5 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 AĞUSTOS — 1939 HABER — Akşam Postası * 44 FEFERE & Hem deniz hamamı, hem kahvehane! Bürada denize giriliyor;tavla, domino oynanılıyor: akşam yemeklerini burada yiyen Musevi allelere tesadüf ediliyor : : K şimdiye kadar 8 gözcü, ttddere Modadaki bu eski zaman deniz hamamında * tek hırsızlık memesinin sebebi şuymuş: Soyunma yerleri- ne cepheden bakan terasta, ücretle tutulmuş bütün kabineleri daimi bir neza- ret altında bulundururmuş!. vak'ası görül- I;I'*Jıafln türemesile ortadan kal - j b deniz hamamları, İstanbulur. n Aptan evvyel deniz banyosu ih- Cifr tatmin eden müesseselerdi. İ !USUB bunlardan yalnız bir ta: | Skliy - O da inşa tarzında bir deği- Yün ik yapılmak suretile - Moda ko- da hâlâ bu ihtiyaca cevap ver- &&e Uğraşıyor! k Du her tarafı çepeçevre denizle I memleketimizde maalesef de- “ Ve denizciliğe ötedenberi ehem. İyet Verilmemiş, bu ihmal, inkılü- Adâr uzayan asırlık zaman çer-! | îî;ındc görüldüğü veçhi'2 mem- Olmüştiy, inkişafına esaslı bir Mmâni g“'î Spora lâyık olduğu ehem- İg;tl Veren gençlik denizi ve deniz | Ün oD plânda bulundurmak gaye. Südüyor. Bunu plâjlarda, ve Bt iz Mevsimi olan bu sıcak ağu: İ Ü Rünlerinde sahil boylarında su- | l“, azla çırpıman kalabalıktan ko - z anlamak mümükündür. h k k dt bi Toda koyunun akıntı. uğramaz oqwnde uçurumlu bir yamaca | 1“5 a&âmış bol iskeleli bir tahta "edı Var.. Bu, aşağı yukarı otuz se- Faynı yerde kurulan deniz ha. ımmm bugzünkü ihtiyaçlara uydı ÜŞ tek nümunesidir. _nümunesîdir diyorum, Çün - P v Plfjların taammümünden ev - | üı stanbulda bunlardan çok var- LE ine burada, bir tane kadınla - OD ek. “Sus her tarafı kapalı, öteki . İ &ler için kurulan tahta salaştan, VÖN " havuzla bölme localardan mü Foi öre *Diki deniz hamamı bulunu - a -Bunlar yazın, haziranda an- k&m lardan kaldırılan çivili köhne birinaş; © fahtalarile kurulur eylülür y Sİ günü kaldırılarak gelecek i.ı,.ı yenISl yapılmak üzere tahta - ' likçılara dağıtılırdı. '*'e amîâta Bebekt», Büyükderede nı_—ım dlarda da bu çeşit deniz ha - ldı 2i © zamanlar çok rağbette t ı, yaîat bugün, tarihi bir mode: *İniz bir tanesi mevcut bulu - nız h,atna nîa küçük Modadaki €2 & * * “1kkîîemeü şekilde, yamaca yapı - Bakıa, 9 Sıra localar, aşı boyalı ka de Bu“nm yarı üstlerinden içersin - l% Yünanların gövdeleri farkedi. khm Urası, hamamın soyunma n z'*'leu: Yerde, üzeri her pazar ta - te me Vesil dallarla örtülü 50 met- Fagı abbalık bir kısım var. Büu - İa ?d amamın . modern tekni - leş Urulan kısımlarından - tera- batı kı edl)'or Tekâmül o kadar Tine . ferasta plâjdaki müzik ye- “i plâk tekrarlayan bir radyo - gra mofon var. Denize girmeyenler, - zuma, pazar tarifeler bulunmayar u göl evleri balkonunu andıran . terasta mahalle kahvesi fiyatıni dlabildikleri kahveleri höpürdetmek kâğıt, tavla ve domino oynamakle mes-rul oluyorlar. Akşam üzerleri, yemeklerini ala - rak buraya gelen civar halk da de- vi seyrederek serin serin akşarmr yemeğini yemek fırsatını buluyorlar NŞ, 'Terasın sasıl-mühim rolü hurad İHusuüsi bir zabrta teşkilâtının mev - zut olmasında tebarüz ediyor. So | yunma yerlerine . cepheden bakar terasta hamam sahibi taralındar icretle tutulmuş, 8 gözcü daimi bir tecessüsle localara girip çıkanları sontrol ediyorlar. Tabii kimse di bunun farkında değil.. Alman neti- ze de şimdiye kadar burada tek hır- uzlık vakası görülmemesidir.. Terasın sağ ve solundan uzanar 15 metrelik iki köprü var, bunlar sahilden 30 metre kadar uzakta ge. n'ş bir atlama sahasının iki tara - fın!a her biri beşer metre yüksek - lifinde iki kuleye götüren tahtadan çantasında böyle bir abonman kar. ki g se. Gerek bu yollarda, gerek- e hulçserin arasındaki tahta sahada suras'ak bacaklarını aşağı sarkıtan sulabalık, uzaktan bakılınca iri de- tiz kuşlarının tünediği orijinal tü - reklteri andırıyorlar.. Ve hamam, )7e': görünüşle kuleli, bedenli, maz. zallı ve kat kat müdafaa hatlı bir orta çağ şatosunun modeli.., Tahta köprülerle ayrılmış üç ha: yuzdan birincisi bir metre derinli -| “nde.. Burada bir de barfiksle bir 1ft akrobasi halkası var, İkinci ha. vuz, & metre derinliğinde ve yüzme | silenler için ayrılmış.. Burada semit 3porcuları sık sık vaterpolo maç - arı yapıyorlar. Hamamın devamlı muştenlerı Musevi vatandaşlar... İktisadi dü - şüncelerle tanzim ettikleri her ha - seket apayrı bir tetkik mevzuu o. lan bu insanlar, yalnız Kadıköy vr Moda semtinden değil, vapur do- 'usu yolcular halinde İstanbulun er ızak yerlerinden bile buraya geli - yorlar. Hamamın 25 yapraklı de - vamlı karnelerini aldıkları takdirde her banyoyu 8 kuruşa getirdikleri için hemen hepsinin cebinde veya Ürman insanları arasında: 74 11 YAZAN L.: Busch 36 Yılını va'ışiler arasında gaç'rmiş bir Alman seyyahı İnsan eti yemeseler dahi, gene bizi yiyecekleri muhakkaktı Biz danseden Hanaların arasın- dan omuzlar üstünde taşınarık geçirildikçe çoluk çocuk — durup hayret ve idehşet içinde bize bak. maktaydılar. Anlaşılıyor ki bunlar şimdiye kadar beyaz insan gö mek şöyle dursun, insanın beyaz olabileceğini düşünmüş kimseler değildi. Bizi her halde reislerinin, ev. velâ zannettiği gibi insana benzi- yen, binaenaleyh maymun olması lâzımgelen bir nevi yabani mah: lük addediyorlardı! . Bizi omuzunda taşıyan kuvvet- li adamlar, danseden Hanaların üzerinden geçirerek kayaların ö- sürbaşımdaki düzlük arazi üzerine siribirimizden uzak — mesafelerle, <oyuverdiler.. İçtğimiz, suğuk sular ve omuz- da taşınmak suüretiyle elde ettiği- miz istirahat hemen hepimizin 1. kıllarını başlarımıza getirmişti. Bu adamların yamyam olup olmadıklarını bilmiyorduk, Buna dair görünürde hiç bit iz de yok- tu, Fakat adamlar bizi niçin yaka- lamışlardı ?, İ Her halde insan eti yemeseler dahi, gene bizi . yeyecekleri mu- hakkaktı, Zira, bizi insan saymı- yer, —bir takım garip hayvan- lardan sayıyorlardı.. Onun için vaziyetin vahametmı kavrayıp evvelâ bu heriflerin elle- rinden kurtulmak çarelerini dü - şünmek lâzımgeliyordu, Vücudumuzu sardıkları ve elle. rimizi kollarımızı bağladıkları a gaç lifleri o kadar mükemmel ku- rutulmuş ve sağlam şeylerdi ki bunların kuvvetle koparılmasın? imkân yoktu. Bu lifler bakır tel (lerden hemen hemen farksız bi: metanette idiler. Buna rağmen. olduğum yerd: çırpmıp, dikkati çekmeden bu kendi hesabıma gerinerek hay! denemelerde bulundum, Epeya uğraştım. Fakat bu cihette hi: ümit olmadığını anlamakta gecik medim, Tabanc-larımıza, bıçaklı- rımıza, hattâ bombalarımıza Tağ men kuvvetle bir iş göremiyeceği miz aşikârdı. O vakit hileye — müracaattan başka ne çare vardır?. O anda her hangi bir hilede düşünmekten te- mamiyle aciz bir haldeydim. Benden biraz uzakta bağlı ola- rak yerde yatmakta olan Buba tekrar: — Su.. su., su... İnlemelerine başlamıştı. İçimiz- de bu adamların dilinden az çok anlayan bu Buba hastalanır ve her hangi bir suretle onu kaybe - dersek halimiz dumandı. Hanaların reisi başındaki koca tüylerini sallaya sallaya gayet a- cele ve heyecanlı bir halde bize doğru gelmiye başladı. Yerde yatanların hepsinin sür. atle yüzlerine bakarak yürüldü ve nihayet benim önümde durdu. Herifin beni aradığı anlaşılıyor: du. Bubayı da ayağından çekip ya nıbaşıma getirdiler. Reisin ne yapacağını bekliyordum . merakla nesi mevcüut.. Hamam sahibinin anlattığına gö-| « re de bir çok defa bir kaçı bir araya gelerek böyle bir karne alıyorlar ve bundan daha ucuza istilfade imkâ- nmı bulüyorlarmış.. Yine hamamın hususiyetlerinden siri olan, bir biletle sabahtan akşa- ma kadar orada kalmak hakkı bu vatandaşların rağbetlerine mühirm | yit âmil teşkil ediyormuş. Bilhassa pazar günleri güneşle Saşlıyan banyocu akını akşamır: güç vaktine, gurupa kadar devam e. dıyor., İki taraftaki küçük Moda ve 3emonti bahçelerinin orkestrala - zdndan taşan ahenk; müzikle banyo almak imkânını da verdiği için bu Yt yerinde görülüyormuş.. # * (£ Deniz hamamının sahibi eski de- nizyolları kaptanlarından İhsan Kaptan isminde eski bir deniz kur- du.,. Burada plâj yapmayıp da de. niz hamamı kurmasinın sebebini sordum.. Deniz rengi gözlerinde denizcilere mahsus devamlı bir ne- şenin şimşekleri uçuşarak Kadıkö- yünün meşhurlarından itfaiyeci B Ahmedi işaret etti: — Bunu ona sorun, dedi, o daha iyi izah eder! Sonra seslendi: (Devamı 14 ünçüde) &Rsıw KAPLAN” 'ç » —— vE Fit Miki iLE r ROBENSONUN | MESKENİNE GIR l NUW Mişpı i- vmı» W 'îamhr mmü FÖLA ââ 5 YAZAN VE gllEN ÜALTD%AH x V'Mİ'Zı AZGIN :.îq Pıı-l—nn TAKsmıl TıMı DA (Ersın J_ RİNDE. ,wfvnww:" SipE ? VAHŞİ HAY Bi veriği VANLARIN ARASINA ĞAD i "-t_-i;_n_a»ı,şgma kadar bir se.| CÂANIMA ... NE OLUYORUZT ") z ”ıı“ AMA-A-A-N? HAKINIZ| HELÂAL EDıN OSTLAR ' HUN | 'î'ı h'll ,Jı ğ O aralık | Buba yanıma getirildikten son- ta Hanaların reisi mutadı olan şe- ülde gene bağıra bağıra Bubaya sir şeyler söyledi. Buba, susuzluk ıstırabı gayet muztarip görünüyor, Üün maneviyatını kaybetmiş sdüğuü, anlaşılıyordu. in bağırarak konuşmasından fe* aa halde korktuğunu — görüyor - Jum . Reisin bağırması bittikten son- 'a bana döndü: — Bu zebani sana bazı şeyler oruyor, kaptan!.. «Dedi. — Ne soruyor?, — Siz buraya ne yapmağa gel- diniz? diye soruyor.. Ne cevap vereceksin ?, : Bubaya: — Söyle, dedim, bizim arkamız. dan kendilerinin 20 misli çok silâhlı insan geliyor! Biz onlarım önünde gidiyor, yol arıyorduk| .. Biz dünyanın öbür tarafına gi- deceğiz/,. Buba bunlara mümkün olduğu kadar Hanaların reisine anlattığı zaman, hetif karnını tuta tuta ve bir horoz gibi öteye beriye sıçra. ya sıçraya gayet meş'um, ürper - tici, müstehzi bir gülüşle kahka - halar atmağa başladı. Herifin bu çirkin — gülüşlerine hepimiz hayretlerle bakıyorduk. içinde ol- Herif bir hayli müddet böy- lece sıçraya sıçraya sonra, Bubaya: — Sen bu bezaz maymunların dilinden anlıryorsun!.. Bu, güzel!. güldükten Fakat bu budala maymunlar akıllı * insanları kandırmak istiyorlar 1... Kurnaz mıdırlar?, dedi.. Rüba bana herifin böyle söy- lediğini anlattığı zaman uydurdu- ğum tehditkâr yalanın para et - meyişine son derece canım sıkıldı: — Kandırmak mı? Kendisini niçin kanldlırmağa kalkalım? — de. dim.. Fakat kendilerine acıyoruz da onun için söylüyoruz! Çünkü biraz sonra bizim kendilerinden 20 misli daha çok olan silâhlı a- damlarımız gelince hepsini ağaç * - ilara bağlayarak bütün ormanla beraber yakacaklarl!... Buba b uikinci felâket rini reise bildirdi. Fakat dudakla- rı halkalı reis buna da — yerinlde zıplaya zıplaya, öteye beriye sıç- raya sıçraya o iğrenç, Uuğursuz, Arkin kahkahalar ile gülüp dür- du, Sonra gelip benim kafama çrp. lak ayağiyle beni epeyce sersem" leten bir tekme yapıştırdı. Ve eskisinden daha çok bağır- mağa başladı. Pek ziyade için Bubaya: — Çabuk söyle! Bu karakeçi suratlı herif ne söylüyor?. Buba: — Vay canına! dedi. Senin kla- vuz olacak Ulunga, herşeyi heri- merak ettiğim fe söylemiş!.. Siz diyor, ne idiye yalan söylüyorsunuz? — Buraya Öuenleri avlamıya ve Bada - Ba- daları soymağa gelmişsiniz!. Bubaya: — Güuenler nedir?. diye — sor. dum. — Goriller! dedi. Uluriganın bizi tuzlu ormanları Bada - Badalara götüreceğini ta- mamiyle söylediği anlaşılryordu. Meymenetsiz klâvuüz üstelik on ları soymağa gittiğimizi ilâve ede- rek iftira etmişti! Maamafih inkârın hiç bir şeye | yaramıyacağını anladığım için; — Evet!.. dedim. Biz Guenleri avlamıya Bada - badaları soymıya gidiyoruz! Onun içindir ki bu ka- İ dar kalabalık gidiyoruz! Her hal- — de Guenleri beş altı kişi ile avla. mıya gitmiyoruz !. (Devamı var) bü- * Bayağı, rei. — haber |* e isez . ) n ?& Pa A ö *

Bu sayıdan diğer sayfalar: