5 Ağustos 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

GEÇEN yaz oturduğumuz otel bir plâjın yanmdaydı. Fakat hiçbirimiz denize plâjdan girmez - dik, Otelin Ön tarafında, ayakları deniz içinde yeşil yosunlarla sarılı tahta bir merdiven vardı. Orasını tercih ederdik. Ötelde 7 kişiydik, Hayır; sekiz! Belki de sekizinci olan Cimmi hepi- mize, bütün bir sayfiye mahallesi - ne bedeldi, Ekseriya bizim gündüz uyuduğumuz bir hamakm — altında geceleri yüzükoyun yatar, en küçük bir kıpırtı onu derhal harekete ge- tirirdi. Cimmi de bizimle yemek yer, bizim uyku saatlerimizde uyumak ister, bizimle denize girerdi, Hattâ biraz sonra anlatacağım Madam Korpof yüzerken büyük bir maha. retle yarişa kalkar, tam onu yaka - ladığı sıra ön ayaklarile beline doğ- ru siçrar; ve çok kereler de kadı - nm omuzları Üüzerinde garip bir va- ziytete ayata durmaya çalışırdı. Koca Cimmi? M ADAM Korpoftan evvel ötur- duğumuz otelden bahsetmek mecburiyetindeyim: Bizim otel hakikatte küçük bir ev den başka bir şey değildi. İki kat üÜzerine yapılmış, yedi sekiz odadan ibaret bir ev!.. Daima zenginlerin oturduğu sayfiyede otel bulunmadı. ğt için biztm gibi iki aylık bir deniz mevsimini sahilde geçirmek isteyen ler orasımı oda oda kiralamışlardı. Biribirini tanımayan yedi kişinin bu;küçük otelde nasıl oturduğu meraklıdır. Bir kere, ben kendim, herhangi bir kalabalığa 'tahammül edecek bir insan değildim. Zaten, oöteli göyle bir görmek, otel sahibi “Marya hala,, başka hiç bir müşteri almaksızın odaları baştan aşağı ba- nafkiralayabilirse tutmak arzusun- daydım, Mari ihtiyar bir Rum ka - rısıydı; ve bütün sayfiye kendisini Marya Hala diye cağırırdı. Kocası öldükten sonra dul kalan Marya e- vini oda oda kiraya vererek geçi . niyor, belki de bu odalardan birin- de gizli bir takım işler bile görüyor- du, Bu sıralarda Madam Korpofa rastgeldim. —— oe üst N Saat 'ön bir sularıydı. Ötelin bah- tesinde oturuyor, bir taraftan Mar- ya Hala ile konuşurken bir taraf . an kapınm iki kanadımmda - yeşil )ir desen üzerine çizilmiş, çiniden, Jirinde bir deniz kızı tablosu, öte- tinde yosun, çiçek ve sandal mo - iflerini garip bir armoni ile biribi- vine karıştıran başka bir tabloyu ıeîrediyordum. Birdenbire, önümden bir köpek koğa koşa geçti. Otel sahibinin ya- ımda beni görünce bir dakika dur. du. Bir iki havladı. Aynı saniyeler y kadar hızla geriye döndü ki, bu ıareketinde” hiç bir vakıt — yalnız olmadığmı anlatan bir hali vardı. Marya Hala: — Madam Korpofla kocası geli - yor!.. dedi, Madam Korpofun başmımda mavi bir böne vardı. Uzun boyu omuz- larından itibaren başını biraz ile - riye doğru götürmesine sebep olu- yordu. Yalnız bu şekilde sarı ve parlak tüylü ensesi biraz daha mey. dana çıkmıştı. Bacaklarında yine mavi renkte bir şort vardı. Yanmda kocası deniz kıryafetinde değildi; ve belli bir aksaklıkla — topallıyardu. Madam Korpof ayaklarmda deniz iskarpinleriyle ötelin hafif kumlu bahçesinde Bir böcek gibi çıtırdılar bırakarak yürüyüp geçti. Marya Hala: — Müsyö Korpof bir piyano mu- allimidir. dedi. Beyaz — Ruslardan.. Geçen senedenberi yazlı kışlı otelde zalmayı itiyat ettiler. Sonra Cimmiye döndü. Büyük bir ahbaplıkla: — Cimmi, diye seselendi; hişt Cimmi koşa koşa geldi., Ayakla- vmrı oturduğumuz hasır iskemlenin ucuna dayayarak toprağa süründü. Elimi hayvanmın kafasına doğru u - zattım. Bilirsiniz; bütün —köpekler bu harekete bayılır, Cimmi de ba- yıldı. Başmı hafif yukarı kaldırarak gözlerimi yokladı. Madam — Korpof kapıda duruyordu. Kocası topallıya. rak içeri girdi. B U sıralarda oötelde benden, Madam Korpof ve kocası,, Cimmi, ötel sahibinden başka kimse yoktu. Odalardan biri kilitliydi. Fa- kat bürası ben gelmeden daha ev - vel mevsim başında bir aktör ta - rafından kiralanmıştı. tüurmede Glen aktör ancak temmuz başlarma doğru gelecekti. Marva Hala geleceği günü pek iyi bilmedi- gi için daha çok bizim denizde ol- |hiç kimseye dikkat duğumuz saatler kilitli odayı açıp Anadoluda | temizliyor; ve büyük bir ihtimam gösteriyordu, —Maryanın bu müs . takbel misafire fazla ehemmiyet verdiği belliydi: — Genç bir adam, diyordu; hem de yakışıklı!, Yalnız unutuyorum; otele yerleş- tiğim sıralar içerde birisi daha var- dı! Çok kereler birinci katin bah - şeye bakan penceresinde fakat da- ima âra sıra gördüğüm sarı saçlı, zayıf bir kız!.. ı LK dakikalar hiç de niyetim olmadığı halde bu küçük o- tele yerleşmekliğimin yeğgâne se. bebi madam Korpofun kısa panta- lonudur. Bunu çok daha sonraları, sayfiyede kendisine “Pöti Kont" is- mini verdiğimiz bir bahriye' müte- kaidinin Madam Koropfa âşık ol- duğu zaman bana anlattığı geyler. den, daha doğrusu bir hareketinderi anladım. Madam Korpofun kısa, mavi pan- talonu hakikaten tuhaftı. Bir kere çok kısa bir şeydi bu!.. Belinden bir buçuk, yahut iki karış kadar uzun... Paçaları ö kadar bol değil- di, Ancak bir elin rahat rahat sa- kulacağı kadar bol... Bu kısa pan- talonun altında bacakları daha ka. lm ve daha uzun durüyordu. Ma- dam Korpof, denize girdiği zaman müstesna, mevsim Sonuna kadar bu kıyafetini hiç bir vakit değiştir- medi, Biraz evyel de söylediğim gibi o- telde bulunduğumuz aylar hemen yanıbaşımızdaki bir plâjdan — değil otelin ön bahçesinden denize girer- dik, Plâj kumsal olduğu halde bu. rasmı tercih edişimizin garib bazı sebebleri vardı, Her şeyden evvel Madam Korpof oötelin bahçesinden denize inen dar merdivenleri seviyordu. Daha doğ- rusu, kumsalda uzanıp yatmaktan ziyade denizden çıktığı dakikalar bu tahta merdivenlere bir ayı yav- rusu, yahut bir canbaz gibi tırma- nirdi, Bu yüzden olacak ki madam Korpofun hareketlerini görmek i- çin sayfiyede oturanların birçokla. rt da bizim otelin merdivenlerini tercih ediyorlardı. Bunlar, şüphesiz- ki daha çok — erkeklerdi. Madam Korpof bu merdivenlerden yukarı çıkmak için ilk basamağa elleriyle tutunduğu zamanlar otelin önünde- ki deniz birtakrm atletik erkeklerin idare ettikleri sandallardan gecçil- mezdi. Madam Korpof bu dakika - larda uzun bacaklarından birini i. kinci basamağa fırlatır, ve kalın bacakları merdivenleri birer birer yukarı çıktığı saniyeler şayanı hay ret bir büyüklükte gözükürdü. De- niz suları ayaklarından birer sicim gibi tahta basamaklara — damlardı. Madam Korpof kuvvetli bir adese- de büyütülmüş garib bir fotoğraftı sanki... Netekim — ekseriya denize kücük bir sandalla başka iskeleden |çıkan bahriye mütekaidi de madam Korpofa yine böyle bir dakikasm- da rastlamıştı. Ondan Ssoönra artık plâjdan değil, otelin — bahçesinden denize girmek onun için bir itiyad oldu. AHRİYE mütekaidinin ara. mıza gelişinden sonra eğer (aktörü şimdilik saymıyacak olursak altı kişiydik. Bahriye mütekaidi kısa boylu bir adamdı. Sanki tabiat öonun boyun - dan bir parçasını madam — Korpofa vermisti. Netekim madam — Korpof belki daha alımlı görünsün diye ko- casınm hareketlerinden — bir kısım da yine- Madam Korpofun bacakla- rına ilâve edilmişti. Sadece bahriye mütekaidinin ti. pik bir adam olduğunu söylemeğe mecburum, Sayfiyenin on beş se- nelik eski sakinlerindendi. Asfalt üzerinde bir evi vardı, Fakat ora- da oturmuyordu, Daha doğrusu e- vini kendisi için bir otel gibi kulla. nıyor, ancak geceleri saat on, on bir sularından sonra yatmava gidi- yordu. Bekârdı, karısı öldükten sonra evlenmemişti, Biri ön altı, bi- ri on yedi yaşında iki kızı vardı. Fakat hiçbir vakit kızların savfi- yöde dolaştıkları görülmemisti. Baş ka bir tarafta geziyorlardı. Sövle- diklerine göre denizden daha ziva- de bir tenis meraklısıydılar. Klübe gidiyorlar; babalariyle meşgul ol- muyorlardı. Sayfiyede bahriye —mütekaidire “Pöti Kont” derlerdi. Hakiki ismini bilen yoktu, Kimisi "Kadri” kimisi “İbrahim" bey olduğunu derdi. Fakat biz Pöti Konttan_ da- ha fazla Küçük Kont diye çağırır- dik; : Yavaş ve bir kontun ağır hareketleriyle vürürdü. Cerçevesiz, kelebek bir gözlüğfü vardı. Yol”a etmezdi. Ma- dam Korpofun bacakları müstesna. iddia e- ir ÖOtelde 7 Kişi Küçük Kont Madami Korpofu de- hizde sandalla takip eder; —merdi- venlerden yukarı çıkmaya Başladı- 81 zaman sandalı plâjın kumsalma yanaştırır, asfalta bizim otelin bah- çesinden çıkardı. Bir defasmda madam Korpofun hemen arkasın- dan merdivyenlere tırmanmak iste- mişti. Kadın daha ilk basâmaklar- da ayaklarınımn tabanile kontun bur Sayfalık 3 nu üstüne yerleştirmiş, denize ar- ka üstü boylu boyuna yuvarlamıştı, Ve tuhaf bir tesadüftü: Küçük Kontun kızları oradaydı, Kont bun- dan sonra bir daha Madam Korpo- fun arkasmdan merdivenleri tecrü- be etmedi,, Yalniız, bir gün otelin bahçesinde — oturduğumuz sıcak ve tabiatin gizliden uyanık olduğu bir dakika: ' — Azizim, dedi, madam Korpo- zun tabanlarında ne güzel bir ko- ku var?. AŞKA tarafta da söylediğim gibi bütün bu dakikalarda madam Korpof ve Küçük Konttan başka hepimizin müşterek bir eğ- lencesi daha vardı. Bu Cimmi idi. Madam Korpof denize çok kere- ler Cimmi ile çıkıyordu. Kocasımın sabah dersleri vardı. Bunlardan ekserisi haftanın dört beş sabahını alırlardı. Eğer hava çok durgunsa piyano seslerini denizden işitirdik, Fakat Cimmi hepimizden daha iyi işitirdi. Hattâ suya grmiş bile olsa pek zahmet çekmesine rağmen her tuş mukabili bir defa havlar; ve ancak madam — Korpofun bir par- mak işareti Cimmiyi susturabilir- di, Cimmi hakikaten hoş bir hayvan- dı. Madam Korpof denizde olduğu sıralar onu bir türlü muhafaza ede- miyorduk, Hemen sandalın baş ta- rafma gelir; denize girmesi için madam Korpof tarafmdan verile- cek müsaade işaretini beklerdi, Bu işaret verilinceye kadar iki ayakla- rı üzerinde durur; madam Korpof herhangi bir sebebden kızdıysa işa- retini dakikalarca vermez; zavallı Cimmi havada titriyen ayaklariyle arasıra bize - bakarak — yalvarırdı. Daha ziyade Bana bakar; —nerede olursa olsun beni bulmaya çalışır- dı. Madam Korpofun ricalarımı da. İma yerine getireceğini biliyordu. Bununla beraber en çok nefret et- tiği adam küçük konttu. Kelebek gözlüğü her nedense Cimminin sini- rine dokunuyordu. Bir defasmda kontun yeni ve gicir gicir. giydiği beyaz bir pantalona diş geçirdi, F'a- kat bu dakikalar Küçük Kontun en unutamıyacağı dakikalardır: Ma- dam Körpof konta itizar ediyor; bacağında herhangi bir yara ve be. re olup olmadığını Boruyordu, Bu hâdiseden sonra beni bir — köşeye çeken madam Kornpof: — Eğer, dedi, koönt belediyeye müracaat edecek olursa,.. Cimmiyi iyice tanryordum, Onda ne bir kuduz, ne de küçük bir has- talık alâimi vardı. Yalniz konta si- nirleniyordu. 0 TELE geldiğim zaman oda- lardan birinin mevsim ba- gında tutulduğunu söylemiştim. Ma. dam Korpofun otelde en merak et- tiği şey kapısı kilitli olan bu kü- çük odaydı. Hakikatte odanm bir garsöniyer olarak kullanıldığı şüphesizdi. Bel- ki de Marya hala evin bütün bir senelik kirasımı yalnız bu odadan çıkartyordu. Madam Korpofa bir deniz dönü- şü bunu söylediğim zaman: — Biliyor musunuz, dedi, bura. da hiç rahat değilim. Ötelin bahçesinde ikimizden baş- ka kimse yoktu. Madam Kormpof, i- rinden birini çıkarmıştı, Bti bol ve dolgun elleriyle tabanlarma yapış- mış kumları silkiyordu. Birdenbire Küçük Kontü hatırladım: “— Ma, dam Korpofun tabanlarında ne gü- zel bir koku var!..,, Başmızın üzerindeki dalda bir kuş ötüyordu. Bahçe tatlı bir yase- men kokusu içindeydi. — Niçin rahat değilsiniz, dedim; Marya halanın en çok şimdilik size itibar ettiğini zannediyorum! — Bilâkis.., içerimde büyük bir merak var. Marya hala tuhafıma gidiyor doğrusu,.. Şu oda canım!.. Anlamıyor musunuz? — Şu oda,.. Yaâi türneden döne- cek aktör için kilitlenen oda... Birden aklıma geldi. Marya hala bir iki saat evvel, hiç de mutadı ol- madığı halde perdenin İç taraftan koptuğunu söylemişti. Halbuki yu. karr kısımda pancur yoktu, Bura. | sını boydan boya kaplamış olan def ne dalları dikkatle aralık edilirse içersini görmek mümkündü, — Eğer isterseiz Marya halanın gizli odasımda neler saklı olduğunu anlıyabiliriz; dedim, — Nasil? — Kolay. Belki de şu iskemlenin üzerine çıkmanız kâfi! Henüz mayosunu değiştirip ma - vi pantalonunu giymemişti. Az iler- deki bir bahçe iskemlesini kilitli odanın penceresi yanına çekti: — Sizi bekliyorum, dedi. Bu dakikalar Marya halanın ek- seriya çarşıya çıktığı dakikalardı. Küçük Kont gözükmezdi. Mösyö Korpof piyanoda çalışırdı. İskemle. yi ayaklarından tuttum. Fakat o kadar fazla gicirdiyor, ve — sallanı- yordu ki, madam Korpof: — Hayır, dedi. Beni tutarsanız daha iyi seyredeceğim, Dizlerimle iskemleye bastım; ve 'omuzlarımı biraz daha yukarı vere- rek Madam Korpofun arkasma -bir- | destek gibi dayandım, Mütemadiyen gülüyor, ve ıslak mayosu çıplak 0- muzlarımı gidikliyordu, Fakat ayni dakikalarda bir araba çıngırağı du- yuldu; yirmi sekiz, otuz yaşların. da kadar genç bir adam elinde kü- çük bir bağgajla bahçeye girdi. Şüphesiz ki Marya halanım mevsim basşmdanberi beklediği — misafirdi bu!.. OĞRUSUNU söylemek lâ- zımgelirse genç aktör otel- de yeni bir hareket yaptı. Bir kere günlerdir hepimizi tahrik eden kaâ- palı oda açılmıştı. Ben, madam Kor pof, böyle şeylere karışmak âdeti olmadığı halde kocası, Küçük Kont, sarışın kız, Cimmi hepimiz kapmın önündeydik. Yalnız aramızda Mar- ya hala yoktu., Mutfakta ellerini u- ğuşğturuüyor; sinirli bir takım hare- ketlerle içeri girip dışarı çıkıyor- du, Henüz banyosunu bile almamış yeni bir misafire karşı gösterdiği - miz bu hafifliğe kızdığını anlıyor- dum, Marya hala bizim gibi müşte- rilerin bu küçük garsoniyerden ha- beri olmasını hiçbir zaman iste - mezdi, Ötel namuslu bir oteldi. Halbuki burasr küçük bir birahane taklidi bir odaydı. Yüksek bir ma- sanm etrafıma beş altı tabore kön- mustu, Yataktan başka yine mavi kaplarmalı bir — gezlong, yastıklar, çine kum dolan lâstik deniz bebele- | bir lâvabo... Hattâ üzerlerine yal- nız belden aşağı tarafları çizilmiş bacak resimleri bulunan garib bir paravan; arkasında gizli bir kapı bile vardı, - Bütün bu sıralarda asıl tuhafı şu oldu ki ilk günlerimizden itiba- ren hepimizin gördüğü halde üze- rinde durup ehemmiyet vermediği- miz biri meydana çıktı, Bü, otelin alt kat penceresinde gördüğüm sa- rişim kızdı, Marya hala genç kızı bize tak- dim ettiği zaman “yakım — dostla- rımdan birinin kızı,, demişti. Bur- sada oturan ailesi iki ay için Mar- ya halaya emanet etmişlerdi. Çe- kingen ve biraz da hastaydı. Ara- mızda bulunduğü sıralar daima bir kuş gibi ürkek oturur; eğer Marya halâ yoksa odasında kitab okumayı tercih ederdi. Bu yüzden, ona Mar- ya halanın kızı derdik. Yeni misafirin otele geldiği sı- iralarda ben, madam Korpof gibi dü şünmüyordum: Madam Korpof ak- törün hareketlerini kontrol ediyor, onun sanatkâr bir tarafımnı bulmaya şalışıyordu. Yeni misafirin küçük bir botu vardı. İlk zamanlarda yalnız olarak denize çıkıyor, aramıza pek sokul- muyordu. Bot, denizde o zamanlar gözüken bütün beyaz botlarm hilâ- fima tirşe bir renge boyanmıştı. Sa bah olunca, geveden Marya halanın mutfağına bırakılmış olan bu küçük şeyi omuzluyor, elinde kürekler, yarım bir mayo ve çıplak ayaklari- le biz daha çayımızı içerken denize çıkıyordu, Madam Korpof aotelin bü yeni misafirine “Ördek,, adını takmıştı, Aramızda bu ismi en çok beğe- nen, yahut en çok sinirlenen kim oldu?, Şu da var ki küçük Kont ak- törü züppe buluyor; madam Korpo- fun taktığı bu isme bayılıyordu. Marya halanın kızma gelince yüzü ökşi bir meyva ' ğibi birdenbire büu-! ruklaşırdı. Eğer hep beraber otu- ruyorsak masayı terkettiği bile o- lurdu. Fakat bu dakikalarda Ma- dam Korpofun gülüşü!... kulakları- ma kadar sökulur: — Fena.. derdi, Marya hala e- maneti aldığı gibi teslim edemiye - cek zannedersem, Netekim bir akşam da bahçede kitab okuduğum bir sıra koşa koşa geldi: — Mühim bir keşif! dedi. Bileklerimden yakalamıştı. Deni- ze inen merdivenlerin — yanıbaşma doğru sürüklüyordu. Burada dik ve kayalar içinde biten bir keçi yolu vardı. Ne plâj, ne de bizim otelin bahçesinden denize girmek istemi: yen çiftler, yolda Marya halayı at- latmaya muvaffak olurlarsa, bu ke- çi yolundan aşağı kayarlar, orada fundalıklar arasında soyunup, de- niz sazlarına aldırış etmiyerek yis kanmayı tercih ederlerdi, lstelik bütün sayfiyede burasını bilen pez azdı. Daha doğrusu birdenbire dik kayalarla bittiği için kimse cesaret edemezdi. Madam Karpok: — Yavaş, dedi! Güvercinleri ür- kütüyorsunuz, Madam Korpofun güvercinler de- diği bizim aktörle Marya halanın kızıydı, Bununla beraber madam Korpof o akşam çok fena bir şey yaptı. Be- nim gibi otelin diğer bütün misafir lerini, hattâ Cimmiyi bile kucaklı- yarak oraya göltürdü; güvercinleri gösterdi, GUSTOOS ortalarma — doğru ötelde daha başka bir hâdi- se oldu, Yeni misafirin aramıza ge- lisşinden sonra meydana çıkan Mar- ya halanm kızı daha büyük bir e- hammiyet kesbetti. Herkes, hepi .miz onunla meşgul olmaya başla- O dik. Gece yemekten sonra saat on su- larıydı. Aktör otele henüz dönme- mişti. Fakat bekârdı; ve Marya ha- laya göre hiç kimseye hesab ver- mek mecburiyetinde değildi. Gerçi madam Korpof buna İçerliyor, bu- rasinın ne bir otel, ne de bir pansi- yon olmadığmı, yeni tanışmış bir takım İnsanların bir aile gibi yaşa. dığını ileri -sürüyor, aktörün de vaktinde eve dönmesini istiyordu. Birden deniz yolundan doğru ak- törün sesi duyuldu, Marya hala hemen fırlamıştı. Hepimizin — her- hangi bir isteğini daima geciktiren otel sahibi aktörün bütün emirleri- ni yerine getirmekte büyük bir zevk duyardı! Madam Korpof: — Evet, dedi, bıktrm, Yine bu padlbot... Marya halanın gitmesile geri dön- mesi bir olmustu; bana: — Sizi istiyorlar, dedi; eğer işi- niz yoksa iyi bir mehtab var, di. yOr. Küçük Kont arkalıklı bir iskem- lede uyuyordu. Mösyö Korpof nota- lariyle meşguldü. Marya halanın kızı aktörün hediye ettiği bir zabı- ta romanı okuyordu. Madam Korpof ilk dakıkalarda belki de bu davete itiraz edecekti. Çünki yalnızdı. Mösyö Korpolun notaları kendisini meşgul etmiyor, en doğrusu Mösyö Korpofun nota meşguliyetinde kendisini serbest ve her hangi biri ile küçük bir filörte hak kazanmış telâkki ediyordu. Fakat bu sefer sesini çıkarmadı Mütecessüs Madam Korpof Aktös rün geç vakıt beni dayet etmesinde bazı şeyler sezinliyor biraz omantik tabiatlı bulduğu Aktörün, mehtabli bir gecede bazı itiraflar yapacağın dan şüphe ediyordu. Hakikaten her şey Madam Kor- pofun düşündüğü gibi cereyan etti. Bazı itiraflar... Fakat hiç bir vakıt ne Madam Korpof, ne de içimizde başka biri bu şekilde bir itirafı dü- şünemezdi... Gece, bütüm mehtablı gecelerden çok daha durgundu. Dünyanın üze- rine adeta gümüş bir ağ atılmış gibiydi. Bu ağ denizden çok ötelere ufkun ilerisine ve gökyüzüne doğru uza- yordu. Merdivenlerden aşağı indiğim za- man: — Sizi rahatsız ettim, dedi; Fâa- kat evvelâ sizin fikrinizi almak is- terim, Bunu samimi ve doğru söylüyör* du. Çünki Madam Korpofun daima itiraz edeceğini bilir; daima da bü itiraza karşı Madam Korpofu be- nim ikna edeceğimden emin olurdu. — Bu hafta nişanlanıyoruz, dedi. Marya halanın Bursaya gönder- diği mektuba iyi cevap geldi. — Marya hala demekki bu kadar gizli işler görebiliyor?.. Dedim ve birdenbire Madam Korpofu hatır- ladım; bu gece için bu alelâde kü- Bir kere, Madam Korpof Aktörü hakiki bir donjuan olarak kabul ediyordu. Marya halanın küçük mavi odası.. Paravan üzerindeki re Vtimler... Gizli kapı... Ve nihayet iki- si... Bütün bunlar Madam Korpofâa Aktör için verilecek bir notu tayin ettirmişti, Mösyö Korpof belki ses çıkarmayacak, sadece tek gözlüğünü sol gözüne götürmekle iktifa edecek- ti. Ya, şü Marya hala... Mütecessi$ Madam Korpofu atlatmıştı!.. Bununla beraber her şey bu kü- çük havadisle bitmedi. Otele döndü- ğüm zaman Madam Korpofa dahâ başka bir hayadis de getirdim; ve Aktör için nişan hadisesinden fazla bu ehemmiyetli idi. İki sene- denberi yazdığı bir piyes için tiyat- roda hiç bir kadın artisti tercih ede* meyen ÂAktör Marya halanın kızın- da tam düşündüğü tipi bulmuştu. Madam Koörpof ellerini çırptı: — Güzel birnumara!.. Dedi. Küçük Kont uyandı; ve Madam Korpof koösa kosa içeri girdi. (Devamı 14 üncüde) İN ğ he Şil H Tn

Bu sayıdan diğer sayfalar: