde İs - — tanbuldan kaçmışlar, Talât Paşa Almanyaya, En- ?er ve Cemal Paşalar da şarka sSavuşmuşlardı. Mi Fazıl bu tarihten itibaren meınleket!n mü - sadele safhasımna karışmak için hazırlanmış, Ana- — doluda müstevlilere karşı baş gösteren milli mü . deleye İştirak etmişti. Bidayette orduda vazife an Fazıl Adananm Fransızlardan istirdadı Üze- “rine yine Fransızlardan alman Brege 19 tipi üç ' yarenin kumandanlığı ile garp cephesine gel 3! — miş, büyük taarruzun sonuna kadar hava kuvvet- '* kumımdanlıgmı muvaffakıyetle başarmıştı. | İsmet İnönü, büyük zaferden sonra Mudanya | protokolunu imzalarken İzmirde eski yerinde du - h aT ve Mecdi ile beraber ilk kurs gördükleri ta - . kumandanlığına getirilen tayyare binbaşısı Fazıl, taburunu teşkil ettikten Ssonra İstanbula çelmiş, Mecdinin hatırasma hürmeten annesini |— erketmiyen Cevriye ile ihtiyar anayı bulmuş, Fa, çaht her görüşte kendi evlâdını anarak yeniden ağ- '“ ihtiyar kadmt teskin ve teselli etmişti. — — Kadıncağızın bir ricası vardı. " İzmirdeki oğlunun — mezarını bir defa olsun Şörmek, öna bir avuç toprak atmak bahtiyarlığını :lrak ptmek ,#" Fazıl, buna söz vordi, İzmire döner dönmez, onları da oraya aldıracağını vaadetti. — Tabura gelir gelmez bir ev arattı. Meedinin V ll ' lüştüğü katolik kilisesi meydanma bakan kâgir etirttiği ihtiyar anne ile Cevriyeyi bu eve yerleş- — - Yaşlı anne, her sabah arzüsu yarida kalan ©enç nişanlı, Cevriye ile birlikte şehitliğe kadar _yor, Mecdinin mezarının başmda #aatlerce du- — I'akat Nihat bu kadınla tıpkı bir üVgıIıIe konuşur gibi konuşuyordu. Son — ra da kendisine sorduğum vakit — yalan : *: üö_yledi. 1 — — Bütün bunları bana başından anlat. — Behire evvelâ birkaç kelime ile hâdiseyi : hülâaa etti. Sonra, derdini anlattıkça sü * ltün bularak, hikâyesine tekrar başladı ve — bu iki Istırablı günün bütün teferrüatını Yazan: lzmırdekı Katolik kilisesinin duvarı - yiğit Türk kartalının katili oldu | çıir evi kiraladı. Bir hafta sonra da İstanbuldan | oKi li © gn Ç RAHMİ YAGIZ ruyor, topragîıu kabartıyor, levhasmı Cevnye:,e okutarak gözyaşları döküyordu. Fazii da öğleye doğrü yaptığı uçuşlarda bir defa anne ile nişanlının oturdukları evin Üzerin - den uçuyor, şehitlikten dolaşarak meydana dönü- yordu. 21 mayis çarşamba günü, erkenden kalkan binbaşı Fazıl, çetin Türk kartalr Goödron sistemi yeni bir av tayyaresini muayene etti, Fransadan mübayaa edilen bu tayyare son model av tayyarelerinin başta gelenlerindendi. Bu. nunla bir uçuş denemesi yapmak hevesini yene - meyen kumandan emir verdi: — Bu tayyareyi hazırlayın!., Emir, derhal yerine getirildi. Usta pilot ma - kinistin işlettiği motörü muayeneden geçirdi, işa- retini verdi, tayyare geniş pistte koşarak hava - landı. Hava çok güzel, güneş tlık bir okşayışla yüze güler gibi tatlı, rüzgâr hafif, enfes bir bahar gü - nüydü. Tayyarenin mükemmel oluşu, en ufak hare . ketlerle lövyeye baş eğişi Fazılm çok hoşuna git - Alçalryor, yükseliyor, kanat üstünde dönlişler löping, tono, yapıyor, gabriye çekiyor, gökte, bu zengin ve nefis tabiat dekoru içinde neşeli bir u - cuşla eğleniyordu: : | Artık uçuşa nihayet vereceği bir zaman mu- tat ziyaretlerini hatırladı, önce Mecdinin düştüğü katolik kilisesi meydanma doğru uçtu. Evin üze- rinde bir defa döndü. Sabahm erken saatlerinde motör gürültüsüne uyanan Ceyvriye pencere önünde Fazılım akrobatik uçuşunu bir zevk ve hayretle seyretmiş, evin Üze- rine gelen yeğit karlala beyaz bir örtü sallayarak ak istemişti. Fazıl da çok neşeli bir hava KA batüneyor köyülhden- bR-ÜrÜ- tayşareodei inmek istemiyordu. Cevriyenin pencereden kendisine işaret etti. gini görünce çok oynak tayyaresile yakınına in - mek, adeta dama sürünür gibi geçmek hevesine kapıldı, şehrin üzerinde bir defa döndü, şehitliğe gitmeden tekrar kilise meydanına geldi, S0 metre- ye kadar alçalarak dama sürünürcesine bir geçiş yapmak istedi, mendil sallayan Cevriye şiddetli HABER — Akşam Postası 3 AĞUSTÜS — 1939 yalnız bu erkek bir gülümseme il — Ne İsviçreli, ne de Fransadaki ajanımız için'matem — tutmamama müsaade edersiniz sanırım. Ben bu ajanın verdiği “malümat, n — onda dokuzunun uydurma ve yalan oldu ğunu kar m. Onun elde edebilece- ği yerâne ncilxe günün birinde bi- zim buradan atılmamızdan — ibaret kalacaktı. Halbuki kanaatimce her- hangi bir ekipin altı ay hattâ bir sene evvel burada bizden iyi iş yap:- masınâa imkân yoktur. Onlar bu şeh ri ve ahalisinin haleti ruhiyesini an layıncaya kadar harp biter bile. . Fransadaki casusumuz — şimdiye kadar tahripkâr bir tenkidden baş ka ne yaptı ki? Varsın gebersin! Kompars heyecanla söylendi: — Fevkalâde bir adamsınız! — Bunu bana mı söylüyorsunuz? — Evet ve düşündüğümü söylü yorum. Bir kavga veya münakaşa başları gıcı sezen papaz Huppernişlaht mev- zuu mahirane bir manevra ile de- ğiştirdi. Komparsa hitapla: — Siz daha onun bütün meziyet- lerini bilmezsiniz, dedi. Klarinet çal makta birinci mülâzimimiz üstattır. Bu gece onu kolonelin evinde din- lerseniz fevkalâdeliğine bir delfa da ha kanaat getireceksiniz, oturdu. penşlaht, ikinci Guldenman alto nin ve gözlerinin şaşarlardı. &* * * (30 haziran 1915 çarşamba) — Kolonel Niderstof merkez kuman danlığındaki zabitlerile o sırada Sen Korentende bulunan birkaç — zabit arkadaşını evinde bir suvareye ça Bırmıştı. Kompars biraz geçe kaldı. Köşke ilk defa geliyordu. Fakat şim di vestiyerde duran Langdan aldığı raporlar sayesinde köşke — dair bil- mediği yoktu. Zabitin tecessüs ve bütün- dıkkat hassaları uyanıktı. Buna — rağmen dindarane bir sessizlik içinde mu- | siki dinlenilen salona biraz gürültü” lüce girdiği zaman yarım daire teş hararctle tebrik di. gürültü iİle korkmuş, ufacık korku sayhaları fır- latmağa başlamıştı. Fazıl, evin üzerinden geçti, ve bu hatası, tipki yaptığı bir hatayı, bir ihtiyatsızlığı hayatile öde - yen ve şuradaki meydanlıkta parçalanarak cayır cayır yanan en sevdiği arkadaşı Şşehit yüzbaşı Mecdinin âkıbetine sürükledi onu, Evin üÜzerinden süzülen godron 50 metrelik meydanı bir hamlede geçti, gözleri önüne çevrilen çcetin kartal kilisenin kubbe ve duvarımı ; birkaç metre önünde bir ölüm sırıtışile yükselirken gör « dü, Kanr beynine hücum etti, tüyleri dehşetle di. ken diken oldu, bütün gücü ile lövyeyi karnma gömecekmiş gibi kendine doğru çekti. Gudron başını yükseltmeğe vakıt bulamadı, bütün hizile önündeki katolik kilisesinin katil kub be duvarma yüklendi. Kulakları sağır eden bir gü- KN LAŞ KN «& , Nakleden : Tapke "qr Tş$ĞAL, ALTHNM L A ve eliyle yer gösterip oturmasını İ şaret eden kadını görüyordu. Onda şayanıhayret say biyete kapılmış olarak, itaat Evvelâ, arkadaşlarının hiç de fe- na çalmadıkları musiki ile alâkadar oldu. Birinci kemanda papaz Hup işavir Rat vardır. Jandarma albayı Finsternis viyolonsel, mali müşavir Hayma gelince, klarnetini üstada- ne bir maharetle çalmaktaydı. Yü- zünün hatları sakinleşmiş, çehresi- safiyet peyda etmirti. Sen Korenten li kurbanları önu bu halde görseler| - Fakat bütün bunlar Komparsır: bilhassa alâkasını celbedecek şeyler değildi. Kadının harekâtını tetkike koyuldu. Çok güzel giyinmişti çok güzeldi. Teni harikulâde, gözle- ri son derecede iladeliydi. Güzelliğ? bilhassa gözlerinden geliyordu. İn- san gözlerini gördükten sonra onun bir yerinde kusuru olup olmadığını farkedemezdi. Kompars, yanıbaşında gülünç bir tabureye o- turmuş olan kolonel fon Niderstolfa merhametle baktı. Ça'man parça bitmişti. Artistleri her zamanki'sinirli halini almış, bir kenara çekilmişti. Papaz Huppenş: lâht elde edilen muvaffakiyetten dor layı neşe içindeydi. Kompars kölonele kendisini madam Lököre takdim et- ,|tirdi. Kadın, öpülen elini kısa biran Komparsım elinde bıraktr ve göz- lerinde bir tedessüs 1şiğile gülümse-| — Sizden bahsedildiğini çok işit: miştim, Zekânızı çok methediyorlar. 4d. ııj 4* Çeviren: Fethi Kardeş cereleri açtılar, zabitler taraçadaki | soltuklara kuruldular. | Genç kadın Komparsa: | — Arkadaşlarınızın sık sık gel dikleri bu evin yolunu unutmıyacâ | Şınızı umarım. < ı Gülerek ilâve etti : ; — Bara müthiş soğuk clavı':mau | şü müthiş Haymdan başka hepsi.. — 'Bu kadin ne istiyordu? Bir - flirt mi? Soğuk kanlılığını elde etmiş 0" lan Kompars ötekilerden biraz ötede | Di bir yere oturmüş olmalarından bi |”*ti ; istifade zemini yokladı: Şn — Herhalde âşık olmuştur. ma' stiç dam, dedi. Birinci mülâzim ıstırab” |yet sIz ve faciasız sevemiyen bir tabir Pak atte. Son derecede santimantaldir. — Yetle Genç kadın çılgınca bir kahkah?” | | Pett grupu içinde tatlı e kendisine bakar ılacak bir mahcu: edip kemanda adli mü: çalryorlardı. ifadesi çoçukça bir zaptetmeğe çalışarak sordu: — |lur, B — Âşık mı? O mu? Fakat kime€ |h aa âşık? labiri — Tabif size madam. Benim gibi kapalı tabiatli birinin on beş dakikâ dır burada düydüğü hisleri bıldık' ten yonra Havmın size âşık olmasi nr ta'll görürüm, Genç kadın ciddileşti: — Görüyorum ki siz üstelik hald’ *t bir donjuanmışsınız. Rica ede | rim onu benimle beraberken unutu İm * nuz. | Bu ihtar katf; sarih, fakât çolğ ** sert değildi. Kompars gulumsıyeıd* ng iğildi. Bundan sonra ne konuştük” |F larınm o da pek farkında olmadi: "lırıı;e Bu kadının havası, kokusu onü W (Hdut | yuşturmuş gibiydi. Birden aklı bâ' Ümek; şına geldi, madam Lökör politikâ | Milü dan bahsediyordu. Dikkat kesildi. Puş - — Bismark Avusturyalılara kar$' |*Ye x Sadava muharebesinde âlicenabllı_ ha , göstermekle pek ehemmiyetsiz bi! A'lta müttelik kazandı. Sedandan sonff ünd; 'Fransaya karşı hareketile de Almaf ki b yanm sırtına müthiş bir duşınıl' 'yükledi. En büyük siyaset adamımnı? | “'în saydığınız adamın en büyük hatag imud Takta; Illgı AA |. ej Pde E " de rlcı “Ştir, Ve kadının ettiler. Haym gene yaklaştı. ve — -i kil ederek oturmuş olan yirmi kadar | Bahçede bir örkestra — birdenbire | Dudur, ni Si zabit ona yüzlerinde hiddet ve a-| Tankavzerin üvertürünü — çalmağa| — Kompars şaşırmıştı. Cevap verdi! l;:ı T yıplama ifadelerile bakıyorlardı. Fa | başladı. Bu, kolonelin sürpriziydi.| — Fikir orijinal. | SSD kat Kompars onları görmedi bile, o orkestrayı gizlice teşkil etmişti. Pen (Devamı var) ; d ita rültü, etraftaki evlerden yükselen çığlıklar bütün meydanı sarstı, uzaklara kadar aksetti, Bir anda ankaz halinde kilise meydanının taş- ları üzerine yığılan Gudron'un parçaları dumanlar arasında kayboldu, Cevriye deli gibi sokağa fırlamış, tayyare an- kazımm başma biriken kalabalığın, polislerin ara - sıma atılmış, ağlayarak haykırıyor, yalvarıyordu: — Birakın beni.,. Bir defa daha göreyim onu.. Tayyaâre taburunun mavi boyalr cankurtaran otobüsü - tıpkı Mecdinin düştüğü zaman olduğu gibi . meydana geldi, durdu. İçinden atlayan dok- tor, yer ve sıhhat bölüğü efradı kalabalığı yardı- lar, ankaza yaklaştılar.. Demir, tahta muşamba ve motör parçalarının arasından çuval haline gelmiş -MASAL ÇOCUKLARI HAĞ kRIR: E HAĞ ROMANI: MUZAFFER ES Fakat bu hâdise Neclânın bir tulum, kemikleri hurdehş olmuş, bir et lıülçü’ Büyı sine dönmüş Fazılın, düşman filolarına tek başm' kmı meydan okuyan yiğit Türk pilotunun cesedini GV* SEkL ü kardılar. Fazıl, gehit arkadaşı, kankardeşi Mecdi” P al; nin şehitlikteki mezarını o gün havadan ziyarett fid, | gitmemiş, tekmil varlığile ebediyete göçerek ta bîğe mamen yverleşmeğe koşmüştu... Bu kaza ile en değerli bir uçmanmı kaybedef vı,_ı hava kuvvetlerimiz, hava şehitleri listesine Fa k lm ismini ilâve ederken ihtiyatsızlık neticesi me de ) dana gelen kazalara cezri şekilde son çekeu şu emif îhu hava taburlarına tebliğ edildi: Det “Sehir ve kasabaların üzerindeki ucuşlardi İtr; 500 metiğlden az irtifaa inmek şiddetle yasaktır.ı Pi | Nihayet söylemeğe karar verdi: rı. — Dinle, dedi. Nihatla evlenirsem, acâ | Hq ba ileride uyuşabilir miyiz diye düş .'w İrj yorum, şı 49 Neclânın ciddi bakışları Behirenin üz€ İi rinde toplandı: B 4 E N — Hangi hususlarda anlaşamıyacağın! Iuıı dan korkuyorsun? B tasavvur et — Her hususta.. İ — arkadaşına anlattı. | — Görüyorsün ya, dedi, o bile bu kar dımnla buluşmasının kötü bir maksatla ol duğunun farkındadır. Onun için — gizle- meğe lüzum görüyor. g — Belki de bu kadından sana bahsede ü.mezdı İhtimal ki seninle tanışmadan ev- vel bu kadınla bir münasebeti vardı. Şim - di Nihat herhalde bu kadını baştan at- — mak için bir vesile arıyor. Tabii bü mese- -'.' le hakkımda “izahat veremez. — Sozduğun — Vakit bir takım ya.anlar uydurmağa mec burdur. ü — Yani sen bütun bunları normal bulur A jwı_ bir eda ile bu sözleri söyler kalbinde — yeni bir ümidin funu sezer gibi oluyordu. Seninle evlenmek fikrinde — samimi * olunca tabii başka türlü hareket edemez- di. İyice bilmediğimiz şeyler hakkında hü küm verirken biraz müsamahalı davran- mak lâzımdır. Behire acı acı mırıldandı: — Nihattan tamamile emin olabilsey- * dim,;”her haline müsamaha edebilirdim. — Biraz düşünürsen herhalde —bana hak vereceksin. Zavallı bir tebessüm Behirenin dudak- larında büzüldü : — Ona rastgeldiğim dakikadan îtıbaren aklım bu kördüğümü'çözmekle — mesgul. Demek Nihat beni üzmemek için yalan söylüyor. müstakbel saadetimizi bırakmak için başka bir kadınla görüşü" yor, Eğer koca ile kadının münasebetleri bu temeller üzerine davanrvorsa doğrusu diyecek yok . Neclâ gulmel».ten kendini algaadı* izi Tekesiz — Yamansın Behire! Ben bu kadar ileri gitmeğe ihtiyaç görmedim. — Yalnız bazı ihtimallere işaret ettim., Muhakkak olan şu var; Nihat erkektir. Bugünün er- kekleri evleninceye kadar birçok münase” betsizlikler yapmağa kendilerinde hak gör rüyorlar. Fakat bu hal, evlendikten son- ra çok ciddi bir adam olmalarına mani olmuyor. Samimi söylüyorum - Behire: Nihadın çok iyi bir koca olacağına kani- im. Behire güldü: — Belki olabilir. Fakat kutlu gün doğu- şundan belli olur derler. Nihatta gördü- ğgüm huylar pek hayra alâmet değil . - Necdâ bu mütaleaya ne “evet,, ne de “hayır,, diyebildi. Behireyi birtakım mü- balâğalı düşüncelere sevketmektense hâ- diseyi kapatmağa çalışmak daha doğru olmaz mıydı? tiği gibi, kolay kolay kapanamazdı. Zira Behirenin dimağı mütemadiyen bu mese- leyle meşgul oluyordu. Birkaç dakikalık bir süküttan sonra Behire arkadaşına ye- ni bir meseleyi açtı: — Dinle Neclâ, sana daha herşeyi söy- lemedim. — Nasıl, başka şeylerde mi var? — Evet., Belki de bunlar daha ağır. — Beni korkutuyorsun Behire. — Korkacak bir şey yok! Bunlar bir takım hisler,.. Fakat öyle hisler ki birer hiç oldukları halde saadetimin yolu üze- rinde lekeden birer gölge gibi gorunı.iyor lar, — Ne demek istiyorsun, Behire içini çekti. Şimdi Nec'ânın, söy- liyeceklerini çocukça fikirler diye telâkki etmesinden korkuyordu. Behire, bir rüya içinde söylenir ,_r-.[ & yavaş yavaş tekrar etti: ğ : — Her hususta.. Ben çok samimi bi kızım, o ise her şeyle alay ediyor.. BE ekseriya kederli olurum, o her — dakik'üir. gülüyor.. Nihat fikirlerime kıymet — vef şiı miyor. Düşüncelerimi çocukça — buluy0” (ün, Samimi söz söylediğim dakikalarda bi benimle istihza ediyor! Çok ciddi telâk ettiğim, yahut kalbe temas eder bir n zudan bahsettiğim vakit kibar bir & o mevzua girişmekten kaçmıyor. İşte böl # le! Bütün ömrümce bunlarla iktifa etmet En; bunlarla mesut olmak lâzım. O beni P'| L çocuk, yahut da kendisile münakaşa ©0" | mesi caiz olmıyan bir budala gibi gö _İr_ yor. Emin olduğum bır tek rnokta vâf (Dcvamı var) ' ee AM

Bu sayıdan diğer sayfalar: